DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, kadına yönelik şiddetle mücadelenin önemine değinerek, 9’uncu yargı paketi ile kadın katillerini ve istismarcılara yeni bir affın yolda olduğunu söyledi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, genel merkez binasında düzenlenen basın toplantısında kadın gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.
Sözlerine Amed ve Mêrdîn sınırında yaşanan yangına ve doğa katliamlarına değinerek başlayan Türkoğlu, “Sadece AKP-MHP iktidarının zulmü yetmiyor, DEDAŞ ile birlikte köylülere zulüm yaşatılıyor. Sorumluların hesap vermesi için hem Meclis’te hem de alanlarda mücadele vereceğiz” dedi.
‘Önergeler AKP-MHP oylarıyla reddedildi’
Dayanışmayı yükseltmek gerektiğini vurgulayan Türkoğlu, “Yangın bölgesi acilen afet bölgesi ilan edilmelidir. Mevcut iktidar yaraları sarmak yerine köylülere baskı uyguluyor. Tanıklara soruşturma açılması hakikatin üzerinin örtülmesi girişimleridir. Bu konuya dair Meclis’te önergeler verildi. Tüm muhalif siyasi partiler konunun araştırılması için girişimlerde bulundu. Ancak bu önergeler AKP-MHP iktidarının ortaklığıyla reddedildi. Burada kimin neyi gizlediği de ortaya çıktı. Katilin ve suçlunun da kimler olduğu ortaya çıktı” dedi.
‘İntikam alırcasına kayyım atandı’
Colemêrg halkının iradesinin gasp edilmesine yönelik tepkilere değinen Türkoğlu, “İktidar uzun zamandır 2016 yılından beri Kürt illerinde DBP ve HDP belediyelerine kayyım politikasını bir sistem olarak inşa ediyor. Son yerel seçimlerde de DEM Parti’nin kazanmış olduğu Hakkari Belediyesi’ne intikam alırcasına kayyım atandı. İntikam alırcasına diyoruz. Çünkü nerdeyse bölgede hiçbir şekilde belediye kazanamayacak duruma gelen bu iktidar bunun hesabını tekrar Kürtlerden sormak istiyor. İkinci parti konumuna geldi. Çünkü Kürtler, kadınlar, halklar bu iktidarın yönetme politikalarına karşı çıktı” ifadelerini kullandı.
‘AKP kendi hukukunu inşa ediyor’
AKP’nin kayyım politikası uygulayabilmek için yeni bir hukuk inşa ettiğini ifade eden Türkoğlu, “Biz buna düşmanlık hukuku diyoruz. Niye düşmanlık hukuku diyoruz çünkü Kürde seçme seçilme hakkı tanımıyor. Kadınların eşbaşkanlık sistemiyle inşa etmeye çalıştığı kadın kazanımlarını yok sayıyor kadınların irade olmasına tahammül edemiyor ve bunun üzerine aslında kayyım uygulamasını hayata geçirmek istiyor. Ülkenin dört bir yanından kayyım defol sloganlarıyla etkinlikler yapılıyor. Bu isyan aslında ‘kayyım defol’ isyanı” diye belirtti.
‘Kadınların iradesi kayyıma geçit vermeyecek’
DEDAŞ’a sahip çıkan AKP’lillere işaret eden Türkoğlu, Meral Danış Beştaş’a hakaret eden AKP’li Galip Ensarioğlu’na tepki göstererek, “Milletvekilimiz Meral Danış Beştaş’a yaptığı hakareti misliyle kendisine iade ediyoruz. Kadınlara hakaret ederek hukuksuzlukların, usulsüzlüklerin üstünü örtmek isteyenler şunu çok iyi bilsin ki; kadınları bu hakaretlerle susturamazsınız. Meral Danış Beştaş halkın vekilidir, kadınların iradesidir. Siz Kürt halkının hakkına ve iradesine göz dikerek ranta ve talana geçit verdiniz. Biz kadınlar ‘kayyıma geçit yok, kadınlar olarak nöbetteyiz, yürüyüşteyiz’ diyoruz” şeklinde konuştu.
29 Haziran’da İstanbul’da yapılacak mitingi hatırlatan Türkoğlu, “Sonrasında Kurdistan ile Türkiye’nin her tarafından Hakkari’ye yapılacak yürüyüşte irademize ve kazanımlarımıza sahip çıkacağız. Bu yürüyüşle her adımımızla kayyım rejiminin ömründen alıp kadınlara vereceğiz. Bin bir emek ve bedelle bu günlere getirdiğimiz kazanımlarımızı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz, kadınların iradesi kayyıma geçit vermeyecek” ifadelerini kullandı.
Güçlü aile değil, güçlü kadın vurgusu
24 saate 7 kadının erkekler tarafından katledildiğini hatırlatan Türkoğlu, sadece Mayıs ayında en az 40 kadının yaşamını yitirdiğini belirtti.
Kadına yönelik şiddetin nedenini ortaya koymanın önemine vurgu yapan Türkoğlu, “Kadınların daha çok şiddet gördüğü aileyi korumak meselesine daha çok bakanlık değiniyor. Ama bunun verilerini ortaya koyduğumuzda nedenlerini de artık ortaya koymak gerekecek. O yönüyle de aile politikalarından vazgeçilmesi lazım, kadına yönelik şiddetle mücadele politikalarının üzerinden durulması lazım. Çünkü, biraz önce de anlattım. Yaşanmış katliamlarda kadınlar en yakındaki erkekler tarafından katlediliyor ve bu şiddet daha çok aile içerisinde besleniyor. O yönüyle güçlü aile kadar güçlü kadın da önemlidir” şeklinde konuştu.
‘6284’ü kaldırmak isteyen bu iktidar değil mi?’
Kadına yönelik şiddeti önlemeye dair politikalar üretilmesi gerektiğini belirten Türkoğlu, “Bakan şöyle bir değerlendirmede bulunuyor; 6284 sayılı kanun ile bu mücadele dünyada eşi benzeri az bulunan hukuki düzenlemeye sahibiz. Doğrudur. Bu masanın örselenmesine izin vermeyeceğini belirtiyor. Bu kadınların aklıyla dalga geçmektir diyoruz. Bu yasayı kırpa kırpa ortadan kaldırmak isteyen bu iktidar değil midir? Yaşamın gereklerini yerine getirmeyen bu iktidar değil midir? İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilerek kadınların yaşamlarını riske atan yine bu iktidar değil midir? Kadınların iradesini gasp eden kayyımlar eliyle kadın merkezlerini sığınaklarını kapatan, kadınların başvuru formlarını teşhir eden yine bu iktidar değil midir” diye sordu.
‘Kadın katillerine af çıkarmak istiyorlar’
Türkoğlu, 9’uncu yargı paketiyle 6284 sayılı kanunda yapılmak istenen değişikliklere dair, “6284 sayılı kanun hükümlerine göre ‘hakkında tedbir kararı verilen kimse bu kanunun gereklerine aykırı hareket etmesi halinde fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliği, aykırılığı ve ağırlığına göre hakim kararı ile 3 günden 10 güne kadar zorlama hapse tabi tutulacak’ diyor. 9. yargı paketinde ne diyor? Zorlama hapse itiraz yolu açmak için düzeltme yapacaklarmış. Bu bize rağmen herkesi salıvermeden bahsediyor. Paketin 27. maddesinde tekrar tekrar suç işlemiş ve mahkum olan hükümlülerin koşullu salıverilmesi var. Kadın katillerini, çocuk ve kadın cinsel istismarcılarını önce Nisan 2022’de pandemi bahanesiyle saldılar, sonra Temmuz 2023’te infaz yasasında düzenleme adı altında iki kere affetti iktidar. Şimdi yeni torbadan yeni bir af çıkarmak istiyorlar” bilgisini paylaştı.
Soyadı kanununda değişiklik
Soyadı kanununda yapılmak istenen değişikliğe değinen Türkoğlu, “Kadınların evlendikten sonra erkeğin soyadını almadan yaşamını sürdürmesi uzun soluklu bir mücadeleden sonra elde edilmiştir. Bu eşitlik ilkesi gereğidir. Eşitlik istiyorsak böyle bir ilkemiz var. Çocukların üstün yararı, çocuğun travma yaşaması gerekçesiyle bu hak da gasp edilmek isteniyor. Anayasanın eşitlik ve ayrımcılık yasağını düzenleyen 10. maddesi ile ailede eşitliği düzenleyen 41. maddesine açıkça aykırı olan bir düzenleme ile geliyorlar.”
Çözümün muhatabı Öcalan
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik “mutlak” tecride de değinen Türkoğlu, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Sayın Öcalan üzerindeki tecrit hukuksuzdur. İmralı ada hapishanesinde ayrı bir hukuk işletilmektedir. Tüm bu politikaların altında Kürt sorununun çözümsüzlüğü yatmaktadır. Tecridin bir rejim haline getirilmesi vardır. Sayın Öcalan çözümünün asıl muhataplarındandır. Bu sorunda çözümsüzlüğü dayatmak savaşta ısrar etmek demektir. Annelerin barış ve adalet mücadelesi bizim de mücadelemizdir. O sesin her yere ulaşması için elimizden gelen tüm mücadeleyi ve dayanışmayı göstereceğiz. Savaş politikaları kadın yoksulluğunun daha da derinleşmesi demektir”
Kaynak: MA