Mêrdîn Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk, yangın günü aradıkları bakanlıklardan ‘gece görüşlü helikopter yok’ denilerek müdahale edilmediğini söyleyerek, dayanışmayla yaşanan acıların ortadan kaldırılabileceğini belirtti
Amed’in Xana Axpar (Çınar) ve Mêrdîn’nin Şemrex (Mazıdağı) ilçelerine bağlı kırsal mahallelerde 20 Haziran’daki çıkan yangında 15 yurttaş yaşamını yitirdi. Binlerce dekar arazi küle dönerken, yaklaşık bin hayvan da yangınlarda öldü. Araştırmalar, yangının DEDAŞ’ın elektrik nakil hatlarından yayılan kıvılcımlar sonucu çıktığını ortaya koydu.
Mêrdin Büyükşehir Belediyesi, 239 personel ve 41 itfaiye aracıyla; Amed Büyükşehir Belediyesi ise 28 araç ve 108 personelle yangına müdahale etti. Yangının söndürülmesi için havadan müdahale edilmesine yönelik çağrılar ise karşılık bulmadı. Helikopterler sabah saatlerinde yangın kontrol altına alındıktan sonra bölgeye geldi.
Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk, yaşananlara dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
Yangının ilk anında kriz koordinasyonu
Yangın haberini alır almaz bölgeye geçtiklerini ve Şemrex Belediyesi’nde Kriz Koordinasyon Merkezi oluşturduklarını belirten Türk, Koordinasyon ile hızla eksik ve ihtiyaçları tespit ettiklerini ve Amed, Wan, Cizîr ve Êlih belediyelerinden yangına müdahale etmek için ekipler geldiğini belirtti.
‘Afet bölgesi ilan edilmeli’
Kendilerinin ilk yaptıkları tespitler ve görgü tanıklarından dinledikleri kadarı ile yangının DEDAŞ’tan kaynaklandığını ifade eden Türk, “Savcılığın yaptığı soruşturmada yine DEDAŞ’tan kaynaklandığı açıklaması yapıldı. Fakat hala şirket ve iktidar partisinin bakanları bu yangının anızdan kaynaklandığını ifade ediyorlar. Oysa köylüler ve sivil toplum örgütleri bu konuda çalışmalarını yaptılar ve DEDAŞ’tan kaynaklandığını tespit ettiler. Bu bölgenin afet bölgesi olarak ilan edilmesi gerektiği inancındayım” diye konuştu.
Dayanışma çağrısı
Dayanışmayla yaşanan acıların ortadan kaldırılabileceğini belirten Türk, “Bu acıyı dindirmek için herkese görev düşüyor. Buradan bir çağrıdır, hem devlete hem hükümete hem de imkânı olan insanlarımıza bir çağrıdır; bu acıyı azaltmak için yardım elini uzatmak gerekir. Zaten çok yoksul bir köy. Binlerce dönüm buğday tarlaları yandı. Hayvanları telef oldu. Tarım alanında sulama için getirdikleri boruların hepsi yandı. Hepimiz el birliğiyle yardım etmeli ve bu acıyı azaltacak bir çalışma içinde olmalıyız” dedi.
‘Gece görüşlü helikopterimiz yok denildi’
Haberi alır almaz ilk olarak 15 itfaiye aracını yola çıkardıklarını kaydeden Türk, “103 personelimiz anında yangına müdahale etti. Fakat çok büyük bir yangındı. Uçaklar olmadan o yangını söndürme imkânı yoktu. Çevre ve Şehircilik Bakanını, Tarım ve Hayvancılık Bakanını ve İçişleri Bakanını aradık. ‘Gece görüşlü helikopterimiz yok’ diyerek, müdahale edemeyeceklerini söylediler. Bütün buna rağmen hem köylüler hem de itfaiyelerimiz yangını kontrol altına almak için çok büyük bir çaba gösterdi” diye konuştu.
‘Kayyımın bıraktığı borç nereye harcanmış?’
Türk, kayyımların belediyede yarattığı tahribatlara işaret ederek, “Bugün milyarlarca lira borçlanmış bir belediyenin makine ve ekipman konusunda çok büyük eksiklikleri var. Şimdi 5 milyar TL borç bırakılmış. Ama bu para nereye harcanmış? Bunu hayretle karşılıyoruz. Herhangi bir birime harcama olmamış. Şimdi 7 dozerimiz var bunun 5 tanesi tamir için makine ikmalde yatıyor. Belediyeye hiçbir şey yapılmamış peki bu borç nasıl oldu? Son 6 ayda Halkbank, Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Denizbank’tan 500, 600 ve 700 milyon TL kredi almışlar. Bunu nereye harcandığını bile tespit edemiyoruz. Ortada bir çalışma, proje yok. Mardin’de 25 katlı binalar bulunuyor ama itfaiye en fazla 10-15 kata kadar çıkabiliyor. 25’inci katta yangın çıksa itfaiyemizin müdahale etme şansı yok. Böyle bir durumdayız” diye konuştu.
MÊRDÎN