Xana Axpar ve Şemrex ilçeleri arasında çıkan yangın bölgesini ziyaret eden ekolojistler, iktidarın doğayı talan eden politikalarına dikkat çekerek, ‘Yangına neden olan rant odağı DEDAŞ’ dedi
Mezopotamya Ekoloji Hareketi öncülüğünde bir araya gelen Kurdistan ve Türkiye’deki ekoloji hareketler, 20 Haziran akşamı Mêrdîn’e bağlı Şemrex (Mazıdağı) ile Amed’e bağlı Xana Axpar (Çınar) ilçesi arasında çıkan ve 15 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan yangın bölgesini ziyaret etti. İlk olarak Şemrex’e bağlı Kelekê kırsal mahallesine giden heyet, burada incelemelerde bulunarak halka geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Ardından yangının çıktığı Xana Axpar’a bağlı Tobinî Köyü’nde incelemelerde bulunan heyet, burada açıklama yaptı. Açıklamada, “Failler belli, sorumlular hesap versin” pankartı açıldı.
‘Yangının nedeni dedaş’
Mezopotamya Ekoloji Hareket Eşsözcüsü Gökhan Saran, 5-6 bin hektarlık alanda meydana gelen ve 15 kişinin yaşamını yitirdiği, 78 kişinin yaralandığı, yer altı ile yer üstünde yaşayan yüzbinlerce canlı türünün kırımına neden olan yangının ihmaller silsilesiyle felakete dönüştüğüne dikkati çekti. Saran, “Yangına neden olan rant odağı DEDAŞ ve yangına hiçbir müdahalede bulunmayan iktidar, halkın canına ve malına kastederken ekosistem üzerinde ciddi bir tahribat yaratmıştır” dedi.
‘Kurdistan’a dönük ekolojik tahribat’
Yıllardır Kurdistan halkı ve coğrafyasına dönük ekonomik, ekolojik ve kültürel soykırım saldırıları nedeniyle yaşamsal faaliyetlerin ve biyo-çeşitliliğin ciddi bir şekilde tahrip edildiğini belirten Saran, “Daha önceki orman yakmaları, köy yakmaları ve köy boşaltmalarıyla insansızlaştırmaya çalıştıkları bölgelerde, şimdi de suni yangınlarla en temel hak olan yaşam hakkını ihlal etmektedirler. Daha fazla rant uğruna değiştirilmeyen elektrik direkleri ve yine yıllardır Mêrdîn,Riha, Amed, Êlih, Şirnex ve Sêrt illeri ile ilçelerine bağlı köylerde türlü zorbalıklarla buradaki halkı sömüren DEDAŞ kurumunun mevcut pratikleriyle, toplumun ve doğası üzerinde meydana getirdikleri tahakkümün bir boyutu olarak enerji, su ve toprak gasp edilmektedir” ifadelerini kullandı.
‘Ekolojik mücadele hayatidir’
Yapılan ön incelemelerle raporlarda yangının elektrikten kaynaklı meydana geldiğini hatırlatan Saran, “Bu gerçekle ve yangına hiçbir şekilde müdahale edilmemesinin yarattığı acı ve tahribata bakıldığında, halkın kendi doğasına ve toplumsal yaşamına örgütlü mücadele ile sahip çıkması artık kaçınılmazdır” vurgusunda bulundu. “Doğa talanından toplumsal tahakküme varıncaya her açıdan doğa ve toplum dengesini alt-üst eden bir iktidar gerçekliği karşısında sınır tanımayan küresel bir ekoloji mücadelesi yürütmemiz artık hayatidir” diyen Saran, herkese ekolojik yıkıma karşı ses çıkarma ortak mücadeleyi yükseltme çağrısında bulundu.
‘Afet bölgesi ilan edilmeli’
DEM Parti Ekoloji ve Tarım Komisyonu Eşsözcüsü Melis Tantan, DEM Partili belediyelerin ve siyasetçilerin helikopter çağrısına iktidarın kulaklarını kapattığına dikkat çekerek, “Kurdistan halkı kendi seçeneğini kendi yarattı” dedi. Kamu kurumlarının üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Tantan, yangın bölgesinin afet bölgesi ilan edilmesi çağrısında bulundu.
‘Dayanışma büyütülmeli’
Ekoloji Birliği Eşsözcüsü Süleyman Eryılmaz, “Bu yangın kesinlikle anız yangını değildir. Yanmamış başak ve ekin gördük. Yangın elektrikten çıkmıştır. Burada yaşayan halkın acısını paylaşıyoruz. Korkunç bir yıkımla karşı karşıyayız. Dayanışmamızı Türkiye’nin her tarafından büyüterek, sizinle birlikte olmaya söz veriyoruz” ifadelerini kullandı.
Malatya Çevre Platformu üyesi Hasan Kaya, ekolojik yıkımın olduğunu söyleyerek, “15 insanın katledilmesi ve bilinen onlarca hayvan çeşitlerinin yaşamını yitirdiğini ve bunun da devletin anız yangını dediğini gördük. Oysa burada direkte iki tane kırık olduğunu ve aynı gün gelip onardıklarını halktan duyup, kendimizde görmüş oluyoruz. Halkların bir arada birlikte ortak mücadelesini sağlamak için buradayız. Bu insanların sorunu hepimizin sorunudur” dedi.
‘Suçu olanlar hesap vermek zorunda’
Munzur Çevre Derneği üyesi Hatun Esen, yangını “katliam” olarak değerlendirdi. Bir sürü canlı türünün yangında yok olduğunu dile getiren Esen, “Bu canlıların çığlığını kimse duymuyor. Biz ötekileştiriliyoruz. Ormanlarımız yok edildi. Ama nedense biz çığlığımızı duyuramıyoruz. Bu zulüm artık bitsin. Annelerimiz o gece sabaha kadar feryatları yükseldi. Devlet yetkililerinin buraya müdahale etmemesi öfkeye neden oldu. Bu yangını söndürmek onların görevi. Doğamızı yok edenleri, bu yangında suçu olanlar bu halka hesap vermek zorunda. Hep birlikte doğamıza, birbirimize, dilimize, kültürümüze sahip çıkacağız” şeklinde konuştu.
Mardin Ekoloji Derneği Felemez Öner, “Burada eğer bir yangın meydana geldiyse, devletin görevi bu yangını söndürmektir. Elektrik tellerinden kaynaklı bir yangın söz konusu. Bu hatlar uzun yıllardır yenilenmemiş, her hangi bir çalışma yapılmamış. Köylerin bir çok yerinde kopuk bir şekilde teller birleştirilmiş. İleride de sorun çıkaracak bir durum olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Vali görüntüleri sildi’
Köy sakinlerinden Hanifi Buğdaycı ise, şöyle konuştu: “Dilekçeleri ilettik bu hatlara kimse bakmadı. Hiç olaya bakmadan olayın çıkış nedeninin anız olduğunu söylediler. 15 canımızı aldı, hayvanlarımız telef oldu. Geçim kaynaklarımız küle döndü. Acımız büyük. Tek ricamız bu olayın ortaya çıkmasını istiyoruz. DEDAŞ sebeptir, yangının çıkış sebebi elektrik telleridir. DEDAŞ hiçbir köylüyü aramadan olay günü gelip onarım yaptı. Apar topar gelip onarım yaptılar. Bu DEDAŞ sorumludur. Şikayetçiyiz. Köylülerimiz canlı şahittir. Tellerin alev aldığını gördüler. Taziyemize gelen Diyarbakır Vali’si olay anını çeken arkadaşları telefonlarını alıp, görüntüleri sildiler.”
Açıklama sonrası incelemelere devam eden heyet, ileriki günlerce inceleme sonucunu raporlaştırarak, kamuoyuna sunacak.
Kaynak: MA