Türkiye’de gündemler iktidar tarafından; bazen manipülatif amaçlı, bazen hayatın kontrolsüz ve hızlı yaşanmasından hızlı değişiyor ya da iç içe giriyor.
Türkiye toplumunun ana gündemi; yoksulluk, açlık ve işsizliktir. Kürtlerin gündemi ise açlık, yoksulluk ve işsizliğe ilave olarak; Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecrit, cezaevlerindeki boykot eylemleri, irade gaspları kayyımlar ve son olarak da Diyarbakır’ın Çınar ve Mardin’in Mazıdağı ilçelerinde meydana gelen yangın felaketleridir. AKP’nin gündemi ise halkı soymaya devam edecek olan yeni Vergi Yasası ve halkı baskı ve zorbalıkla susturacak olan yeni Etki Ajanlığı yasasıdır.
Bu amaçla; AKP sürekli manipülatif ve suni gündemler yaratarak genelde Türkiye halkının, özelde de Kürtlerin kendi gündemlerine yoğunlaşmasını engellemeye çalışıyor. Bazen savaş naraları, bazen normalleşme(!) adı altında ana muhalefet partisi ile görüşme gündemi, siyasetçilerinin ve bürokratlarının mafya ile ilişkileri, iktidarın küçük ortağının iç hesaplaşma cinayeti ve son olarak da Türkiye’nin futbol milli takımında hangi oyuncunun oynayıp oynamayacağı tartışmaları.
İktidar halkı suni gündemlerle oyalarken, bir yandan halkın iliklerine kadar kanını emecek yeni ‘vergilendirme’ yasasını çıkarmayı, bir yandan da baskıcı ve zorba yönetimi kurumsallaştıracak, konuşan herkesi susturacak ‘etki ajanlığı’ yasa teklifini meclisten geçirmeyi hedeflemektedir. Böylelikle halkı soymaya, halkı açlığa ve yoksulluğa mahkum etmeye devam edecektir. İktidarın politikalarına itiraz edip, politikaları eleştirenleri de susturmaya, cezaevlerine atmaya da devam edecektir.
20 Haziran Perşembe akşamı; Amed’în Çınar (Xana Axpar) ve Mêrdîn’în Mazıdağı (Şemrex) ilçelerindeki yangınlar ülkenin gündemine düştü. Yangın sırasında bölge insanının imdadına yine ilk koşan bölge halkının kendi iradesi ile seçtikleri belediyeler oldu. Bununla beraber yine bölge insanının feryadını duymakta gönülsüz olan ve yangına müdahalede isteksiz davranan bir hükümet ve devlet pratiği göze çarpıyordu. Valiliklerin halkın iradeleriyle seçilen milletvekillerinin telefonlarına çıkmama hadsizliğini göstermesi, yangına havadan müdahale için helikopter göndermemesi ve tepkiler sonucunda yangın ile ilgili hem Diyarbakır Valiliği’nin hem de Mardin Valiliği’nin yaptığı açıklamalar halkın tepkisini çekti. Valilikler açıklamaları ve tutumlarıyla, halk yalnız olduğu gerçekliğiyle bir kez daha yüzleşti. 6 Şubat 2023 depreminde olduğu gibi halk yine yalnız bırakıldı. Mardin Tabipler Odası yangın ile ilgili raporunda can kayıplarının fazla olmasında geç müdahalenin etkisinin olduğunu ifade etti.
Yangından; Çınar ve Mazıdağı’ndan toplam 7 köy, 20 bini ekili olmak üzere 55 bin dekarlık alan etkilendi. 15 insan yaşamını yitirdi, 3’ü ağır olmak üzere 78 insan yaralandı. Bine yakın hayvan can verdi veya kesime gönderildi. Ekolojik yıkımın çok büyük olduğu yangın alanında, insan dışı varlıklar için bir yok oluş gerçekleşti.
Yangının çıkma nedeninin doğal bir afet mi, ihmaller zinciri mi, yoksa ihmalleri aşan bir kasıt mı olduğunu anlamak için yangın öncesi neler yapıldığına ve yangın sırasında iktidarın tutumuna bakarak anlayabiliriz.
Köy sakinlerinden yangının çıkış anına tanıklık edenler yangının DEDAŞ’a ait elektrik hatlarından çıktıklarını ifade ediyorlardı. Köylüler; elektrik kablolarının birbirine çok yakın geçtiğini, rüzgarın ve aşırı sıcakların etkisiyle birbirine temas ettiğini, tellerin teması sonucunda kıvılcımların otlara ve ağaçlara sıçraması nedeniyle çıktığını ifade ettiler.
Yangın sebebi ile ilgili olarak; Diyarbakır Valiliği ile Sağlık Bakanlığı, yangının anız yakılmasıyla başladığını belirten açıklamalar yaptılar. Ancak yangının çıktığı yerde anız olmadığı, yangın çıkış yerinin ekili alan olduğu ortaya çıktı. Tepkiler üzerine İçişleri Bakan Yardımcısı da ‘yangın şu sebepten çıkmıştır diyecekleri bir tespitlerinin olmadığı’ açıklamasını yaptı. Bu açıklamalar iki şeyi gösteriyordu; ya valilikler gerçekten yangından bihaber ve halktan kopuktular ya da valilikler yangının çıkışında sorumlulukları olan, suçları olanları saklıyorlardı, koruyorlardı. Hangi sebep olursa olsun valiliklerin tutumları Diyarbakır ve Mardin halkından yana değildi. Valiliklerin tutumları özelleştirmenin yarattığı canavara dönüşen, bölgenin elektrik dağıtımının tekel dağıtıcısı olan AKP’ye ve Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen DEDAŞ’tan yana idi.
DEDAŞ da yavuz hırsız ev sahibini bastırır gibi yangının çıkış anına tanıklık eden görgü tanığı hakkında hemen suç duyurusunda bulundu.
Nitekim hem Diyarbakır Elektrik Mühendisleri Odası’nın yangının çıkış yerindeki tespitleri sonucunda yaptıkları açıklama hem de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yangın ile ilgili ön raporunda yangının çıkış nedeni olarak DEDAŞ’ın elektrik hatları olduğu ortaya konuldu.
Peki kimdir, nedir bu DEDAŞ? DEDAŞ özeleştirme politikalarının yarattığı bir canavar, Kürt bölgesine elektrik dağıtımının tekel şirketi. Kâr hırsı nedeniyle halkın can ve mal güvenliğini hiçe saymaktan çekinmemektedir. Halka fahiş fiyatlarda elektrik satan, halkın elektriğini kesen, çiftçinin ekimini susuz bırakan şirkettir. DEDAŞ 197 bin 334 adet icra dosyası açarak halkın deyim yerindeyse boğazına çökmüştür. HDP’nin Temmuz 2020 yılında yayınladığı ‘Elektrik Kesintileri ve Yaşanan Sorunlar’ konulu DEDAŞ raporu ve DEDAŞ’ın halka yaptığı haksızlıklar, yapılmayan yatırımlar, alınmayan tedbirler ile ilgili tespitleri bugünün habercisi niteliğindeydi. HDP bu raporda yetkilileri görev çağırmasına rağmen yetkililerin harekete geçmediği yaşanan olaylardan da görülmektedir.
Yaşananlardan ortaya çıkan gerçek şudur; hem yangın öncesi bölgenin elektrik dağıtım tekeli olan DEDAŞ’ın kâr hırsı nedeniyle gerekli tedbirleri almaması, halkın can ve mal güvenliğini hiçe sayması, hem de yangın sırasında iktidar ve valilikler eliyle devletin yangına müdahalede isteksiz davranması, yangının asıl sebebi olan şirketi koruması, Çınar ve Mazıdağı yangınlarının bir afet veya sadece bir ihmal sonucu çıkan bir yangın olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu yangın vahşi kapitalizmin kâr hırsı nedeniyle halkın canına ve malına kasten bir saldırıdır. İktidar ve valilik eliyle devlet de bu saldırıdaki sorumluluklarını ve ihmallerini gizlemek için hedef şaşırtmaya çalışmaktadır.
AKP istediği kadar kendi gündemi olan halkı soymak için vergi yasasını ve itiraz edenleri susturmak için ‘etki ajanlığı’ yasasını çıkarmaya çalışmak için halkı suni gündemlerle oyalamaya çalışsın. Türkiye halkının gündemi; yoksulluk, açlık, işsizlik, hukuksuzluktur. Kürtlerin gündemleri Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecrit, cezaevlerindeki boykot eylemleri ve DEDAŞ’ın kâr hırsı nedeniyle sebep olduğu Çınar ve Mazıdağı yangınlarıdır. Türkiye halkı ve Türkiye’nin toplumsal muhalefeti halkın gerçek gündemlerinden ayrılmamalı, AKP ve hükümetin gündemlerinin peşinden sürüklenmemelidir.