Bask mücadeleleri dendiğinde genelde akla İspanya tarafı gelmektedir. Bunun temel sebebi Bask coğrafyasının büyük bölümünü oluşturması ve Franko diktatörlüğünün baskılarına karşı gelişen ETA’nın mücadelesi olmuştur
Ercan Jan Aktaş
“Devlet otoritesinin yaşatılması, yalnızca onu ele geçirmeye kararlı olan 17. yüzyıl püritenlerinin değil, belli bir süre bu otoriteyi gerçekten ellerinde tutmuş en inançlı sosyalistlerin, komünistlerin ve anarşistlerin de ahlaki bütünlüklerini yok etmiştir.” M. Bookchin
“Tanrı tanrı olmadan ve kayalar kaya olmadan önce Basklar zaten Bask’tı” düşüncesi ile kurulan Euskal Herria, yani Baskların ülkesi resmi olarak Fransa ve İspanya sınırları içinde yer almaktadır. İspanya sınırları içerisindeki Alava, Guipuzcoa, Vizcaya ve Navarra vilayetleri ile Fransa sınırları içerisindeki Pyrenees Atlantiques vilayeti bünyesindeki Labourd, Aşağı Navarra ve Soule bölgelerinden oluşmaktadır. Toplamda yaklaşık 3.5 milyon nüfusa sahip olan Bask Ülkesi’nin bu yedi bölgesinden ikisinin İspanya sınırları içinde Özerkliği vardır.
Bask bölgesinin dağlık yapısı Bask kültürünün oluşumunda ve sürdürülmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. Çünkü bu dağlık coğrafya Bask Ülkesi’ni asırlar boyunca İber Yarımadası’nı istila eden kavimlerin etkisinden ve bir merkezi yönetime tabi olmaktan kurtarmıştır. Yapılan genetik çalışmalarda Baskların Hint – Avrupa kabileleri gelmeden önce Pyreneler ve Cantabriant Dağları bölgesinde kök salmış Avrupa’daki diğer halklardan farklı bir halk olduğunu göstermiştir. Asırlar boyu kendi topraklarında özerk bir şekilde yaşayan Basklar İspanya’nın 19. yüzyıldan itibaren başlattıkları merkezileştirme politikalarına her zaman karşı çıktılar.
İki devlette iki parça
Pyrenees Dağlarının iki eteklerinde kurulu olan Bask’ta her zaman kendisine yeten bir iç ekonomi vardı. İspanya ya da Fransız sermayesi ile işbirliği içinde gelişecek büyük bir burjuva sınıfını istemiyorlardı. Zira gelişecek büyük işletmeler ile birlikte öncelikle yerel üretici mağdur olacak. Bu mağduriyet ciddi bir göçe sebep olacak ve bu şekilde Basklar kendi topraklarından İspanya ve Fransa’nın büyük şehirlerine göç etmek durumunda kalacaklardı. Bu göç de kendiliğinden bir asimilasyon süreci demek olacaktı. Ki zaman içinde bunun çeşitli bölgelerde nasıl geliştiğini gözlemlemek mümkün olacaktır.
Basklar, mücadeleleri dendiğinde genelde akla Güney Bask yani İspanya tarafı gelmektedir. Bunun temel sebebi Bask coğrafyasının büyük bölümünü oluşturması ve Franko diktatörlüğünün baskılarına karşı gelişen ETA’nın mücadelesi olmuştur. İspanya’da II. Cumhuriyet döneminde (1931-39) Bask Ülkesi, Katalonya ve Galicia gibi “tarihi” bölgelere özerklik tanınmıştı. Fakat bu dönem uzun sürmedi. İspanya, 1936-39 yılları arasında sağcılarla (milliyetçi, dindar ve anti-komünist) solcuların (cumhuriyet yanlısı, laik) mücadelesi ile geçti. (1)
ETA’nın yükselişi
1939 yılında General Franko’nun zaferiyle iç savaş sona erdi. Yaklaşık 40 yıl süren Franko diktatörlüğünde Bask halkı yoğun baskılar yaşadı. Bask’ı olağanüstü hal ile yönetmek isteyen Franko’ya karşı mücadele eden Bask bağımsızlıkçıları içinde daha radikal önerileri ile 1952 yılında Ekin adında bir dergi çıkardılar. Bu oluşum 1958’de ETA (Euzkadi Ta Azkatasuna- Bask Ülkesi ve Özgürlük) adını aldı. ETA bir yandan İspanya faşizmine karşı mücadele ederken, öte yandan kendi burjuva sınıflarına karşı da benzer bir mücadele içinde oldular. Sınıf eksenli ulusal kurtuluş mücadelesi, etkili anti-kapitalist bir duruş da içeriyordu.
1960’dan itibaren ETA, bağımsız ve birleşik Bask Ülkesi ideali çerçevesinde, şiddet eylemlerine başladı. Bu dönemde ETA, Franko diktatörlüğüne karşı ezilen Bask halkının tepkisini dile getirdiği için hem Bask Ülkesi’nde hem de tüm İspanya ve Avrupa’nın birçok ülkesinde destek görmeye başladı. Franko’ya karşı muhalefette komünistler kadar ETA’nın da önemli bir rolü vardı (2). Öyle ki, 1973’te 10 tutuklu komünist liderin yargılanmasına 15 dakika kala, Başbakan Carrero Blanco’ya suikastta bulunmuştu ve bu olay tüm İspanya çapında diktatörlerin baskısına karşı bir direnç sembolü olarak büyük yankı uyandırmıştı.
Yeni dönemde mücadele
1975 tarihinde Franko öldüğünde İspanya göreceli bir demokratikleşme süreci içine girdi. Bu süreçte Galiçya, Katalonya ve Bask bölgelerine geniş haklar tanındı. Ancak Franko zamanı ile gerçek anlamda bir yüzleşme yaşanmadığı için Bask halkının özgürlüğünün tam bağımsızlıktan geçtiğine inanan ETA, eylemlerine devam ediyordu. Ancak İspanya’nın sınırlı da olsa içine girdiği demokratikleşme süreci ETA’ya olan desteği de önemli oranda azaltmıştı.
İspanya İç Savaşı’ndan sonra, Fransa’ya göç eden Basklar ve 1961’de başlayan ETA militanlarının göçleri nedeniyle ve onların etkisiyle Fransa parçasındaki Baskları da Fransız hükümetine karşı mücadele sürecini başlattılar. 1980’lerin ortalarında İspanya ve Fransa devletlerinin koordineli politikaları sonucunda ETA güç kaybı yaşadı. Öte yandan Güney Bask’ta – İspanya – halkın geniş kesimi artık şiddet politikalarından ziyade açık, legal ve demokratik bir mücadeleyi esas almaya başladılar.
Silahların bırakılması
İspanya’da 14 Mart 2004’te yapılan genel seçimlerden sonra iktidara gelen Sosyalist İşçi Partisi, Bask bölgesinde barışın sağlanmasına yönelik siyasi diyaloğu ön plana çıkarmıştı. Başbakan Zapatero, müzakerelerin sadece ETA’nın tamamen silah bırakması koşuluyla yapılabileceğini söylemişti. ETA 22 Mart 2006’da kalıcı ateşkes ilan etti. ETA ile İspanya hükümeti arasında silahlı faaliyetlerin sona ermesi ve örgütün silahsızlandırılması, siyasi tutuklular meselesi ve çatışmanın sonuçları gibi daha teknik konuların tartışıldığı bir masa kuruldu. Bu görüşmeler de başarılı bir sonuca ulaşmadı ve ETA 2011 yılında tek taraflı olarak faaliyetlerini durdurdu. İspanya cezaevlerinde hala onlarca eski ETA militanı tutsak olarak bulunmaktadır. Her yıl Basklı tutsaklar ile dayanışma için yüzbinlerce kişinin katılımı ile Bilbao ve irili ufaklı bütün Bask yerleşimlerinde yürüyüşler ve kampanyalar örgütlenmektedir. Bunlardan en sonuncusu 13 Haziran 2024 tarihinde Bilbao’da (3) yapıldı.
Bask’ta gündelik hayat üzerinden gözlem ve analizleri bu tarihsel süreçleri görmeden sağlıklı bir şekilde yapmak mümkün olmayacaktır. Kendi deneyimlerimden de biliyorum, buradaki hayatı bütün halleri üzerinden görmek için biraz zaman ve güvene ihtiyaç oldu. Sonrasında dinlediklerim, gözlemlediklerim, deneyimlediklerim ile birlikte benim de paylaşılmak üzere bir fikrim oldu. Genel bir ifade ile Bask’ın yedi bölgesini yedi eyalet olarak düşünürsek, ben bir eyalet üzerinden gözlem ve değerlendirmelerim ile devam edeceğim.
- https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4339
- Munduko Merkataritza Erakundea – Wikipedia, entziklopedia askea.
- Prisonniers basques : une grande manifestation réclame la fin des politiques d’exception | Pays Basque | MEDIABASK