Çevrimiçi çocuk istismarı raporuna göre, 2023 yılında her 8 çocuktan 1’i çevrimiçi cinsel istismara maruz kaldı. Childlight Enstitüsü Başkanı Paul Stanfield, ‘Çocuklara yönelik istismar suçlarının küresel bir salgın olarak ele alınması gerekiyor’ dedi
Edinburgh Üniversitesi Childlight Küresel Çocuk Güvenliği Enstitüsü ve UNSW Sidney, “Into The Light” adıyla Çevrimiçi Çocuk İstismarı raporunu yayınladı.
Rapor, 157 ülkenin resmi kurumlarından alınan 36 milyon veri, anket ve 125 akademik çalışmanın sonucunda oluşturulurken rapora göre; 2023 yılında 157 ülkede en az 300 milyondan fazla çocuk çevrimiçi cinsel istismara maruz kaldı. Bu verilere göre, her 8 çocuktan 1’i çevrimiçi cinsel istismara maruz kaldı.
Gizli kalacağı güvencesiyle suça devam ediliyor
Raporda incelenen her ülkede çocuklara yönelik çevrimiçi cinsel istismar oranının yüksek çıktığı belirterek, faillerin birçoğunun gizli tutulabileceğine inanması halinde cinsel temas suçunu işlemeye devam edeceği belirtildi.
Ülkelere göre oranlar
Raporda, çocukların tacize uğrama oranları bölgelere göre şu şekilde yer aldı; Kuzey Amerika’da yüzde 9,1, Latin Amerika ve Karayipler’de yüzde 11,6, Doğu ve Güney Afrika’da yüzde 20,4, Batı ve Orta Afrika’da yüzde 18. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Doğu Avrupa ve Orta Asya’da yüzde 9,4, Batı Avrupa yüzde 11, 8 ve Doğu Asya ve Pasifik’te ise yüzde 13 olarak sıralandı. Ülkelere göre ise; ABD’de yüzde 11, Birleşik Krallık’ta yüzde 7 ve Avustralya’da yüzde 7,5 oranında erkeğin, çocuklara karşı çevrimiçi istismar suçuna karıştığı kaydedildi. Raporda, Afrika ve Ortadoğu ülkelerine ait verilere ulaşılamadığı kaydedildi.
‘Childlight Küresel Çocuk Güvenliği Enstitüsü’
Childlight Küresel Çocuk Güvenliği Enstitüsü’nün kurucularından ve Başkanı Paul Stanfield, dünyada artış gösteren çocuklara karşı cinsel suçlar ve nedenlerine ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
Interpol direktörlüğü başta olmak üzere birçok uluslararası suç izleme ve önleme kurumunda çalışan ve çocuklara yönelik suçlarla özel olarak ilgilenen Stanfield, emekli olduktan sonra çocuğa yönelik suçları teşhir etmek ve duyarlılık oluşturmak için bir grup akademisyenle birlikte “Childlight Küresel Çocuk Güvenliği Enstitüsü’nü” kurdu.
‘Toplum tehlikenin farkında değil’
Uluslararası toplumda çocuklara yönelik suç verilerinin paylaşılmadığını bu nedenle tehlikenin farkında olunmadığını söyleyen Stanfield, “Into The Light Raporu’nu hazırlamaktaki amacımız, bu soruna yönelik daha iyi bilgilendirmek, insanların çocukların cinsel sömürüsü ve istismarının doğasını ve ölçeğini daha iyi anlamalarına ve veriler üreterek, boşlukları doldurmaya yardımcı olmaktır” dedi.
Verilerin önemi
Verilerin açıklanmasının önemine değinen Stanfield, “Veriler olmadan yol almak, farlar olmadan karanlıkta araba kullanmaya benzer. Verilerin ve iç görünün aydınlatıcı gücünü kullanarak önümüzdeki yola ışık tutmak ve başkalarıyla işbirliği içinde cinsel sömürü ve istismarın karanlığında sıkışıp kalan ve sayıları giderek artan çocuklara yardımcı olmak istiyoruz” diye konuştu.
‘Her 9 erkekten biri çocuklara karşı suç işliyor’
Çevrimiçi istismardan her sınıftan, her ülkeden çocukların zarar gördüğünü vurgulayan Stanfield, ” 300 milyondan fazla çocuk bu durumdan etkileniyor, yani dünya genelinde her sınıftaki çocukları etkiliyor” ifadesinde bulundu. Stanfield, “Her dokuz erkekten biri çocuklara karşı çevrimiçi cinsel suç işliyor. Acilen bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınması gerekiyor çünkü çocuklar bekleyemez” ifadelerini kullandı.
‘Failler doğal işbirliği içerisinde’
Uzun yıllardır organize suçlar ve çocuklara yönelik suçlarla mücadele ettiğini hatırlatan Stanfield, “Önceki yıllarda çocuklara yönelik cinsel suçlar genellikle tek başına hareket eden failler tarafından işleniyordu. Ancak artık çevrimiçi ortamın doğası gereği, çocukların cinsel görüntüleri dünyanın dört bir yanındaki benzer düşünen failler arasında endüstriyel ölçekte hızla paylaşılıyor” diyerek, faillerin doğal bir işbirliği içinde olduğunu vurguladı.
‘Sorun Covid-19’dan sonra daha çok büyüdü’
Suç materyallerinin sanal medya platformlarında şifreli olarak dolaşıma koyulduğunu belirten Stanfield, “Materyaller, popüler sosyal medya platformları ve dosya paylaşım uygulamaları kullanılarak ve genellikle şifreli alanlar kullanılarak çok büyük ölçekte paylaşılmaktadır; bu da suçluların yakalanma şanslarının çok az olması nedeniyle cezasızlıkla bu şekilde hareket edebileceklerini düşünmelerine olanak sağlayabilir. Ayrıca, sokağa çıkma yasaklarının insanların internette daha fazla zaman geçirmesine yol açtığı Covid 19’dan bu yana sorunun daha da büyüdüğü açıktır” şeklinde konuştu.
‘Küresel salgın olarak ele alınmalı’
Çocuklara yönelik istismar suçlarını Covid 19, AIDS gibi küresel bir salgın olarak ele alınması gerektiğini vurgulayan Stanfield, cinsel suçların çocukta yarattığı tahribata dikkat çekti. Stanfield, “Bu, çocukların fiziksel ve ruhsal sağlığı üzerinde yıkıcı bir etkisi olan bir durum. Hatta çocukların görüntü paylaşmaları için kandırıldığı ve daha sonra para için şantaj yapıldığı cinsel gaspın artmasında gördüğümüz gibi bazı durumlarda trajik bir şekilde intihara yol açan bir sorundur. Krize doğru düzeyde öncelik ve kaynak verilmesini sağlamak için bunun bir halk sağlığı acil durumu olarak ele alınması gerekmektedir” önerisinde bulundu.
‘Her yıl 300 milyondan fazla çocuk istismara maruz bırakılıyor’
Her yıl 300 milyondan fazla çocuğun çevrimiçi olarak istismar edildiğini dikkati çeken Stanfield, “Her gün her saniye internette istismar ve sömürü görüntü ve videolarının yayınlandığı düşünüldüğünde, bu polisin tek başına üstesinden gelemeyeceği kadar büyük bir sorundur” dedi. Çevrimiçi istismarının engellemesi için teknoloji şirketlerine de sorumluluğun düştüğünü söyleyen Stanfield, “Teknoloji şirketlerinin proaktif bir şekilde materyalleri arama ve hızla kaldırma konusunda daha iyi olmaları ve bunu yapmalarını gerektiren mevzuatla desteklenmeleri gerekmektedir. Çocukların güvenliği her şeyden önce gelmelidir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de cinsel suçlar
Stanfield, “Ulusal Kayıp ve İstismara Uğramış Çocuklar Merkezi’nin (NCMEC)” istatistiklerine de değindi. Stanfield, NCMEC’in 2023 yılında Türkiye’de çocukların cinsel görüntülerini içeren 817 bin 503 dosyanın yüklendiğine dair uyarıldığını vurguladı.
‘Her gün 2 binden fazla vaka’
Stanfield, bu rakamın her gün ortalama 2 binden fazla vakaya tekabül ettiğine dikkat çekerek, “Geçen yıl dünya genelinde yapılan yaklaşık 36 milyon uyarının içinde yer alıyor” dedi. Türkiye’deki verilerin tamamına ulaşmadıklarını vurgulayan Stanfield, “Ne yazık ki Türkiye’ye ilişkin daha fazla veri bulamadık. Yetkililerle birlikte çalışarak sorunun üstesinden gelinmesine yönelik çabaları destekleme fırsatını memnuniyetle karşılarız. İncelediğimiz bir çalışma, on yıl önce bile bunun önemli bir sorun olduğunu ve Türkiye’deki çocukların yüzde 13’ünün rıza dışı cinsel görüntü ve videoların çekilmesi, paylaşılması ve bunlara maruz kaldığını göstermiştir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de cinsel suçlar
Türkiye’ye ilişkin güncel bilgilere sahip olmadıklarını söyleyen Stanfield, “Her ülkedeki yetkilileri çocukların cinsel sömürüsü ve istismarına ilişkin verileri toplamalı ve paylaşmalı. Türkiye’de paylaşmalı, böylece politikacılar sorunun boyutunu ve doğasını daha iyi anlayabilir ve müdahalelerini daha iyi şekillendirebilirler. Bu konularda Türkiye ile işbirliği yapmayı isteriz” şeklinde konuştu.
Haber: MA / Berivan Kutlu