Bookchin’in projesinde temel eksen, ekolojik bir toplumu kurmaktı. Ancak bu şekilde kapitalizmin tahribatlarından kurtulmak, dayanışma içinde, özgür toplumsal yaşam mümkün olacaktı
Ercan Jan Aktaş
«Devlet politik alanı işgal eden bir aygıttır. Siyasi partiler de devleti ele geçirmeye çalışan hiyerarşik yapılardır ve iktidara geldiklerinde devletleşirler.» M. Bookchin
Çağımızın en önemli sosyal teorisyenlerinden Murray Bookchin, ölümünden yıllar sonra bile bütün dünyadaki toplumsal hareketleri etkilemeye devam ediyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile de yazışan Bookchin’in birçok noktada Öcalan ile paralellikleri olduğu biliniyor. Bu dizide, Bask ülkesi deneyimleri üzerinden onun fikirleri ve Kürt siyasal hareketindeki izdüşümleri ele alınacak.
“Günümüz radikallerinin yeterince yüzleşmedikleri en zorlayıcı gerçek, bugün kapitalizmin sadece bir ekonomi değil, aynı zamanda bir toplum haline geldiği gerçeğidir” (1) diyen Murray Bookchin bütün eserlerinde ekolojik krizin toplumsal kaynaklarına ilişkin tutarlı bir bakış açısı geliştirerek, toplumu akılcı bir doğrultuda yeniden yapılandırmak için eko-anarşist bir proje sunar. Bookchin’i diğer toplumsal bilim insanlarından ayıran en temel özelliklerinden birisi de bir ütopyadan hayatın gerçeğine kolaylıkla uygulanabilecek, ‘Kentsiz Kentleşme’ kitabından ayrıntılı bir şekilde çalıştığı bu projesidir.
Ben de Bask’ın Soule bölgesinde ilk yaşamaya başladığım zamandan itibaren Bookchin’den okuduklarım üzerine düşünmeye, zaman zaman tartışmalar içinde olmaya çalıştım. Zira okuduklarımdan iz düşümler gördüğüm bu bölgede hayat beni son derece heyecanlandırmıştı. Türkiye’de zaman zaman ekolojistler arasında ‘başka bir hayat’ pratikleri üzerine yaptığımız tartışmalar sadece sınırlı bir kesim ile kalıyordu. Böylesi bir hayatı düşünmek adeta bir ütopyada kalmak gibiydi.
İkinci ‘iç yolculuk’
Hayatımda ikinci kez ‘bir ülkeden bir iç ülkeye yolculuklarım’dan, o iç ülkede biriktirdiklerim ile diyeceklerimi özetlemeye çalışacağım. Bir zamanlar İstanbul’dan Amed’e yaptığım yolculuklarımın bir benzerini de politik mülteci olarak yaşadığım Fransa’dan Bask’a yaşadım. Dersim ve Şırnak kırsalında kendi başıma dolaştığım zamanlarda Bookchin’in dediklerinin buralarda hayat bulabileceğini düşünmüştüm. Ne zaman ki Bask’ta yaşamaya başladım, teorik çerçevede konuştuğumuz birçok şeyin gündelik hayatta izlerini sürmeye başladım. Ancak bu bölgede yaşamaya başladığımda bizim ütopyanın başka bir yerde hayat bulduğuna dair kanaatim güçlenmeye başladı. İşte bu dizide gördüklerim, okuduklarım, tanık olduklarım ve tartıştıklarım ile bende birikenleri paylaşacağım. (2)
Radikal bir anti-kapitalist olarak teorisinde toplumsal özsavunmaya da geniş yer veren Bookchin; “Bugün, insan ilişkilerinin ayrışmaya başladığı bir dünyada yaşıyoruz. Akıl bedenin, düşünce maddenin, birey topluluğun, kent kuşakları kentlerin, kentler kırsal kesimin, insanlık ise ‘vahşi ve yola getirilmesi güç’ olarak görülen doğanın karşısında yer alıyor” (3) belirlemesi ile ekolojik krizin katmanlarına dikkat çekiyor.
Politikanın gerçek içeriğinden yoksun kentsel ve katılımcı özünden kopartılarak ‘devlet’e indirgendiği tespiti ile birlikte yurttaşların içine düşürüldüğü tuzaklara da dikkat çekmiştir. Kendi sorunlarının çözüm mekanizmalarından uzaklaştırılan bireylerin, piyasa tüketim kodları üzerinden moda, dış görünüş, zevk, haz ve kariyer gibi alanlarda nasıl tüketildiğini geniş bir şekilde ‘Kentsiz Kentleşme’ kitabında açıklamıştır.
Dayanışmayı onarmak
Kent hayatı üzerinde kurulan demokrasi kavramı ve uygulamalarının ulus-devlet pratikleri ile sandık eksenli bir tiyatroya dönüştürüldüğüne işaret eden Bookchin, doğal hayatı ve insani toplulukları yok ederek ulus-devleti güçlendiren kentleşme anlayışlarına karşı bir yerel yönetim programını tartışmaya açıyor. İnsan ilişkilerini dayanışmayı içeren bir yaratıcılık ile yeniden düşünmek ve formüle etmek üzerinden, yerel yönetim kurumlarını birbirleriyle uyum içinde çalışabilecek biçimde yeniden yapılandırmanın mümkün olduğunu ifade eder. Ulus-devletin yerine politik açıdan konfederasyon sistemine dayanan yerel yönetimleri örgütlemenin mümkün olduğunu ifade eden Bookchin, yurttaşlık kültürünün yeniden kurgulanması ile katılımcı, ekolojik bir sistemin bütün parametrelerine yazdıklarında yer vermiştir.
Ekolojik toplum
Bookchin’in projesinde temel eksen, ekolojik bir toplumu kurmaktı. Ancak bu şekilde kapitalizmin tahribatlarından kurtulmak, dayanışma içinde, özgür bir toplumsal yaşam mümkün olacaktı. Bookchin’e göre, ekolojik bir toplum yaratmak için, kentlerin bağımsız bir şekilde yönetilmesi gerekiyordu. Bu sayede, insanlar daha küçük sınırlar arasında yaşayabilecek, kendi kendilerini yönetebilecek, yerel olarak yiyeceklerini üretip yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanabileceklerdi. Bu yeni toplum piyasanın gerektirdikleri ve devlet otoritesinin emirleriyle değil, insanların kendi kararlarıyla yönetilecekti. İnsanların kararları ise müşterek bir şekilde kolektif ahlak tarafından belirlenecekti.
Paralelinde Öcalan okumaları ile Bookchin’in projesinin çeşitli kodlarının Kürt Özgürlük Hareketi’nin yeni örgütletme biçimleri ve Rojava pratiklerinde hayat bulmaya başladığını gördüm. Bookchin’in yerel meclisler, toplumsal örgütlenmeler tartışmalarının Öcalan’ın Türkiye’de baskıcı sistemlerin tek tek yıkıldığını ve yeni bir perspektif ile “ulusal, kültürel, etnik, dini, dilsel ve yerel sorunların en yüksek demokratik standartlarda çözülebileceği” ifadesi ile çakışması bu ortaklığa işaret ediyordu.
Öcalan ve Bookchin
“Demokratik konfederalizm bir devlet sistemi değil, halkın devlet olmayan demokratik sistemidir. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere halkın tüm kesimlerinin kendi demokratik örgütlenmesini yarattığı, politikayı doğrudan ve özgür-eşit konfederasyon yurttaşlığı temelinde, yerelde kendi özgür yurttaşlık meclislerinde yaptığı bir sistemdir. Dolayısıyla öz güç ve öz yeterlilik ilkesine dayanır. Gücünü halktan alır ve ekonomi de dahil her alanda öz yeterliliğe ulaşmayı benimser. Demokratik konfederasyonizm… klan sisteminden ve aşiret konfederasyonlarından günümüze kadar uygarlık tarihi boyunca devletçi toplum merkezileşmesine girmek istemeyen doğal toplumun demokratik komünal yapısına dayanır.” (4)
Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm sistemine dair yukarıdaki alıntı da, Bookchin ile paralellikleri açık bir şekilde ifade etmektedir. Hem Bookchin ve hem de Öcalan devletin insanlardan aldığı politikayı doğrudan ve özgür-eşit konfederasyonlar ile yeniden yurttaşlar ile buluşturmayı hedeflemektedirler. Bu dosya da bu teorik perspektif ile Bask’ın özellikle Soule bölgesi üzerindeki gözlem, deneyim ve gündelik hayat pratikleri üzerinde olacaktır.
(1) Özgürlüğün Ekolojisi, Murray Bookchin, Sümer Yayıncılık, İstanbul 2013, syf 20.
(2) Bask’ta bahar başkadır (bianet.org)
(3) Kentsiz Kentleşme, Murray Bookchin, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1992, syf 11..
($) Demokratik Konfederalizm, Abdullah Öcalan, syf 23