Colemêrg’li annenin bastonunu yere vurarak, Musa’nın kızıl denizi yaran asası gibi kararlı duruşu Kürt kadının boyun eğmez asaleti ve direngenliği, ihanet, baskı ve zulmün önünde geçit vermeyen bir dağdır
Çimen Zeyrek
Demokrasilerde her seçim irade beyanıdır. Kutsal olmasının sebeplerinden biri de budur. Seçimler ortak iradenin kurumsal olarak ortaya çıkmasının sembolüdür. Öyle ki; demokrasilerde halk güvendiği inandığı kişileri önder ve lider seçer. Seçme ve seçilme hakkı da bu yönde gerçekleşir. Toplum kendi refah düzeyini, gelişim ve yenilenme isteğini kitlesel olarak güvendiği ve benimsediği insanlar üzerinden ifade eder. Yönetme hakkını onlar aracılığıyla kullanır ve bunun içindir ki her seçim bir iradenin somutlaşmış halidir.
Demokratik ülkelerde temel hak ve özgürlüklerin en temel ölçülerinden biri olan bu ilke Türkiye’de ayaklar altına alınmıştır. Özellikle Kürtler söz konusu olduğunda bu durum gün gibi açık ve göz çıkaracak pervasızlıktadır. Kürt halkı yüzyıldır var olmak için özgürlük mücadelesi veriyor. Özgürlük mücadelesi içinde yer alan her Kürt bireyi büyük bedeller ve emek ödeyerek varlık hakkını kazanmaya çalışıyor. Özellikle ve en çokta Kürt kadınları.
Çünkü kadının özgürleşmesi tüm toplumun özgürlüğünün başlangıcından sonucuna kadar tüm evrelerinin başarısını getirecek azim, kararlılık ve mücadelesinin temelidir. Buradan yola çıktığımızda Abdullah Öcalan’ın “Özgür kadın güneş gibi doğar.” sözlerinin kadın mücadelesinin hayati bir toplumsal nitelikte olduğunu biz kadınlara çok güzel bir şekilde anlatan bir belirleme olduğunu anlayabiliriz.
5 Haziran’da Colemêrg belediyesine kayyım atanarak özgürlük ve irade gaspı yapıldı. Alınan karara yediden yetmişe bütün Colemêrg ve Kürt halkı tepki gösterdi ve göstermeye devam ediyor.
Halk ilk andan itibaren özgürlük ve direnme gücüyle sokaklara indi. Genç, yaşlı, erkek kadın bu haksızlığa hep bir ağızdan tepki gösteriyordu. Kalabalıkların ardında zırhlara bürünmüş tıpkı firavunun ordusu gibi karanlık siyah giyimli belediye işgalcileri her an saldıracak gibi sıralı bir şekilde düzine düzine dizilmişti.
Musa’nın ablası Miryam nasıl ki; kardeşini her an takip edip uzaktan koruduysa ve kardeşinin annesine kavuşmasına vesile olduysa, Colemêrg’deki annede elinde bugünün asası olan bastonu ile onca polise karşı firavunun ordusuna tek başına bir ordu gibi durarak direnişimizin sembolü oldu. Bu dahi gösteriyor ki, her Kürt kadınının yüreğinde devrimci ruh vardır.
Colemêrg’li annenin bastonunu yere vurarak, Musa’nın kızıl denizi yaran asası gibi kararlı duruşu Kürt kadının boyun eğmez asaleti ve direngenliği, ihanet, baskı ve zulmün önünde geçit vermeyen bir dağdır. Kararlılığı ve öfkesi devrim ateşinin sadece genç kızlarımızın yüreğinde değil, seksenlik Kürt bilge kadının yüreğinde de nasıl yanıp ateş aldığını göstermektedir.
Tarih boyunca Kürt kadını barışçıl rolü ile bütün kavgalarda ve kargaşalarda dinmeyen öfke ve tartışmalara son noktayı koymuştur. Nitekim Kürt kadını büyük kavgalarda sulh sağlanamayınca beyaz tülbendini başından yere atarak kavgayı bitiren barış rolünün en güçlü mekanizması olmuştur.
Burada yani Colemêrg’te görünen de o ki; Kürt anası, Kürt kadını korumacı ve savaşçı ruhu ile meydana inip evlatlarını ve evlatlarının yurdunu, işgalciye karşı korumaya çalıştığı rolün gereğini yaparak, kadınsız devrimin ve mücadelenin olmayacağını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Abdullah Öcalan’ın belirttiği gibi “Kadın devrimi öncü devrimdir.”
Kürt kadını siyasette, diplomaside, savaşta ve sosyal sorunların çözümünde, halka hizmette demokratik sistemin korunup güçlenmesinde öncülük yaptığını biliyoruz. Nitekim özgür kadının başkaldırmasına hepimiz şahidiz.