Colemêrg Belediyesi’ne kayyım atanmasına tepki gösteren sanatçılar, ‘Bugün sesimiz gür çıkmazsa yarın mırıldanamayız bile! Böyle kararlar sanatçının refleksini harekete geçirmeli’ dedi
Halk iradesinin yok sayıldığı Colemêrg (Hakkari) Belediyesi’nde eşbaşkan Mehmet Sıddık Akış’ın görevden alınarak yerine kayyım atanmasına yönelik farklı kesimlerden tepkiler gelmeye devam ediyor.
Dün birçok sanatçının imzaladığı bildirinin ardından sanatçılar Lale Mansur, Ferhat Tunç, Cevdet Bağca ve Tolga Sağ da kayyıma tepkilerini ve kayyım kararını değerlendirdi.
Akış davasına başından beri siyasi yaklaştılar
Kararın izah edilebilir bir yanı olmadığını söyleyen tiyatro ve sinema oyuncusu Lale Mansur, Akış’ın 10 yıl süren davasının belediye eşbaşkanı seçilmesinden hemen sonra sonuçlandırılmasına işaret ederek, sürecin başından beri hukuk dışı olduğunu ifade etti. Akış’ın davası ile yürütülen diğer davalar arasında kıyaslama yapan Mansur, “Hrant Dink ve Tahir Elçi cinayetlerinde olduğu gibi gerçekten suçlu olanların söz konusu olduğu davalar uzatılıp, zamanaşımından ya da başka gerekçelerden düşürülürken burada ne hikmetse 10 yıllık dava bir anda çözülüverdi. Madem ki bir şey vardı seçime girmesine mani olunsaydı. Çok fazla meşgul oldukları için bunu düşünemiyorlar, ama seçildiğinde ise, ‘O zaman kayyum atayalım ve kendisine 19 yıl ceza verelim’ diyebiliyorlar. Bunun başından beri siyasi bir mesele olduğuna hiç şüphe yok” ifadelerini kullandı.
İlk kayyıma tepki verilseydi bu olmazdı
Kayyım atamaların başladığı 2016’da ilk kayyım atamasıyla muhalefetin güçlü bir tepki göstermediğine işaret eden Mansur, “Eğer ilk kayyım atamasında CHP ve diğer muhalif partiler gerçekten ayaklanabilse idi bu mesele daha o zaman biterdi” dedi.
Gelinen aşamada tüm muhalif kesimlerin aynı tehditle karşı karşıya olduğuna işaret eden Mansur, “Kısa bir süre önce sanatçıların da içerisinde olduğu birçok farklı isim yazılı açıklama yaparak kayyumu kınadı. Çünkü söz konusu durum yenilir yutulur bir şey değil. Ama buna dair yeni bir kampanya, açıklama veya ortak basın açıklaması da yapabiliriz. Bu anlamda Wan’da gösterilen direniş ve birliktelik halinin daha da büyüyerek çoğalmasını ümit ediyorum” diye konuştu.
Halk iradesi tanınmıyor
AKP-MHP’nin kendi iktidarını koruma adına Kürt halkı ve Kürt siyasi hareketini geçmişten bu yana büyük bir tehdit olarak gördüğünü kaydeden sanatçı Ferhat Tunç, “Şu yüzyılda bir halkın seçme-seçilme hakkını konuşuyorsak iki şeyi vurgulamak lazım: iktidar demokrasinin d’sinden bile uzaklaşmıştır. Ayrıca bu hoyratça kararların bu kadar kolay alınmasındaki payımızı sorgulamalıyız. Hepimiz sorumluyuz. Çok temel bir hak, halk iradesi tanınmıyor ve bu cesareti veren sessizliktir, daha iyimser deyimle kısık seslerdir” şeklinde konuştu.
Sesimizi gür çıkarmamız lazım
Söz konusu kayyımın toplumun doğrudan özgürlüğünü hedef alan bir niteliğe sahip olduğunu kaydeden Tunç, “Bütün sanatçılara ve kamuoyuna ancak dayanışmayı büyütürsek, sesimizi gürleştirirsek bu karanlıktan kurtulacağımızı hatırlatmak istiyorum. Bugün sesimiz gür çıkmazsa yarın mırıldanamayız bile! Böyle kararlar sanatçının refleksini harekete geçirmeli” diye belirtti.
Hukuk kılıf hazırlama aracı değildir
Kayyım siyasetine bir tepki de sanatçı Cevdet Bağca’dan geldi. Bağca, “Hukuk istediğinizde yaptığınız her yanlış ve kötü girişime kılıf hazırlama aracı değildir. İktidarın bu girişimini görevden alınan belediye başkanı şahsında Hakkari ve Hakkarililerin politik tercihlerini cezalandırma girişimi olarak ele almak gerekiyor. Çünkü şu an oynanan ortaoyunu Hakkari’nin cezalandırılmasıdır” diye belirtti.
Sanatçıların bu konuda ortaya koyacağı tavrın büyük bir önem taşıdığını ifade eden Bağca, “Kim ki vicdani olarak bu durumu onaylamıyorsa kendi özgün tarzı ve tavrıyla ortaya koyabilir. Ben kendi adıma vicdani olarak bu durumu kabul etmiyorum” diyerek tepki gösterdi.
Halk seçimde gerekli cevabı verdi
Sanatçı Tolga Sağ ise, kayyım politikalarıyla Kürt halkının cezalandırılmaya çalışıldığını kaydederek, “Hem Yüksek Seçim Kuruluna verilen dosyalarda seçilmelerine dair hiçbir sıkıntı olmayan adayların, seçildikten sonra hukuki maskelerle süslenen siyasi kararlarla mahkum edilmelerini; hem de yerine geçecek başkanın belediye meclisinden seçilerek gelen bir üye yerine kayyım atanma yöntemiyle belirlenmesini bölge halkına yapılan bir siyasi cezalandırma ve hukuk dışı bir vicdansızlık olarak görüyorum. Kaldı ki geçmiş dönemde yapılan benzer uygulamaların sonucunda, bölge halkı bu seçimlerde gerekli cevabı da yeterince anlaşılır bir şekilde vermiştir” dedi.
Sağ, iktidarın söz konusu kayyım politikaları başta olmak üzere tüm hukuksuzluklara karşı toplumsal kesimlere duyarlılık çağrısında bulundu.
Haber: İbrahim Irmak / MA