2011 yılında Aram Yayınları’ndan çıkan Ahmet Bilge’nin ‘Anlam Pazarı’ isimli öykü kitabı ikinci baskısını yaptı. Gözden geçirilen ikici baskısı yapılan ve Ahmet Bilge’nin çizimlerinin eklendiği kitap, bu kez Lûvî Yayınları’ndan çıktı
Bedri Adanır
Ahmet Bilge Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde 30 yıl kalanlardan… Bu yılın başında tahliye oldu. Cezaevinde kaldığı süre içinde Kürtçe ve Türkçe, 5 kitabı yayınlandı. Gazete, dergi ve kimi dijital platformlara karikatürler çizdi, denemeler yazdı. Anlam Pazar, yayınlanan ilk kitabı…
İktidar eleştirisi
Ahmet Bilge; Anlam Pazarı’nda topladığı öyküleri, güçlü bir iktidar eleştirisiyle kurgulamış. 11 öyküyle bir kültür ve zihniyet sorgulaması yolculuğuna çıkmış…
Anın görünür ve anlaşılır kılınmasının ‘tarihsiz’ mümkün olamayacağı düşüncesiyle bir nevi kolaylaştırıcı bir rol üstlenen Ahmet Bilge, insanın zihninden keyif vererek akıp giden metinlerde, okuyucuya kestirme yollar da tarif ediyor.
Ahmet Bilge; öyküleriyle fark ettiriyor, hayret ettiriyor, ezber bozuyor… İktidarların ürettiği mitleri, inançları yerle bir ediyor, kültür ve zihniyet sorgulaması yapıyor, okuyucuyu da buna sürüklüyor. Tanrısal kudretler atfedilen kralı, öykülerinde soytarıya dönüştürüyor.
Öykülerin kurgusu ve karakterleri dikkat çekiyor
Bilge, “Kral ve Soytarı” isimli öyküsünde, kral ve soytarısı arasında geçen diyaloglarla, kralın (iktidarın), aslında ‘sıradan ve güçsüz’ olduğunu, gücünü zor’dan, gizemi mitleştirilmekten aldıklarını, şaşırtıcı bir biçimde anlatıyor; hatta bunu, kralın kendisine itiraf ettiriyor.
“İbrikçi Tukambi’nin Sırrı” isimli öyküsünde de iktidar sahiplerinin büründükleri insanüstü, tanrısal örtüleri kaldırıyor, kralı çıplak bırakıyor: “Meğer kral da osuruyormuş…”
“Kurban ve Karnaval” isimli öyküsünde ise bilgisizliğin, bilinçsizliğin üstüne binen (batıl) inançların, zaman geçtikçe, (bilgiyle, bilimle) nasıl kadük kaldıklarını, kafaya dank ettiren kurgu ve üslubuyla anlatıyor.
Toplam 11 öykü
Bu üç öykü dışında, kitaba adını veren “Anlam Pazarı” dahil, sekiz öykü daha var kitapta: “Yolcu”, “Kendini Arayan Lider”, “Bir Sistemin Hikayesi”, “İşaret”, “Umut”, “Parçalayan Taş” ve “Vakanüvis’in Çilesi.”
Öykülerin hemen hepsi insanda çok önemli bir sırra erişme hissi uyandırıyor, başka bir deyişle, insanın güçlü, köklü inançlarının, yerleşik zan ve kanaatlerinin çoğunun, aslında birer yanılgıdan, kandırmacadan ibaret olduğunu etkileyici bir üslupla anlatıyor.
Anlam Pazarı’ndaki öykülerinde tarihe, algı ve olgulara farklı bir pencere açıyor; bu pencerede adeta ‘Kral çıplak!’ diye bağırıyor.