Mersin’de irade gaspı buluşmasında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Hakkari halkının yalnız olmadığını belirterek ‘Kayyım siyasetine karşı mücadele kazanacak, demokrasi kazanacak’ dedi
Colemêrg Belediyesi’ne 3 Haziran’da kayyım atanmasına karşı “Belediyeler halkındır gaspa izin vermeyeceğiz” şiarıyla Mersin’in Akdeniz ilçesinde bulunan Akdeniz Belediyesi önünde Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından halk buluşması gerçekleştirdi.
Buluşma alanına “Belediye halkındır gaspa izin vermeyeceğiz” ve “Kayyım halkın darbesine vurulmuş darbedir” pankartı açıldı. Alana giren yurttaşlar, sık sık “Kayyım gidecek halk kazanacak”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” ve “Bijî berxwedana Colemêrg” sloganı attı. Kentteki siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin yanı sıra Adana, Mersin, Hatay ve Osmaniye’den de binlerce kişi buluşmaya katıldı.
Buluşmaya DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Akdeniz Belediyesi Eşbaşkanları Nuriye Aslan ve Hoşyar Sarıyıldız, Halkevleri GYK Üyesi Ali Deniz Karahan, Sol Parti Sözcüsü İlknur Başer, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Ahmet Asena, DEM Parti Milletvekili Perihan Koca, Ali Bozan ve İbrahim Akın ile EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sevda Karaca katıldı. Buluşma yerel sanatçıların ve Kadir Çat’ın sahne alması ile başlarken, kadınların yoğunluğu dikkat çekti.
Bayındır: Kabul etmiyoruz
Halka seslenen DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, “Bugün Mersin’den Colemêrg’e selam gönderiyoruz ve ‘yalnız değilsin Mersin halklarımız seninle’ diyoruz. Bütün her yerde bu zulme karşı olduğumuzu dile getiriyoruz. Kayyıma, zulme, düşmanlığa, ezilmeye hayır diyoruz ve kabul etmiyoruz. 31 Mart’ta bir seçime girdik ve bütün baskılara karşı irademizi ortaya koyduk. Bütün kentlerde büyük emekler ile halkımız sandığa giderek iradesini DEM Parti’den yana kullandı. Herkes için olan kanunlara göre seçimlere girdik ve kazandık. Bugün seçimin sonuçlarını kabul etmediklerini belirterek kayyım atıyorlar. Mersin’den sesleniyoruz, kanunlarınız uygulayın. Yazılı kanunlarınızı uygulayın. Antalya’da başka bir kanun Colemêrg’te farklı bir kanun olmaz. Biz bunu kabul etmeyiz, bunu iyi anlayın. Bu yanlış uygulamalarınız toplumu bir birinden ayırıyor. Toplum kaosa sürüklenmek isteniyor. Bu Erdoğan ve Bahçeli’nin eliyle yapılıyor. Bu yanlıştan vazgeçin. Kürt halkı ve dostları her zaman zulme, düşmanlığa karşı durdular ve adaletsizliği kabul etmediler” dedi.
Kayyımlara yol vermeyeceğiz
Bayındır, şöyle devam etti: “Her yerden herkes, bize oy vermeyenler de bunun bir zulüm olduğunu söylüyorlar. Bu hiçbir inançta ve hukukta yok. Bunu sadece biz değil, dünya halkları zulüm yapıldığını söylüyor ve kanunlarınızı uygulayın diyor. Antalya Kepez’de belediye başkanı tutuklandı ve bir hafta önce serbest kaldı. Tutuklandığında belediye meclisi tarafından bir başkan seçildi. Bizim belediye eşbaşkanımız tutuklandığında neden hukuksuz bir şekilde kayyım atanıyor? Meclis var, kanun var. Bir belediye başkanı tutuklanırsa ve cezası kesinleşirse belediye meclisinde yeni bir başkan seçilir diyor. Neden kayyım atadınız? Halkımızın iradesine karşı kirli bir siyaset yürütenlere Mersin’den binler olarak sesleniyoruz; hala geç değil, bu yanlıştan dönün. Bu yanlışınız Mersin’den döner, Colemêrg direnişinden döner. Eğer sizler kanunlarınızı uygulamazsanız, 31 Mart sonuçlarını kabul etmezseniz Kürt halkı başta olmak üzere bütün halklar sizlere tepkilerini gösterir. Sadece Colemêrg’te değil Mersin, İstanbul, İzmir, Adana’da bunu kabul etmiyor. Halklar kayyım siyaseti, tecride, baskı ve zorbalığa hayır diyorlar. Biz kayyımlara yol vermeyeceğiz. Bu sesi zorbalık yapanlar, kayyım ile yönetime gelmeyi düşünenler iyi duysun. Biz sonuç alana kadar meydanlarda bir arada olacağız. Kayyımlar gidene kadar direnişimizi büyüteceğiz. Bu bizim en meşru hakkımız. Biz irademize sahip çıkıyoruz. 31 Mart’ta irademizi ortaya koyduk ve bunu sonuna kadar savunacağız. Kazanan biz olacağız, halklar olacak.”
Kayyım demek gasp demektir
Ardından konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Mersin’den Colemêrg’e ses vermek için bir araya geldiklerini belirterek, halkın gündeminde kayyımın olduğunu sözlerine ekledi. Hatimoğulları, “Baştan beri kayyım rejimine itiraz ettik. Çünkü kayyım rejimi demek yurttaşın, özellikle DEM Parti belediyelerine kayyım atandığı içinde başta Kürtler ve onlarla dayanışma içinde onların iradesini tanımamak demektir. Kayyım demek, gasp demektir. Kayyım demek siyasi darbe demektir. Kayyım demek otoriterleşme demektir. Seçme ve seçilme hakkını elinden alıp yurttaşın yetme, atanmışı demektir. Kayyım politikasına geçit verecek miyiz? Kayyım politikasına geçit verecek miyiz? Kitle; ‘hayır’ diye yanıt verdi. Işte biz demokratik bir ülkede olması gereken halkın sesin duyulması gerektiğinin altını bir kez çiziyoruz. Halk kayyım istemiyor. Halk kayyım isteseydi kayyım yerine, o kayyımı atayanın partisinin adayını tercih ederdi. Kayyımlara rağmen bizler oylarımızı attırarak, yeniden belediye eş başkanlarımızı seçmişsek; kayyım politikasına hep birlikte hayır dediğimiz içindir” dedi.
Belediyeler halkındır
Halkın seçtiği adaylarla seçime gittiklerini ifade eden Hatimoğulları, kayyımları gönderdiklerini belirterek, “Burada kazanan halktır. Belediyeler halkındır. Belediyeler atanmışın değil, seçilmişlerimizdir” ifadelerini kullandı. Hatimoğulları konuşmasını şöyle sürdürdü: “Buradan özellikle bunu propaganda etmek isteyen, bu kara propagandayı yürütenlere bir sözümüz var. Bakın bir kaç örnek vereceğim. Van Başkale’de, Diyarbakır Yenişehir, Diyarbakır Ergani, Suruç ve Baykan belediyeleri. Bunlar sadece bir kaç örnek. Geçtiğimiz dönemde haklarında hiçbir soruşturma olmadığı halde kayyım atanmış belediyelermiiz. O halde biz diyoruz ki sizler bunu propaganda etmeye kalkmayın. Mehmet Akış hakkında açılmış bir dava vardı ama karara bağlanmamış ve kendi gözaltına alındığı sırada yasalara Anayasaya aykırı bir şekilde kayyım atandı. Bunu kabul edecekmiyiz. Kayyım karşı bizler hep beraber direnecek miyiz değerli halkımız. Direnecek miyiz? Kitle ‘evet’ yanıtını verdi. İşte bu sesi herkes duymalı. Halk seçtiği eş başkan tarafından yönetilmek isteniyor.
Mücadelemiz devam edecek
Diyorlar ki hiç kimse demokrasiye tuzak kurmasın. Bütün Türkiye halkı şunu çok iyi biliyor. Kayyım demek demokrasiye sadece kumpas kurmak demek değildir. Demokrasiye sadece tuzak kurmak değildir, aynı zamanda demokrasiyi mezara gömüp toprağın altına gömüp üzerine beton dökmektir. İşte o nedenle Türkiye’nin demokratik bir ülke olabilmesi için, seçme ve seçilme hakkını korunması için kayyım politikalarına karşı durduk karşı durmaya devam edeceğiz. Dün Hakkari’deydik bugün Mersin’deyiz. Yarın da belediyelerimizi ziyaret ederek mücadelemizi her yerde devam edeceğiz ama her yerde. Değerli halkımız seçme ve seçilme hakkı belediyelerin düzenlenme biçimi ta Osmanlı döneminde Tanzimat Fermanı döneminde başlamıştır. Kayyım atamak demek Tanzimat Döneminin öncesine yani Osmanlı’nın padişahlık dönemine dönmek demektir. O nedenle bizler izin vermeyeceğiz. Kayyım siyasetine kayyım politikasına karşı kayyım rejimine karşı Mersin’de Türkiye’nin dört bir yanında emek meslek örgütleri emek güçleri demokrasi güçleri hep birlikte Türkiye demokrasisi adına kayyıma karşı ortak bir direnişle hep beraber bir arada durduk. Dün Hakkari’de 30 kurumla birlikteydik. Dün Hakkari mitingine Türkiye’nin her bir yanından devrimciler sosyalistler emek meslek örgütleri sendikalar dün hep birlikte Hakkari’deydik. Hakkari halkıyla dayanışma içindeydik. Buradan Mersin’den bu dayanışmayı bizlere gösteren başta Mersin’deki emek demokrasi platformu olmak üzere Türkiye genelinde bu desteği esirgemeyen bunu demokrasi için değerli demokrasi güçlerine alkış ve zılgıtlarımızla teşekkür edelim mi? Evet direne direne kazanacağız bugüne kadar ne kazandıysak; hepsini direnerek mücadele ederek; siz değerli halkımız kazandı hep birlikte kazandık. Kayyıma karşı siyasetimiz kesinlikle kazanacak.
Kayyım siyasetine asla geçit vermeyeceğiz
Bizler kayyım siyasetiyle bu ülkenin yönetilemeyeceğinin altını bir kez daha çiziyoruz. Demokrasiye bu ülkede tesis etmek için mücadele ne bedel ödenmesi gerekiyorsa bedel ödeyenleriz. Bizler kayyım siyasetine asla geçit vermeyeceğiz. Kayyım siyasetine karşı en güçlü direnişini sergileyen barış annelerine, o barış tülbentleri barışı simgesini simgeleyen kayyıma karşı mücadele edene barış annelerine hepinize sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sevgili gençler, kayyım siyasetini asla kabul etmiyoruz, gençlerin geleceği karartılamaz. Zaten yaşanan bu ekonomik krizde, bu açlık ve yoksulluğun göçün bize dayatıldığı yerde biz gençler gelecek görmüyoruz. Bu nedenle irademize sahip çıkıyoruz diyen sevgili gençler alanda mısınız, sesinizi duyalım. Değerli haklarımız bakın, saraya mesajımızı bir kez daha veriyoruz. Kayyım siyasetinden vazgeç. Kürdün iradesini tanıman gerekir. Seçmenin iradesini tanıman gerekir. Atamış olduğun vali geri valilik makamına dönsün, valilik yapsın. Belediye meclisinin seçmiş olduğu Viyan Tekçe’ye resmi görev verilmelidir. İçerde yargılanan Mehmet Sıddık arkadaşımız haksız ve hukuksuz düzmece bir dava ile içerde tutuluyor bunun ile ilgili gereken yapılmalıdır. Türkiye’de barış ve demokrasi için halkların kardeşliği için yapılması gereken budur. Çağrımızı buradan yineliyoruz. Kayyım politikası bu ülkenin derdine dermen değildir. Bu ülkede kayyım politikası demokrasiyi, seçme ve seçilme hakkını elden almaktadır. Buna asla izin vermeyeceğiz. Buradan belediye meclisinin seçmiş olduğu Viyan Tekçe’yi biz Hakkari Belediye başkanı olarak meşru görüyoruz. Halk seçmiştir çünkü onu. Buradan mersinden hayırlı olsun diyoruz kendisine.
Bu davet bizim
İçinden geçtiğimiz sürecin zorluklarını hepimiz farkındayız. Yaşanan ekonomik kriz açlık yoksulluk, bir yandan baskılar ve özgürlüklerin kısıtlanması. Bakın Kocaeli’de öğrenciler mezuniyet balosuna gidiyorlar, kıyafetlerinden dolayı okula alınmıyorlar. Temmuz’da asgari ücrete zam yapılması gerekirken bu zammı yapmayacağını açıkladı iktidar. Ve buna karşı bir yandan ekonomik kriz açlık yoksullukla boğuşurken bir yandan özgürlüklerimiz kısıtlanıyor, insan hakları ihlali var ve bütün bunlara karşı Türkiye’nin dört bir yanında DEM Parti dışındaki bütün muhalif güçleriyle birlikte özellikle o kesime çağrı yapıyorum. Bu DEM Parti’nin tek başına sorunu değil. Bu tek başına Kürdün sorunu değil. Bugün seçme ve seçilme hakkına el koymak onu gasp etmek siyasi darbe yapmak halkın iradesini demokrasinin asgari koşulları tanımamak demektir. Bu nedenle buradan çağrımızı Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine bütün devrimcilere bütün sosyalistlere bütün bu sisteme bu rejime karşı olan haktan hukuktan adaletten barıştan kardeşlikten yana olan gerçekten Türkiye’nin normalleşmesinden ve demokratikleşmesinden yana olan her kesime buradan çağrımızı yineliyoruz. Evet herkes mesajını paylaştı. Türkiye’deki en sağ ideolojiden en soluna kadar her kesim kayyım olmamalıdır, diyor. Kayyım politikasına son verilmelidir, diyor. Bu dönemde bizler bu desteği sunanlara ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Ama biz şey daha yapmalıyız ki Türkiye’yi demokratikleştirmek için daha güçlü adımlar atmaya kayyım politikasını geriletmeye ihtiyacımız var. Ve buradan bütün güçlere daha çok yan yana olalım çağrısı yapmak istiyorum. Daha çok dayanışalım daha çok birlikte olalım daha çok Türkiye’nin demokratik mücadelesine katkı verelim. Bakın bu davet Nazım Hikmet’in dediği gibi bu davet bizim. Bu davet hepimizin, bu davet otoriter rejime, baskıcılığa, kayyıma, gaspçı siyasete karşı ülkeyi demokratikleştirmenin davetidir. Bu davete hep beraber siz değerli halkımızla birlikte icap edecek ve demokrasi mücadelesini büyüteceğiz. Kayyımları geri göndereceğiz.
Hakkari halkı yalnız değil
Şu an Akdeniz Belediyesin’deyiz. Akdeniz bugün Türkiye’nin nadide kentlerinden birisi. Akdeniz’de bu ülkede yaşayan bütün farklı halklardan ve inançlardan insanlarla bir aradayız. buradan Hakkari’deki halkımıza Hakkari’deki kardeşlerimize buranın Türkü, Türkmeni, Yörüğü, Arabı, Kürdü, Lazı Çerkezi, Süryanileri olarak bizler Çukuroava’dan Akdeniz’den Hakkari’ye kardeşlik köprüsü üzere ellerimizi uzatıyoruz. Buradan diyoruz ki Hakkari halkımıza sevgili Hakkari halkı yalnız değilsin. Akdeniz’deki bütün haklarla beraber bizler sizlerin yanındayız. Kayyım siyasetini hep beraber gerileteceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle Hakkari halkına buradan bir kez daha selamlarımızı iletiyoruz ve sözümüz olsun kayyım siyasetine karşı mücadele kazanacak. Demokrasi kazanacak, halk kazanacak. Sizler kazanacaksınız. Hak için adalet için demokrasi için asgari düzeyde demokrasinin koşulu olan seçme ve seçilme hakkı için siz değerli halkımız belediyelerimize olduğumuz her yerde sahip çıkalım. Belediye eş başkanlarımız ve belediye meclis üyelerimiz gece gündüz halkın arasında ama daha çok halkın arasında olacak. Daha çok halkla beraber olacak. Daha çok halkla birlikte yani sizlerle yönetecek. Gerçek halkçı belediyeciliği hep birlikte göstereceğiz. Var mısınız? Değerli halkımız ben sözlerime son verirken şunu belirtmek istiyorum. Burada bugün eş başkanımız Tuncer Bakırhan ile birlikte olacaktık. Ama kendisi bayramda çıkan program dolayısıyla burayı iptal etmek ve Hakkari’den sonra Serhad’a belediye ziyaretlerine başlamak durumunda kaldık. Onun selam ve sevgilini iletiyoruz. Bizler de yarın sabahtan Urfa Mardin hattımızı tutturarak bayramda belediyelerimizle birlikte olacağız. Eş Başkanlarımızı belediye yönetimlerimizi ziyaret edeceğiz. buradan da sizlerin selamını götürceğiz Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.”
Konuşma ardından miting sona erdi.
Kaynak: MA