Uzun vadede halkın sürece daha aktif dahil olmasını mümkün kılacak bir perspektifle, halk toplantıları ile devletin teşhir olmuş sömürgeci karakterinin bir görünümü olan kayyım modeline karşı etkili söylemleri inşa etmek ve pratikleştirmek sonuç alıcı olacaktır. Colemêrg’e yapılan büyük yürüyüş ve buluşma bu bağlamda çok anlamlıdır.
Rüstem Barin
İktidar güce gereksinimi olmayan yozlaşmış otorite modelidir. Yapmak istediklerini oluşturduğu söylem ile ikna eder. İkna edemediği vakit iktidar kaba güce dönüşür. Bu bütün iktidar biçimleri için de öyledir. Evde baba, okulda öğretmen, erkek-kadın ilişkilerinde ve nerede olursa olsun eğer şiddet devreye girmişse iktidar yara aldığı içindir. Bu bağlamda şiddetin olmadığı her yer güllük gülistanlık değildir. Bilakis iktidar o kadar derinleşmiştir ki artık güce ihtiyaç duymuyordur. Daha tehlikelidir bile diyebiliriz. Yakın iki kavram gibi dursa da güç ve iktidar çelişkili iki kavramdır. Gücün olduğu yerde iktidar yoktur; iktidarın olduğu yerde güce gerek yoktur. Kurdistan şehirlerini gözlemlediğimizde bu gerçek daha net anlaşılır. Maalesef sömürgecilik bazı Kurdistan şehirlerinde geçici de olsa bütün ideolojik aygıtları kullanarak iktidar olmayı başarmıştır. Ama birçok şehirde de görüyoruz ki Kürt halkı sömürgeci iktidarı hiçbir şekilde kabul etmiyor. Kurdistan Xwebûn perspektifi ile Özgürlük Hareketi öncülüğünde demokratik otoritede ısrar ediyor.
İktidar en son yapılan şaibeli seçimler yoluyla elde edemediğini bile sömürge hukuku ve yasaları ile yapmaya çalışıyor. Ve buna direnen halka kaba güçle saldırarak iktidarını tahkim etmeye çalışıyor. Seçiminden hukukuna, yasalarından askeri ve polis güçlerine kadar Türk Devleti Kurdistan’a neyi getirmişse sömürge karakterlidir. En son Colemêrg’e kayyum atamak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu karakterinin en açık ve seçik şekilde ve bir kez daha teyit edilmesi anlamına geliyor. Daha önce de öyleydi. Kayyum modelinin Kurdistan coğrafyası ile özdeşleşmesi zaten başlı başına ikili hukuk sistemine geçtiği anlamına gelir. Ve bu da hep gizlemek istedikleri sömürgeci karakterlerini ifşa eder. Bu gerçek yorgun ve karamsar kesimler için uyarıcı olmalıdır. Görmek isteyen herkes için yeterince açık olan bu gerçek devrimci coşkuya dönmek için başlı başına motivasyon kaynağı olmalıdır. Çünkü mevcut iktidarın Colemêrg’e kayyum ataması sömürgeciliğin Kurdistan’da iktidar olamadığının en büyük ispatıdır.
Sömürgeciliğin kendini teşhir ettiği bu tabloyu görmekte güçlük çeken kitlelere gerçeği döne döne anlatmak; kayyum modelini uygulamaya sevk eden şeyin halkın ve özgürlük hareketinin direnişi karşısında iktidarı için rıza üretememeleri olduğunu göstermek devrimci siyasetin ana konusu olmalıdır. Valiler dahil tüm yöneticilerin seçimle başa gelmesini talep eden, halkı siyasetin merkezine yerleştiren demokratik ulus paradigmasında ısrar etmek; devletin saldırılarının siyasi ve paradigmatik çizgimizden taviz vermemize neden olmasını engellemek; kayyım siyasetinin arkasındaki bu gerçeğin her hali ile açık ve seçik bir dille anlatılmasını gerektiriyor. Dem Parti siyasetçileri ve yurtsever halkımız ellerinden geleni meydanlarda sokaklarda yapmaya çalışıyor elbette. Ama uzun vadede halkın sürece daha aktif dahil olmasını mümkün kılacak bir perspektifle, halk toplantıları ile devletin teşhir olmuş sömürgeci karakterinin bir görünümü olan kayyım modeline karşı etkili söylemleri inşa etmek ve pratikleştirmek sonuç alıcı olacaktır. Colemêrg’e yapılan büyük yürüyüş ve buluşma bu bağlamda çok anlamlıdır.