İran uzmanı Kürt gazeteci Kakşar Oremar, İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin ölümünü gazetemize değerlendirdi: Reisi’nin helikopterinin yanında iki helikopter daha vardı. Biri önde, biri arkada eskortluk yapıyordu. Reisi’nin helikopteri 30 saniyede gözden kayboluyor. Bu yüzden öldürüldüğüne dair büyük bir şüphe var. Belki İsrail tarafından, belki iç güçler tarafından
Hüseyin Kalkan
Türkiye’de ve bölgede gündem hızla değişiyor. Birkaç hafta önce İran’da meydana gelen bir helikopter “kazası” sadece bölgeyi değil bütün dünyayı şoke etti. Ancak çok geçmeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ve yanındakilerin ölümü unutuldu. İran uzmanı Kakşar Oremar ile İran’daki “kaza”nın arka planını, suikast şüphelerini, İran’ın iç ve dış dengelerini, bölgeye yansımalarını ve Ankara’nın hesaplarını konuştuk. Rojhilat Kurdistanlı olan ve İran siyasetini iyi tanıyan gazeteci Oremar’ın söyledikleri önümüzdeki dönemi anlamamıza yardımcı olacak analizler barındırıyor. Bu söyleşide çeviriyi yapan sevgili arkadaşım Mahsum Sağlam’a da teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Umarım Oremar’ın sorularımıza verdiği yanıtlar olan bitene ışık tutmaya yardımcı olur.
- İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ölümü bölgesel güçlerin gerçekleştirdiği bir suikast mıydı yoksa İran iç çelişkilerinin sonucu mu meydana geldi? Yoksa bir “kaza” mıydı?
Her iki ihtimal de söz konusu. Helikopterin düşüşüne dair deliller kafalarda birçok soru oluşturdu ve çoğu da yanıtsız sorular. Helikopterin düşüşüne dair İran devletinin yaptığı açıklama ve incelemede birçok soru yine yanıtsız kaldı. Birincisi, İran’ı yöneten güçlerin arasında birçok çelişki var. Reisi iktidara geldiğinde birçok söz verdi. Bildiğiniz gibi Reisi Pasdaranlar tarafından önce aday, sonra Cumhurbaşkanı yapıldı. Fakat siyasi sabıkası çok kötüydü. Reisi siyasi tutsaklara karşı 1988’de Humeyni tarafından ölüm grubunun başına getirilmiş ve görevlendirilmişti. O dönem mücadele eden yüzlerce kişi, halktan insanlar, Kürt tutsaklar, İran’daki diğer siyasi gruplar katledilmişti. Reisi Cumhurbaşkanı olduğunda dünya kamuoyunda muhalifler bu seçime karşı tepkiler geliştirdi. Yine 3 yıllık iktidarında halkın hayatını kolaylaştırmak için bir şey yapmadı. Özellikle ekonomik anlamda insanların yaşamını değiştirecek bir çözüm sunmadı. iktidara geldiğinde dolar 3 bin tümendi, o öldüğünde ise dolar 7 bin tümendi. Yani iki katına çıktı. Halkın yaşamında bir değişim yaratamadı. Reisi demokratların gözünde, yine dünya kamuoyunda nezdinde bir katildi. Öyle bir imajı vardı.
- Başka ihtimallerden de söz ettiniz?
Başka bir ihtimal şudur; Hamas ve İsrail arasındaki savaşta İran’ın da parmağı olduğunu düşünürsek İsrail, helikopteri düşürerek tekniki bir yöntemle İran’dan intikam almış olabilir. Biliyorsunuz helikopterin düştüğü yer Azerbaycan sınırına yakın. Azerbaycan’da İsrail’in istihbaratı çok güçlü, ekonomik anlamda da gücü biliniyor. Bazı neden ve deliller var Reisi’nin bir komplo sonucu öldürüldüğüne dair. Çünkü Cumhurbaşkanlığı sürecinde rakibi olan Muhammed Bakır Kalibaf şu an İran Parlamentosu başkanı, onun parmağı olması ihtimali olduğu da konuşuluyor. İran başkanlığı için Hamaney’in yerine Reisi’nin ismi geçiyordu. Çünkü Pasdaran ve Hamaney arasında bazı diyaloglar vardı bu yönlü. Son olarak, Reisi ve Hamaney’in arası biraz bozuktu bu da bir suikast ihtimalini artırıyor. Yine Reisi’nin helikopterinin yanında iki helikopter daha vardı. Biri önde, biri arkada eskortluk yapıyordu. Reisi’nin helikopteri 30 saniyede gözden kayboluyor. Bu yüzden öldürüldüğüne dair büyük bir şüphe var. İbrahim Reisi’nin annesi oturduğu tahtından ‘Umut ediyorum seni öldüren kişi de öldürülsün’ dedi. Yani burada aralarında derin bir düşmanlığın olduğu anlaşılıyor ve Reisi suikastle öldürüldü. Belki İsrail tarafından, belki iç güçler tarafından. Ama büyük ihtimalle iç çelişkiler sonucu meydana gelmiş bir suikast gibi duruyor.
- BM’nin anma düzenlemesini İranlılar nasıl karşıladı?
Birleşmiş Milletler (BM) örgütünün Reisi’nin ölümü nedeniyle bir dakikalık saygı duruşu ilan etmesi İran aydınları ve İnsan Hakları aktivistleri tarafından protesto edildi. Bunların arasından Nobel ödüllü siyasi tutsak Nergiz Muhammedi, Şîrîn Ebadî (2003’te Nobel ödülü almıştı), Doktor Sadık Ziva, Kelam Mihemed, Riza Saidi, (Cihana Sanat gazetesi yönetmeni. Şimdi zindanda) vardı. Diyorlar ki, Jin Jiyan Azadî eylemlerinde halka saldırdılar, acımasızca insanları öldürdüler, şimdi BM’de anılması insan haklarına saygısızlıktır.
- Reisi’nin ölümünden sonra İran’da neler yaşanıyor?
İran Parlamentosu göreve başladı. Bakır Kalibaf parlamento başkanı olarak seçildi. Ali Hamaney İran yönetimi olarak mesajlar verdi. “Çelişkiler çıkarmayın, birbirinize karşı suçlamalarda bulunmayın, durumumuz normal bir durum değil” dedi. Bir başka konu ise Reisi’nin ölümüyle ilgili dosya birçok şüphe ve kuşkuyla dolu. İranlı yetkililerin verdiği demeçler çoğunlukla birbirilerine karşıt düşünceler, birbirilerini boşa çıkarıyorlar. Dolayısıyla halkın kafasında Reisi’nin nasıl öldüğüne dair birçok soru işareti oluşuyor. Yine emniyetin, asayişin protokolleri, belgeleri şeffaf değil, açık değil. Kimse Reisi’nin helikopterinde olan kişinin neden son dakikada diğer helikoptere bindiğini bilmiyor. Bu kişi Reisi’nin güvenliğini alan, ona en yakın olan kişiydi. Yine helikopterde bulunan kara kutuya dair henüz bir şey açıklanmadı. Birçok kişi helikopterin içinde o dakikalar ne yaşandığını bilmiyor, ne konuşuldu sebep neydi kimse bilmiyor. Yine iki telefondan bahsediliyor, bu telefonlar satellit sürreya denilen telefonlar. Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın elinde olduğu tahmin edilen bu telefonların özelliği dünyanın neresine düşseler yerleri tespit edilebilen telefonlar. Nereye düştükleri, nerede kaldıkları, nerede konuştukları, pilot ile aralarındaki konuşmaları açığa çıkarılabilen telefonlar. Tüm bu belgeler, göstergeler bir komplo işaretleri olarak görülüyor. Birçok şüphe var tabi, helikopterin kara kutusunun henüz gizemi bilinmiyor. İçinde neler var, neler yok bilinmiyor. Bundan daha önemli olay, Reisi’nin ölümü tespit edilmeden önce henüz helikopter aranırken Ali Hamaney’in sözleri, “Siz gam yemeyin, ülkenin yönetimi eskisi gibi devam edecek, şüphe duymasın kimse, güvenlik açısından kurum ve kuruluşlar her şey yerinde.” Bu da Reisi’nin ölümünde parmağı olabileceğine işaret ediyor. Henüz Cumhurbaşkanı sağ mı ölü mü tespit edilmemiş, ispat edilmemiş. Helikopterin düştüğü yer daha tespit edilmeden Ali Hamaney 2 saat sonra bunları söylüyor. Resi’nin öldüğü yerin tespiti 16 saat sürüyor, arama henüz sonuçlanmadan Hamaney bu sözleri söylüyor. Bu nedenle büyük bir şüphe var. Ali Hamaney yerine oğlunu getirmek istiyor.
Rojhilat Kurdistan’ın ve İran’da kadın devrimi olan Jin Jiyan Azadî serhildanı İran devletini kötü bir duruma soktu, rezil rüsva etti. Eğer İran devletinin üzerine kurulu üç sütunu varsa onu ayakta tutan bu üç sütunu da Jin Jiyan Azadî devrimi sarsttı. Reisi’nin ölümünün bir sebebi de Jin jiyan Azadî devrimi olabilir. Çünkü yaklaşık 500’ü aşkın insan onun döneminde öldürüldü, bunlar çoğunlukla Kürt’tü. 5 Kürt vilayeti Urmiye, İlam, Kirmanşan, Senendec, Loristan diğer parçalarda da en çok da Kürt ve Beluclar katledildiler.
- Kim cumhurbaşkanı olacak sizce?
Cumhurbaşkanlığı için muhafazakar ve reformistler tarafından birçok aday gösterildi. Seçilecek Cumhurbaşkanı İran’ın dokuzuncu cumhurbaşkanı olacak. Şu ana kadar Muhafazakarlar tarafından Hamaney ve Pasdaranlar tarafından seçilen
Said Celili, Muhammed Bakır Kalibaf, Mustafa Purmuhammedi, Emir Hüseyin Kadızadehaşimi, Ali Rıza Zakani. Hepsi de muhafazakardır. Pasdaranlar ve Hamaney’in seçtikleri adaylardır. Diğer yandan reformistlerden Mesud Pezeşkiyan aday oldu. Ali Laricani, Mahmud Ahmedinejad ve İshak Cihangiri ise veto edildi. Bunlardan kimin seçileceği önemli, Reisi’nin ölümü üzerinde biraz zaman geçince seçimin pazarlığını ısıtacaklar. Yine önemli bir nokta İbrahim Reisi’nin taziyesine gidenlerin hepsi Hamaney’le görüştüler. Rejim bunları kendisi için bir referans gibi gösterip “Bakın nasıl güçlü bir devletiz makbulüz. Dünyada Birleşmiş Milletler Örgütü Cumhurbaşkanımıza saygı duruşu için ayağa kalktılar, o kadar heyetler bizimle görüştüler, başsağlığı dilediler, demek biz bu bölgede, Ortadoğu’da muktedir bir devletiz” diyorlar. Nükleer enerji ve nükleer silah konusunda Reisi’nin ölümünden sonra şunu söylüyorlar: “Biz atom bombası yapımına çok yakındık.” Yani şunu söylemek istiyorlar: “Artık dünyanın kanun ve kuralarına kulak veremeyiz.” Bununla artık güçlüyüz mesajı vermek istiyorlar. Diğer bir konu ise İsrail ile olan gizli savaşları. Reisi’nin ölümünde İsrail istihbaratının parmağı da olabilir. Çünkü İsrail intikamını alır ve kimsenin yanına bırakmaz. Kendi içlerinde de ülkede rejimin meşruluğu sıfırın altına düşmüş.
- İran için Reisi önemli biri miydi?
Reisi 80’li yıllarda yani 85 yılında İran zindanlarında ölüm grubunda yer alıyordu. Binlerce kişinin idamı için seçilenler içinde rolü büyüktü. Bu gruptan birçok kişi şu an İran’da iş başında. Diğer bir konu ise şuana dek İran’ın başına gelen diğer sekiz Cumhurbaşkanı içinde en zayıf olanıydı. Halkın seçimlere katılımı çok zayıftı, az katılım vardı. Bunun içinde büyük gösteriler, serhildanlar oldu. Reisi’nin başında olduğu rejime karşı başkaldırı ve gösteriler gelişti. O da buna karşı sert bir duruş gösterdi ve birçok kişiyi katletti.
- Bu gelişmeler ışığında Türkiye’nin İran’la ilgili hesabı nedir sizce?
İran Cumhurbaşkanı’nın öldürülmesi Türkiye’yi sevindiren bir haberdi. Türkiye Reisi’nin helikopterinin aranmasında propagandasını yaptı. “İranlılar teknikleriyle helikopterin yerini bulamadılar biz bulduk” diye, İran bunu yalanladı “motorcularımız var onlar herkesten önce helikopterin düştüğü yeri buldular” dedi. İran ve Türkiye arasında hem güvenlik, hem siyasi hem ekonomik rekabet var. Bunun için insan bu durumda şunu söyleyebilir; Kürt meselesinde Türkiye İran’a uyarıda bulunuyor. SİHA’larını Reisi’nin helikopterini bulmak için gönderdiklerinde helikopter İran’ın Azerbaycan tarafına düşmüştü. Türkiye birçok istihbarati bilgi topladı bu sayede. Daha çok PKK’nin güçlerinin bulunduğu bölgelerde istihbarati bilgi topladılar. Agirî (Ağrı) ve Îdir (Iğdır) bölgeleri özellikle. Bu nedenle birçok İranlı İran’a uyarıda bulundular ve Türkiye’nin Kürt güçlerine karşı istihbaratını kullanmak istiyor nerede varlar nerede yoklar diye. İran onlara yardım ediyor mu etmiyor mu bu konuda da birçok çelişki ve yeni sorular doğurdu. Türkiye’nin helikopterin bulunmasında rolü olduğuna inanmıyorum. Burada daha çok savaş tekniklerinin ne kadar geliştiğini, tekniklerinin propagandasını yapmak istediler. Daha çok mesaj vermek istediler, özellikle Kürtlere ve Ermenistan’a.
- Bu durumda Kürtler ne yapmalı?
Bu durumda Kürtler ne yapmalı sorusu önemli. Birçok Kürt tarafı Reisi için başsağlığı diledi. Bu Kürt toplumunda, sanal medyada, Rojhilat Kürtleri arasında negatif değerlendirildi. Sadece şeffaf olarak reaksiyon veren ve başsağlığı dilemeyen PJAK’tı. PJAK biraz daha halkın yüreğine su serpti. Çünkü Reisi’nin binlerce Kürdün ölümünde parmağı vardı. Sadece bu son günlerde 13-14 kişi idam edildi. Her gün Kürt kolberler öldürülüyor. İran cezaevleri Kürt tutsaklarla dolu. Kürtlere acımıyorlar. Bu gibi durumlarda Kurdistan’ın diğer parçaları Rojhilat Kürtlerin hassasiyetini göz önünde bulundurmalı. Çünkü bu parça Bakur’dan sonra Kurdistan’ın ikinci büyük parçası.
‘Jin jiyan azadî’ye saldırıyorlar
Kakşar Oremar, İran siyasetine ve Kürtlere bakış açısına dair şunları söylüyor: “İran’ın ekonomik anlamda durumu çok kötü, halk çok perişan durumda. Yaşam koşulları anlamında İran’da kırmızı hattı da geçti. Özellikle Kurdistan’da Reisi’nin 3 yıllık yönetiminde işsizlik arttı. Birçok Kürt tutuklandı, katledildi. Jin jiyan Azadî devrimi Kurdistan’dan tüm İran’a yayıldı. Bu da İran yönetimi için iyi olmadı. Kürtlere karşı eski yıllara oranla daha ağır eylemler gerçekleştirdiler. Daha fazla Kürtleri tutukladılar. İdamlar daha da arttı. İran zindanları Kürtlerle dolu. Yani İran’daki tutsakların yarısı Kürt, yarısı diğer milletlerden. İran’da birçok halk yaşıyor. Fars, Azeri, Kürt, Beluc, Arap, Zillek, Mâzenderânî. İran’da Türkiye’de olduğu gibi tutsakların yarısı Kürt. Bu önemli bir nokta; insan hakları raporlarında birçok defa bu duruma dikkat çekildi.”