Doç. Dr. Taner Akpınar çocuk işçiliğine dair uluslararası ve ulusal düzeydeki çalışmaların sadece kağıt üzerinde kaldığını belirterek, ‘Çıraklık başta olmak üzere özellikle mesleki eğitim adı altında çalıştırılan çocuk işçilerin sayısı siyasal iktidarın teşvikiyle artıyor’ dedi
Birleşmiş Milletler’in dünyada gittikçe artan çocuk işçiliğine karşı farkındalık yaratmak ve çocuk işçiliğine engel olmak amacıyla 2002 yılında 12 Haziran’ı Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü ilan etmesine rağmen, dünyada zorla çalıştırılan çocuk sayısı her yıl artıyor. Türkiye’de ise resmi rakamlara göre 723 bin 728 çocuk çalıştırılıyor. Ancak sivil toplum örgütleri ve bağımsız araştırmacıların verilerine göre bu sayı 2 milyondan fazla.
Uluslararası anlaşmalara göre suç sayılan “çocuk işçiliği” konusu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Hanehalkı İşgücü Araştırması’nda da yer alıyor. TÜİK’in0 2023 verilerine göre 15-17 yaş grubundaki çocukların çalışma oranı yüzde 22,1, bu da yaklaşık 723 bin 728 çocuğun çalıştırıldığını gösteriyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre ise 2002’den 2024’ün ilk 4 ayına kadar en az 941 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
Akdeniz Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Taner Akpınar, çocukların çalıştırılmasına karşı mücadelenin sadece kağıt üzerinde olduğunu belirtti.
‘Yaşam koşullarını yeniden üretebilmek için çocuklar işe koşuluyor’
“Çocuk işçiliğinin” mevsimden mevsime değişen dinamik bir olgu olduğunu belirten Akpınar, “Resmi veriler çoğunlukla 15-17 yaş grubuna yoğunlaşırken, görece sayıları az olmakla birlikte 6 yaşındaki çocukların da çalıştığını gösteriyor. İktisadi faaliyetlerin genel olarak tarım, sanayi ve hizmetler diye üçe ayrıldığı kategorizasyona göre belirtirsek her üç alanda da çocuk işçiler yoğun olarak çalıştırılıyor. Çocuk işçiliğinin nedenlerine birkaç cümleyle yanıt verilemez. Yalnızca şu söylenebilir; işçi ve köylü kesimlerin, ekonomik olarak en altta olanların maddi yaşam koşullarını yeniden üretebilmek için çocukları da işe koşmak zorunda kalmaktadır” dedi.
‘Çocuk işçilerin sayısı iktidarın teşvikiyle arttırılıyor’
Çocuk ve yetişkinlerin yaptıkları işlerden kaynaklı olarak yaralanmalarının “kaza” olarak tanımlamayla gerçeğin gizlediğini söyleyen Akpınar şöyle devam etti:
“2016-2017 eğitim-öğretim döneminden beri çıraklık başta olmak üzere özellikle ‘mesleki eğitim’ adı altında çalıştırılan çocuk işçilerin sayısı siyasal iktidarın teşvikiyle artıyor. Bu dönemden itibaren bu çocuklara yasa gereği ödenmesi gereken ücret İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanıyor bu da işverenlerin çocuk emeğine olan talebini artırdı. Çocuklar sağlık ve güvenlik açısından hiç uygun olmayan iş ortamlarında uzun süre çalıştırılıyorlar ki bu da çocukların sağlıklarının bozulmasını ve ölümleri kaçınılmaz kılıyor. Bu yöndeki haberler medyada yer almaya başlayınca Milli Eğitim Bakanlığı, sağlık ve güvenlik açısından uygun olmadığı gerekçesiyle 8 bin 406 işyerinin ‘mesleki eğitim’ adı altında çocuk işçi çalıştırmasını engellediğini duyurdu. Çocuk işçiler çalıştıkları her alanda yaptıkları işlerden kaynaklı olarak sağlıklarını yitiriyor ve bunun önüne geçmenin tek yolu çocukların çalıştırılmasını engellemek.”
‘Her şey kağıt üstünde kalıyor’
Akpınar, 2022 yılına ait resmi verilere göre Türkiye’de sağlık ve güvenlik koşulları açısından işçilerin çalıştığı yerlerin yüzde 7,15’i, çırakların çalıştığı yerlerin yüzde 0,28’i ve stajyerlerin çalıştığı yerlerin yüzde 0,51’inin denetlendiğini aktardı. “Çocuk işçiliğiyle mücadele” çalışmalarına dair Akpınar “1990’lı yılların başlarından beri hem uluslararası düzeyde hem de ulusal düzeyde çok şey yapılıyorsa da bunlar yalnızca kağıt üzerinde kalıyor ve gerçekçi çözümler yok. Çözüm için hazır reçete sunulamaz. Paulo Freire’ye atıfla, konunun doğrudan muhataplarıyla birlikte düşünüp birlikte eylemek gerekir” ifadelerini kullandı.
Haber: Hamdullah Yağız Kesen\MA