Güvencesiz işlerde çalıştırılan kadınların ‘ucuz emek deposu’ olarak görüldüğünü söyleyen DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu, ‘Kayıt dışı çalıştırılmanın yüzde 70’ini kadınlar oluşturuyorsa verdiğimiz mücadele yeterli değil’ dedi
Bütün esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerinin kadınlardan başlayarak işçilerin tamamına yayıldığını dile getiren, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Jinnews’e değerlendirmelerde bulundu. Son 30 yıldır dünya ve Türkiye tarihinde en büyük işçileştirme sürecinin yaşandığını söyleyen Çerkezoğlu, hem dünyada hem Türkiye’de bütün kesimlerin iç içe geçtiği bir süreç yaşandığını kaydetti. Türkiye toplumunun yaklaşık yarısının işçi olduğunu hatırlatan Çerkezoğlu, “O nedenle, son birkaç yıldır seçim dönemlerinde asgari ücret, taşeron işçilerin temel problemleri gibi temel taleplerin siyasi partilerin de temel vaatleri arasında olması tesadüf değil” dedi. Türkiye’nin çok derin bir ekonomik krize sürüklendiğine dikkat çeken Çerkezoğlu, “Çok açık ki, bu kriz yıllardır ülkeyi yöneten AKP iktidarının uyguladığı politikaların sonucu olarak ortaya çıkmış bir tablo. Bu krizin faturasının Türkiye toplumunun yüzde 99’una ödetilmesine karşı bir mücadeleyi hep birlikte sürdürüyoruz” diye konuştu.
Kadınlar ucuz işgücü
Güvencesiz ve esnek çalışma biçimlerinin kadınlardan başlayarak işçilerin tamamına yayıldığını dile getiren Çerkezoğlu, “Kadın istihdamını arttırmaya dönük birçok yasa ve düzenleme kadınların evden yarı zamanlı, çoğu zaman kayıt dışı ve erkeklerden daha düşük ücrette ve olumsuz koşullarda çalışmasını önceleyen ve kadınları ucuz emek deposu olarak gören bir sermaye yaklaşımı var” dedi. “Mücadele açısından baktığımızda kadın işçilerin hep direnişin ön saflarında olduğunu görüyoruz” diyen Çerkezoğlu, şöyle dedi: “Kadınların daha fazla sendikalı olduğu ve sendikalarda da daha fazla söz ve karar sahibi olduğu bir süreci örgütleyebilmeliyiz. Önümüzdeki dönem mevsimlik tarım işçisi kadınlardan, merdiven altı atölyelerde güvencesiz çalıştırılan kadınlara kadar, tüm kadın işçilerin sendikalı olması ve sendikalarda söz sahibi olması için mücadele hattını geliştirmemiz gerek.”
Örgütlenme perspektifi
Kadın işçilerin daha yaygın bir biçimde örgütlenebileceği faaliyetler yürütmeye çalıştıklarını ifade eden Çerkezoğlu, yeni dönemdeki hedeflerini şöyle sıraladı: “Önümüzdeki süreçlerde ilk olarak 18 Kasım’da krizin özellikle kadınlara yönelik etkilerine dönük bir çalıştay yapacağız. Kadın işçilerin taleplerini, örgütlü olduğumuz işyerlerinden başlayarak sendikalı sendikasız tüm kadınlara ulaştırılması için bir mücadele programını kısa vadede önümüze hedef olarak koyduk. Kadın emeğine dönük eğitim faaliyetlerini önümüzdeki dönemde yapacağız. Uzun vadede yaygın bir örgütlenme çalışması ve bu noktada mevcut sendikalarımıza çizilen bu sınırları da aşacak bir örgütlenme perspektifine ihtiyaç var. Bunun sonuçlarını sendikalarımızda daha görünür hale getirmek için de bir çaba içerisindeyiz.”
‘Mücadeleden vazgeçilmedi’
İktidarın tüm yetkili ağızlarından kadınla erkeğin eşit olmadığına dair söylemlere ve her türlü baskıya rağmen kadınların özgürlük mücadelesinden vazgeçmediğini vurgulayan Çerkezoğlu, şu ifadelerde bulundu: “Kadınlar siyasi iktidara; emeğine, kimliğine, geleceğine sahip çıkacağı mesajını çok net bir biçimde verdi, vermeye de devam ediyor. O nedenle geçtiğimiz süreçte siyasi iktidarın en fazla çekindiği durum kadın işçilerinin direnişi ve mücadelesi oldu. Bir kadın direnişinin hem siyasi iktidara hem işçi sınıfına hem topluma verdiği mesajlar çok daha kuvvetli. Bütün kadınların kendi emeğine, kimliğine, bedenine sahip çıktığı bir mücadeleyi omuz omuza büyütmek ve tüm kadın işçileri kadına yönelen her türlü baskıya ve şiddete karşı da işyerlerinde de, sokakta da birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”
İşçilerin yüzde 29’u kadınlar
DİSK-AR tarafından hazırlanan “Türkiye İşçi Sınıfı Gerçeği 2017” araştırması, işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarının yanı sıra kadının çalışma hayatındaki durumu ve toplumsal cinsiyet ile ilgili algı ve beklentiler konusunda da önemli veriler sunuyor. Verilere göre; işçilerin yüzde 71’ini erkekler, yüzde 29’unu ise kadınlar oluşturuyor. Kadınların en önemli sorunları düşük ücret, işsizlik ve sigortasız çalıştırılmak. Kıdem tazminatları ise, erkeklere oranla oldukça geride olan kadınların, en az yüzde 92’si sendikasız ve yüzde 25’i güvencesiz çalışıyor. TÜİK verilerine göre; Türkiye’de kadınlar en çok hizmet sektöründe yer alırken, tarımda kadın istihdamı azalıyor. Sanayide ise sınırlı bir istihdam artışı gerçekleşiyor. Çalışma hayatında kalma süresi de cinsiyete göre değişiyor. Çalışma hayatında 1 yıldan az süreli çalışan kadınların oranı 4,2 olarak gösterilirken, aynı kıdem süresindeki erkeklerin oranı ise yüzde 2,5. 16 yıl ve üzeri kıdem süresine sahip kadınların oranı yüzde 12,9 iken erkeklerin oranı yüzde 23,6. Kadınların yüzde 14,1’i etnik kökeni, dini, mezhebi ve inancıyla ilgili konularda, yüzde 13,8’i ise siyasi görüş ve düşüncelerinden dolayı çalışma hayatında ayrımcılığa maruz kalırken, yüzde 13,7’si cinsiyete dayalı ayrımcılık yaşıyor. Yüzde 23,2’si işe alınma aşamasında ayrımcılığa maruz kalıyor.
İSTANBUL