Kırk beş yıllık basın hayatımda ilk defa bu yazıyı yazarken 141-142’yi düşünmüyorum ve tahmin ediyorum en makul yazım da bu olacak. Çünkü artık kahrolası faşist İtalyan bilmecesi 141 ve 142’nci maddeler yok.
Bence şimdiye kadar bu maddeleri Türk hukukuna sokmak fiilinin kendisi bu maddelere aykırı idi. Çünkü esasen bu maddeler milli duyguları yok edici ve zayıflatıcı idi. Şimdi bu milli duyguları zayıflatmaya bakalım.
Örneğin bir koyuna beş kasap baksa, her biri başka bir şey söyler. Kimi semiz, kimi iyi, kimi de eğer kasap şişmansa, kendisiyle kıyaslıyorsa zayıf der. Sanırım 45 yıldır Türkiye’de en çok ben bu maddeleri tükettim.
Bazılarında öyle savcı iddianameleri, bilirkişi raporları vardı ki, onları toplasam tam bir komedi piyesi olur. Nasıl mı?
İşte bir fıkramda sabahleyin uyuyakaldığımı; ancak evimin doğusunda öten bir horozun sesiyle uyandığımı yazmıştım. Bu tam bir olay oldu. Savcı milli hisleri yok ettiğimi ileri sürdü. Hakimler işin içinden çıkamadılar.
Dosyayı gedikli faşist İtalyan kanunu uzmanı, yani bir nevi insan hakları celladı Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer’e yolladılar.
Sulhi’den gelen rapor kısaca şöyle idi: “Efendim, Musa Anter’in uyuyakaldım demesi Kürtleri kastediyor ve Doğu’dan Kürtleri uyandırmak için öten horoz da Mao Zedung’tur.”
Horozun Mao olmadığını anlatabilmem için tam iki sene uğraşmam gerekti. Eğer evimin kuzeyinde horoz ötseydi, o zaman da horoz Lenin olurdu.
İnşallah, bundan sonra bu maddeler hak ettikleri komedi oyunlarının malzemesi olurlar.
——————-
28 Nisan 1991