Ahmet Nihat Sargın, 26 Nisan 1927’de İstanbul’da doğdu. Asker olan babası Mustafa Fahri, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Manastır Komitesi üyelerindendi. Baba daha sonra, Kurtuluş Savaşı’na katılmak için ailesini bırakarak Anadolu’ya geçti.
Çocukluğu İstanbul’da Rumların, Ermenilerin, Türklerin bir arada yaşadığı Samatya’da geçen Nihat Sargın, ilkokulu Aksaray’da okudu, ortaöğrenimini ise İstanbul Lisesi’nde tamamladı. Sargın, 1944 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’ne girdi. Üniversite yaşamının başlamasıyla birlikte sol çevrelerle ilişkiye geçti. Tek sayılık Genç Tıbbiyeliler dergisinin sahipliğini yaptı, 1946’da İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği’nin kuruluşuna katıldı, yönetiminde yer aldı, genel sekreterliğini yaptı. 1949 yılı Ekim ayından başlayarak tutuklanana kadar derneğin yayın organı Hür Gençlik’in sahipliğini ve yayın yönetmenliğini devraldı. Şubat 1948’de o zaman gizli olan Türkiye Komünist Partisi’ne üye oldu. Şevki Akşit’in sekreterliğinde, Vecdi Özgüner ile birlikte parti hücresini oluşturdular.
1950’de kurucuları arasında Behice Boran’ın, Adnan Cemgil’in de olduğu Türk Barışseverler Cemiyeti, Türkiye’nin Kore Savaşı’na katılmasını protesto etti ve bir bildiri yayınladı. Demokrat Parti iktidarı barışçıları tutuklattı. Hür Gençlik dergisi barış savunucularına sahip çıktı ve Gençliği Barış Mücadelesine Çağırıyoruz bildirisi ile kampanyayı devam ettirdi. Hür Gençlik’in barışçı yayınları nedeniyle Sargın, 1950’de ilk tutukluğunu yaşadı. Önce 3 yıl 9 ay hapis cezası aldı, uzun hukuk mücadeleleri sonucunda mahkûmiyeti 6 aya indirildi. Ancak Sargın bu karar açıklandığında zaten 3 yıl 8 ay yatmış durumdaydı. Önceleri yazılarından tanıdığı ve Hür Gençlik’te yazılarına yer verdiği Behice Boran’la Niğde Cezaevi’nde tanıştı. Böylece Boran’la hiç bitmeyecek dostlukları başladı.
Nihat Sargın, Mart 1954’te tahliye oldu ve Tıp Fakültesi’ne dönerek eğitimini tamamladı. 1952’de cezaevinde nişanlandığı yoldaşı Yıldız Sargın’la 1955’te evlendi. “6-7 Eylül Olayları” adıyla bilinen azınlıklara yönelik şiddet, talan ve korkutup ülkeden kaçırtma eylemlerine uluslararası bir tepkinin oluşması üzerine, dönemin başbakanı Adnan Menderes’in emriyle olayı komünistlerin üzerine yıkmak üzere yeni bir komplo planlandı. Başbakan’ın tutuklanmasını emrettiği 50 komünist arasında Sargın da vardı. 4 ay cezaevinde kaldı. Tahliye sonrasında 1957’de, tıbbiyede asistanlığa başladı.
Mehmet Ali Aybar’ın partiyi aydınlara açması ardından TİP’e giren Nihat Sargın önce genel sekreterlik bürosunda çalıştı, daha sonra genel sekreter oldu. Parti merkezi Ankara’ya taşınınca işinden ayrıldı ve Ankara’ya gitti. Sargın, 1968’de Senato seçimlerinde İzmir adayı idi. Genel Merkez kontenjanından liste başına konulmasına karşı çıktı, ön seçimlerde liste başı oldu.
1968 her ülkenin, her dengenin alt üst olduğu bir yıldı. Parti içi ihtilafta Nihat Sargın, sınıf vurgusunu korumak isteyen Behice Boran-Sadun Aren ikilisiyle birlikte davrandı. İki yıl süren parti içi mücadele sonucunda Boran, Aren, Sargın çizgisi TİP’te etkin oldu. 1970’te yapılan 4. Büyük Kongre’de GYK üyesi olan Sargın genel sekreterlik görevini parti içindeki yeni dengeler nedeniyle bıraktı ve İstanbul’a döndü, hekim olarak çalışmayı sürdürdü. Ancak 12 Mart 1971 askeri darbesiyle yeni bir dönem başladı. TİP kapatıldı, Sargın “1971 TKP Davası” olarak bilinen dava nedeniyle tutuklandı. Tamamen uyduruk olan bu davada 6 ay tutuklu kaldı, sonuçta beraat etti.
1974 affının ardından, TİP’i yeniden kurma kararını veren çevrede Boran ve Sargın yine ilk sırada bulunuyordu. Parti’nin kuruluşu sonunda Sargın genel sekreterlik görevini üstlendi ve yaşamını yeniden Parti çalışmasına göre düzenledi. Muayenehanesini kapattı, tam gün parti çalışmasına katıldı. 1979 Senato seçimlerinde Kars adayı oldu, yörede etkin olarak çalıştı.
TİP, 12 Eylül cuntasının kapatma kararına rağmen çalışmalarını sürdürme kararı aldı. Behice Boran’dan sonra yurtdışına Nihat Sargın da çıktı ve parti faaliyetlerini Avrupa’dan sürdürmeye başladılar. Yurt içinden ve dışından katkılarla parti yayını, ÇarkBaşak’ı yeniden çıkardılar, TKP ve TSİP’le politik birlik çalışmalarını yeniden başlattılar.
Birlik çalışmaları 1987’de sonuçlarını verdi. TİP ve TKP birleşeceklerini açıkladılar ve hemen sonrasında yeni oluşacak Türkiye Birleşik Komünist Partisi’nin başkanı olması kararlaştırılan Behice Boran yaşama gözlerini yumdu. TBKP’yi oluşturacak taraflar, Nihat Sargın’ın başkanlığı konusunda birleştiler.
Partililer, 1987’de, liderlerinin ülkeye dönmesi kararını aldı ve Sargın’la Nabi Yağcı görevlendirildi. Dönüşlerinde işkencelere maruz kaldılar. Tutuklulukları hukuksuzluk örneği olarak uzatıldı. Sonucunda 1990’da iki lider ölüm orucuyla konuyu geri dönülmez biçimde iktidarın ve toplumun önüne getirdiler. Büyük bir kamuoyu desteğiyle özgürlüklerini elde ettiler.
Tahliyelerinden sonra başlanan sürecin devamı için kollar sıvandı, TBKP 1990 yılında yasal olarak kuruldu. Anayasa Mahkemesi’nde açılan kapatma davasını etkilemek için daha çok örgütlenmek gerektiğine inanıyordu. Bir yandan da kapatma davasına karşı hukuksal savunma çalışmasına katıldı.
Nihat Sargın, TBKP, 1991 yılında kapatıldıktan sonra 5 yıl siyasetten yasaklandı. Siyaset yasağı biter bitmez birlik hareketinin devamı olarak gördüğü Özgürlük ve Dayanışma Partisi’ne (ÖDP) üye oldu ve hayata bir parti üyesi olarak 17 Kasım 2010 günü gözlerini yumdu.
Eşi ve 63 yıllık mücadele arkadaşı olan Yıldız Baştımar- Sargın’ı 7 Ekim 2009’da kaybetmiş olan Nihat Sargın’ın iki ciltlik “TİP’li Yıllar (1961-1971) Anılar-Belgeler”, “Dönüşten Özgürlüğe 900 Gün Türkiye Birleşik Komünist Partisi Davası” ve “Cezaevi Anıları – Davalar, Savunmalar” isimli üç kitabı bulunuyor.