Ana muhalefet genel başkanı ülkenin gerçeğini grup konuşmasında çok güzel dile getirmişti. Aradan birkaç gün geçtikten sonra söylediği doğru çıktı. DEM Partili Hakkâri Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış görevden alındı. 31 Mart yenilgisinden sonra AKP’nin hezimeti kafalarda belediyelerle ilgili iki soruya neden oldu.
- Acaba kayyum atanır mı?
- Kayyum dönemi sona erecek mi?
Umutlar ikinci şıktan yanaydı ama işin içinde AKP olunca her şey farklı oluyor. Şaşırdık mı? İlk kayyum girişimi Van’da denendi, direniş karşısında geri adım atıldı. Şimdi Hakkâri’de belediye eş başkanının on yıl önceki davası öne sürüldü ve vali vekil olarak belediye başkanlığına atandı. Burada ilginç olan YSK’ya yapılan başvuruda adaylık için bir sorun olup olmadığı araştırılıyor. Akış’ın adaylığı kabul ediliyor ve seçimler sonucunda kazanarak kanunen başkan oluyor. Halkın iradesi DEM Parti’den yana. Burada kim suçlu? Ülkede suçlu suçsuz her şey iç içe karışmış durumda. Suçsuzlar, halk cezalandırılıyor. AKP genel başkanı bir gün evvel de demokrasiden ve özgürlükten dem vuruyordu. Her konuşmasında demokrasiden, halkın iradesine saygıdan bahseden AKP genel başkanı ülkeyi germeye devam eden bir anlayışla yarınlarımızı karartmaya devam ediyor. Doğal olarak iradesi gasp edilen halk, en doğal hakkını geri almak için protestolar gerçekleştiriyor. Ama AKP-MHP iktidarı buna da engel olmak için 10 günlük, dört günlük eylem yasaklarını devreye sokarak ortalığı daha da germeye devam ediyor.
Bundan birkaç gün önce de Şırnak milletvekili Ayşegül Doğan’a Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi’nin toplantısına giderken uçuşundan on dakika önce yurtdışına çıkamayacağı kararı gösterildi. Doğan’ın yargılandığı davada alınan yurtdışına çıkış yasağı 2023’te kaldırılmıştı. TBMM’sini temsilen giden grupta diğer partili milletvekilleri de var. Bu heyet oluştuğunda neden kendisine bildirim yapılmadı da tam uçağa binerken böyle bir olayla karşılaştı? Herhalde birkaç milletvekili toplanıp ”haydi AKPM’de toplantı var gidelim” kararı almadılar. Ülkeyi temsilen orada olacaklardı.
Pek yakında Rojava’da seçimler gerçekleşecek. Kürt halkının en büyük kazanımlarının yaşandığı bölge dünyanın da ilgi noktası olmaya devam ediyor. IŞİD’e karşı büyük direnerek kazanılan mücadele dünya kamuoyundan övgü alırken, komşu ülkelerde rahatsızlık yarattı. Bu rahatsızlık halen de devam ediyor? Rojava’daki bu seçimlerden rahatsız olanlar kendi müdahaleleri için bahane üretmeye devam ediyorlar. AKP genel başkanı seçimleri için “Suriye’nin kuzeyinde ve doğusunda teröristan kurdurmayacağız” tehdidi ile yeni bir savaşın fitilini ateşlemek istiyor. 31 Mart seçimlerinin yenilgisini ülke içinde kayyumlar atayarak, komşu ülkelerde de Kürtlerin kazanımlarına engel olarak kendisine bir rol yükleyen iktidar, bu yazın da çok sıcak geçeceğinin sinyallerini veriyor. Bu seçimin olması Rojava yönetiminin ilerideki süreçte oluşacak özerklik talebi için önemli bir koz olacak. Erdoğan bu gelişmeyi “devletleşme yönünde bir adım” olarak görüyor ve buna müdahale etmek istiyor. İktidar böyle bir siyasi yapının gerçekleşmesini, dünya kamuoyunda yer almasını kabullenemiyor.
Esasında ülkenin ekonomik ve toplumsal sorunlarını, savaş naraları atarak, gündemi değiştirmeye çalışıyor. Onun dışında ülkedeki mafya ilişkilerini ve MHP’nin işlediği cinayetleri de gündemden düşürmeye çalışıyor.
Kürtlerin siyasi başarılarını ortadan kaldırmaya yönelik bütün saldırılar sonuçsuz olacaktır. Dışarıda savaşa hazırlık, içeride kayyum atamaları anlayışıyla ülkeyi yönetmeye devam etmekle hiçbir sorun çözülmez, var olan da çöker.