Rojava / Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Demokratik Yönetimi 11 Haziran’da yerel yönetim seçimlerine gidiyor. Demokratik Özerk bölgede 5 milyonun üzerinde insan yaşıyor ve seçmen konumundaki nüfus sayısının 3 milyon civarında olduğu söyleniyor.
Kuzey ve Doğu Suriye’nin alt ve üstyapı alanında kendini yenilemesi geleceği açısından büyük önem arz ediyor. Yenilemenin bir gereği olarak 11 Haziran’da belediye seçimlerine gidiyor. Kendi belediye başkanlarını ve belediye meclislerini halkın onayı ile belirlemeleri en doğal ve en demokratik hakları. Buna karşı olmak kötülükle alakalı bir durumdur.
AKP iktidarının Kuzey ve Doğu Suriye’deki seçimlere yönelik tutumu mutlak bir kötülüktür ve mutlak bir Kürt düşmanlığıdır.
Kuzey ve Doğu Suriye ağır ekonomik ve siyasi ambargolara, savaş, işgal ve katliam saldırılarına yoğun biçimde maruz kalan bir bölge.
Bölge halkları saldırılara karşı insanlığa ilham veren bir mücadele ortaya koydular. Verdikleri mücadelede binlerce insanını şehit verdiler, binlercesi de gazi oldu. Ağır bedeller sonucu IŞİD ve parelerindeki insanlık düşmanı güçleri yenilgiye uğrattılar.
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tüm kötülüklerin merkezinde AKP/MHP iktidarı bulunuyor. Kuzey ve Doğu Suriye’nin ekonomik, sağlık, eğitim, ulaşım altyapısı Türkiye tarafından sürekli tahrip edilmekte. Gaz, elektrik, petrol tesisleri, tahıl ambarları, hastaneler, okullar, fabrikalar, tarım arazileri, su tesisleri Türkiye tarafından bir süreklilik içinde bombalanmakta.
31 Mart’ta gerçekleşen yerel yönetim seçimlerinde AKP/MHP iktidarı ve ittifakı ağır bir yenilgi aldı. Erdoğan’ın 31 Mart yenilgisinin akşamında yaptığı konuşmada Kürtlere yönelik savaştan vazgeçmeyeceğini biz kez daha beyan etmiş oldu.
Erdoğan’ın seçim sonrasında Bağdat’la ve Barzanilerle yaptığı görüşmelerin ağırlıklı yönü yine bu eksende. İktidar seçim yenilgisinin yarattığı çıkmazı, yol açtığı travmayı aşmanın yolunu Kürtlere karşı savaşı büyütüp yaymakta görüyor.
İktidar 28 Mayıs’taki MGK toplantısında Kuzey ve Doğu Suriye’yi hedefe koydu. Gerekçe ise 11 Haziran’da Kuzey ve Doğu Suriye’de yapılacak yerel yönetim seçimleri. MGK toplantısının sonuç bildirisinde “Komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına herhangi bir oldubittiye fırsat verilemeyeceğini” belirterek Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırganlığı bir kez daha yenilemiş oldu.
Komşuların toprak bütünlüğünü en ağır, en yıkıcı şekilde hilafa uğratan Türkiye’nin kendisi. Türkiye, Irak ve Suriye topraklarının önemli bir bölümünü bu argüman temelinde işgali altına almış bulunuyor. Suriye’nin İdlip, Cerablus, Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî bölgeleri yıllardır Türkiye’nin işgali altında.
Türkiye’nin öne sürdüğü argümanın kisvesi altında ne kadar ikiyüzlü davrandığını, ne kadar kirli, yıkıcı ve işgalci uygulamalarına örtü yaptığı Suriye halkları da, Suriye devleti de, bölge devletleri de, dünya kamuoyu da ve uluslararası kurumlar da bunu böyle biliyor.
Komşuların topraklarını koruyorum söylemi altında komşuların topraklarını işgal eden neo-İttihatçı zihniyet komşulara karşı kendisini böyle ortaya koyuyor.
Suriye denilen ülke eğer daha ayaktaysa, Suriye halkları eğer hala nefes alıp verebiliyorsa ve eğer tümden AKP iktidarının ve bağlantılı çetelerinin işgaline uğramamışlarsalar bunda Rojava’nın, Kuzey ve Doğu Suriye’nin politik tutumu ve mücadelesinin büyük payı olduğu inkar edilemez bir gerçek.
Eğer Kuzey ve Doğu Suriye’nin, Özerk Demokratik Yönetimi’nin ve Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) Suriye’yi bölme niyetleri olsaydı AKP iktidarının politikalarına yatarlardı. Suriye’yi bölme siyasetini güden tek güç var; o da AKP iktidarıdır.
Kuzey ve Doğu Suriye bu politikaya karşı durduğu için 15 yıldır AKP iktidarının ve çetelerinin ağır saldırılarına, katliam ve işgallerine maruz kalmakta.
Kuzey ve Doğu Suriye Ortadoğu’nun karanlık ortamında ulus devlet rejimlerinin ve iktidarlarının tekçi, inkarcı, ırkçı yapısına ve uygulamalarına karşı bölge halklarına özgürlükçü, demokratik, çoğulcu bir ufuk ve bir çıkış sunmuştur.
Kuzey ve Doğu Suriye devrimin sunduğu ufku karartmak, ortaya koyduğu çıkışı boğmayı kendileri açısından bir beka sorunu olarak görenlerin nasıl bir barbarlığın, nasıl bir karanlığın, nasıl bir soykırım ve Kürt kırımının peşinde oldukları ayan beyan ortada.
AKP iktidarının son dönemde Kuzey ve Doğu Suriye’ye karşı histerilerini tetikleyen bir diğer faktör ise Kuzey ve Doğu Suriye ile Suriye hükümeti arasında ortak bir çözüm arayışının gelişme ihtimaline duyduğu korkudur.
Kürt halkı özgürlüğü için çok ağır bedeller ödeyen bir halk, Rojava’da çok ağır bedel ödedi ve daha ödeyeceğinin bilincindedir, insanlığın ve vicdan sahibi herkesin göstermesi gereken sorumluluk Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara karşı tepkisini ve tutumunu ortaya koymasıdır.
AKP /MHP iktidarının tehdit ve işgal girişimlerine karşı sesini yükseltmeleri gerekir. Düşünebiliyor musunuz bir toplum hizmet için belediye seçimine gideceğinden dolayı saldırılara, tehditlere ve öldürülmeye maruz kalıyor. Hem de yabancı bir devlet tarafından, Türkiye tarafından .