Yerel seçimler ikili veya üçlü yönetim şekli ortaya çıkardı. 2023 yılı Mayıs ayında genel ve cumhurbaşkanı seçimleri yapıldı. Hilesi, hurdası bir tarafa Cumhur İttifakı diye kendisini tarifleyen blok kazandı. Millet bloklaşması kaybetti. Ki, Milletin cumhurbaşkanı adayını Yeşil Sol Parti (Şimdiki DEM Parti) aday çıkarmayarak destekledi.
Seçimler sonrası Millet bloklaşması dağıldı. 31 Mart yerel seçimlerinde ittifak olmadan CHP belediyelerin önemli bir kesimini kazandı. Özellikle batıda DEM’le yer yer kent uzlaşısı temelinde yaptığı iş birliği, CHP’nin seçimlerde birinci parti çıkmasında sonuç verdi.
Yine Kurdistan’da bütün negatif unsurlara rağmen DEM, dolayısıyla Kürtler büyük bir başarıya imza attılar. Yerel seçimlerde DEM’in seçim zaferi çok yönlü değerlendirme ve sonuçlar çıkarma ve başarıyı geleceğe taşımada önemli olmaktadır. Kayyum politikası yenilgiye uğratılmış; bütün baskı, sindirme ve saptırmalara rağmen yine başta asker ve polis olmak üzere yapay seçmen taşınmasına karşın zafer kazanmak önemlidir. Özellik dokuz yıldır her alanda yürütülen “çökertme planına” karşı bu başarının kazanılması ayrıca altı kalın çizilmesi gereken gerçektir.
Son yüzyıldır bu coğrafyada Kürtler adeta gün yüzü görmedi, en küçük de olsa hak talebinde bulunmaları şiddetle bastırıldı. Son dokuz yıldır çok yönlü “çökertme planı”nın çokça özgün veya özel yanları olan bir pratiktir. O yüzden özel irdelenmesi, dersler çıkarılması gerekli olmaktadır. Şimdilik konumuz olmadığından değinip geçiyoruz.
Yerel seçimler sonrası ortaya çıkan netice Cumhur denen iktidar bloku yerelde iktidarı kaybetti; batıda ağırlıklı DEM ile yapılan uzlaşı sonucu CHP, doğuda ise DEM yönetime gelmiş oldu. Böylece ikili veya üçlü iktidar veya yönetim pratiği anlam kazandı. Haliyle kerhen de olsa Cumhur yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldı. Üslupta kutuplaştırıcı, saldırganlıkta yumuşama veya normalleşme ihtiyacı duydu! Seçim sonucu birinci parti çıkan CHP lideri Özel normalleşme söylemini ortaya attı, buna karşın Erdoğan yumuşama söylemini tercih etti. Gündemin baş sırasına normalleşme veya yumuşama kavramları oturdu. Haftalardır bu iki kelime üzerinde tartışmalar yapılıyor. Hemen her çevre meşrebine göre bu iki kelimeye anlam yüklüyor, tutum almaya çalışıyor.
Peki, bu normalleşme veya yumuşamada Kürtler ve demokrasi güçleri nereye oturmaktadır? Özellikle Kobanê Kumpas Davası’nda verilen ağır cezalar sonucu bu sürecin Kürtlere vurmadığı, dışında tutuldukları gibi düşünce veya değerlendirmeler ağırlıklıdır.
Gerçekten böyle mi, bakmak gerekiyor. Geçmiş yaşanmışlıklar olmasaydı, Kürtlerin dışlandığını söylemenin anlamı olurdu. Ancak yaşanan en yakın geçmiş bile tek başına bunu göstermiyor mu? Bu ülkede “Kürt yoktur.” Gelinen aşamada Kürtlerin direngenliği, özgürlük arayışları ve mücadelelerinin küresel boyutta yankılandığı, paradigmaları günümüz sorunlarının çözüm reçetesi olduğu geçen her gün daha fazla anlaşılır ve kabul görür düzeye ulaştığı koşullarda klasik “Kürt yoktur” inkarcılığını söylemek en hafifinde gülünç olurdu değil mi?
Kürtler vardır, hem de kardeşliğe terfi ettirildi! Ancak inceden inceye “Kürt yoktur” fikri ayrıntılarda anlam buluyor ve işleniyor. Bu zaviyede bakıldığında gerçek bütün çıplaklığıyla açığa çıkıyor. Dolayısıyla Kobanê Kumpas Davası’nda verilen cezalara “Türklük Sözleşmesi” perspektifiyle bakıldığında ağır cezalar Kürtlerle yumuşama olarak değerlendirmek daha gerçekçi olur.
İçeriği Türk hukuk sistemine göre bile boş olan bir iddianamede istenen cezalar birden fazla ağırlaştırılmış hapis cezalarıydı. Bu cezanın anlamı şudur: Ölünceye kadar yatar diye müddetname yazılır. Daha ne olsun değil mi?! Ölünceye kadar yatar yerine en fazla ceza Demirtaş’a verildi: 42 küsur yıl. Bu süreli ceza, üst mahkemeler var. Yani hukuki süreç devam ediyor, olur ya bozulur, tahliye ihtimali de vardır!
Öcalan’ın dış dünya ile mutlak iletişimsizliğinin ve tecridinin üzerinden 39 ay geçti. Hiçbir haber alınamıyor. Yine neredeyse her gün 30 yıllık tutsaklığı tamamlayan Kürtler tahliye oluyor. Yine yüzlerce hasta tutsa var ve yaşamlarını kaybediyor…
Kuşkusuz Kobanê cezaları ağır. Hatta içeriği boş olan bir iddianame düzenlenmemeliydi. Ancak Kürtler ve dostları olunca sonuç budur. O açıdan yumuşama veya normalleşmede Kürtlerin payına düşen budur! Mücadeledeki komple gelişmeler ve yerel seçimlerin sonuçları Kobanê Davası’nın kararlarının böyle olmasını sağladı. Her başarı olumlu anlamda sonuçları etkiler. O halde daha fazla umut ve direniş…