Ayrıntı Yayınları, Mayıs 2024’te okurlarına edebiyattan bilime, incelemeden yakın tarihe farklı kategorilerde hazırlanan altı kitaplık bir seçki sundu
Ayrıntı Yayınları Mayıs 2024’te okuyucularına 6 kitaplık bir seçki sundu. Tobias Hürter’in dünyayı değiştiren fizikçileri konu alan kitabı Belirsizlik Çağı; Tristan Bernard’ın trajik, karanlık ve kışkırtıcı romanı Bir Katilin Günlüğü; Andrea Wulf’un Almanya’nın en parlak zihinlerinin yaşamlarını anlatan çalışması Muhteşem İsyankârlar; Ö. Özkan Özdemir’in biyografik kitabı TTB’ye Adanmış Bir Ömür: Dr. Mahmut Ortakaya; Erhan Özşeker’in modern Türkiye tarihinde yönetimlerin 1 Mayıslara ilişkin tutumlarını ele aldığı Yasa ve Yasakla Yönetmek: Türkiye’de 1 Mayıslar ve Mark Bertness’in evrim ve insanlık hakkında yeni ve cesur bir yaklaşım sunan çalışması Uygarlığın Kısa Bir Doğa Tarihi, yayınevinin diğer kitapları arasındaki yerini aldı. Ayrıntı Yayınları’nın tüm kitapları, raflarda ve internet satış sitelerinde!
Tobias Hürter’in Belirsizlik Çağı – Fiziğin Parlak ve Karanlık Yılları 1895-1945 adlı kitabı Levent Tayla çevirisiyle raflarda yerini aldı. Kitabın tanıtım bülteninde şu ifadeler yer aldı:
“Yirminci yüzyılın en önemli fizikçileri, fiziğin bugün hâlâ tam olarak kavrayamadığımız yeni bir dünya görüşüne yol açan, hayal bile edilemeyen bir bilimsel dalgalanmayı tetiklediler. Marie Curie, Max Planck, Niels Bohr, Werner Heisenberg, Erwin Schrödinger ve Albert Einstein sadece fizikte devrim yaratmakla kalmadılar; dünyamızı ve içinde yaşadığımız gerçekliği yeniden tanımladılar. Ancak görelilik ve kuantum mekaniği çağı aynı zamanda savaşlar ve devrimler çağıydı da. Örneğin radyoaktivitenin keşfi bilimde devrim yarattı ama sonuçta Hiroşima ve Nagazaki felaketine yol açtı. Belirsizlik Çağı’nda Tobias Hürter, fiziğin altın çağına ve onun göz kamaştırıcı, kusurlu ve unutulmaz kahramanlarına hayat verirken, dünyada olup bitenlerle bilimin nasıl sıkı sıkıya bağlantılı olduğunu anlatıyor. Çünkü dünyayı değiştirmeden görmek mümkün değildir…”
Bir Katilin Günlüğü
Tristan Bernard’ın Bir Katilin Günlüğü adlı romanı Hayrettin Yıldız’ın çevirisi ile yayınlandı. Tanıtım metni şu şekilde:
“Ölüm,bir monoloğun sona ermesidir.” Tristan Bernard’a ithaf edilen bu sözler, maktul için olduğu kadar katil için de geçerlidir. Maktul için sona eren iç kavga, katil için yeniden ve daha şiddetli bir şekilde hayat bulur. Tristan Bernard’ınbu kitaptaki katili, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sındaki Raskolnikov’u andırır. O da zor durumdadır, onun da paraya ihtiyacı vardır, onun da yaşamına son verdiği insan toplumun sırtında bir çıbandır. Ama katilin gözünde. Katil bu tereddütler ve kendisine konduramadığı katil damgasıyla sürekli bir mücadele içerisindedir. Cinayet gerçekleştikten sonra ise bütün dünyası yakalanma korkusu ve bunun onda yaşattığı stresle kuşatılır. Ancak katil aynı zamanda zeki ve soğukkanlıdır. Ele geçirdiği parayı güvenli bir yere yerleştirdikten sonra kaçış yolculuğuna başlar. Amacı olay gazetelerde bir üçüncü sayfa haberi olup unutulduktan sonra normal hayatına devam etmektir. Gezerek çalışmaya imkân veren mesleği bu açıdan onun için mükemmel bir kamuflajdır. Şehir şehir dolaşarak, bir vasıtadan diğerine geçerek, yolculuk planını sürekli değiştirerek izini kaybettirmeye çalışır. Lâkin hayat, bütün planları bozacak sürprizler barındırır…”
İlk Romantikler ve Benin Keşfi
Andrea Wulf’un Felsesefe Dizisi’nden çıkan Muhteşem İsyankârlar – İlk Romantikler ve Benin Keşfi adlı kitabı Bartu Şanlı tarafından okurla buluştu. Tanıtım metninde şöyle denildi:
“Yer kürenin yarısını zikzak çizerek dolaşan kâşif Alexander von Humboldt’a dair başarı dolu biyografisinden sonra Andrea Wulf, aynı tutkulu bakışı on sekizinci yüzyıldaki Almanya’nın bir üniversite şehrine taşıyor. Bu büyük, heyecan verici ve durmaksızın insanı şaşırtan kitap mektuplar, günlükler ve arşiv belgelerinizdeki bir biçimde bir araya getirirken, tutkulu dostlukların, değişen entelektüel ittifakların, tutkulu felsefi argümanların, ilham verici akşam yemeklerinin, ayartıcı seyahatlerinin, hipnotize edici mum ışığı altındaki derslerin ve elbette hiç durmadan devam eden aşk meseleleri ve ihanetlerin bütün dünyasını canlandırıyor. Hem kışkırtıcı hem de büyülü olan görkemli bir çalışma bu ve ben sevdim.”
TTB’ye Adanmış Bir Ömür: Dr. Mahmut Ortakaya
Yazar Ö. Özkan Özdemir’in TTB’ye Adanmış Bir Ömür: Dr. Mahmut Ortakaya adlı kitabı da yayınevinin Yakın Tarih serisinden yayınlandı. Kitap şu ifadelerle tanıtıldı:
“İçinde yaşadığımız zamanlarda yozlaşan kelimelerden biri de “bilge.” Oysa bu sıfatı Mahmut Abiye ayırmak gerekirdi. Yüzeysel bir tanışıklıkla bile, ondaki bilgeliği görmemek imkânsızdır. Kelimenin tam hakkıyla, bir bilgedir o. Nitekim elinizdeki kitapta, birçok dostu onu öyle anıyor: “Bilge bir direnişçi,” “aydın Kürt bilgesi,” “şahsına münhasır bilge soyluluk”…
Çelebiliğiyle; herkese ve her şeye, her teferruata dikkat verişiyle; insana ağır gelmemesine özen gösterdiği manâca ağır sözleriyle; nüktedanlığıyla, iktidara-otoriteye onu çaresiz bırakacak bir ironiyle inceden meydan okuyuşuyla; sadece konuşarak değil bazen susarak öğretmesiyle; bilgeliği, abiliğine bitişiktir onun. Mahmut Ortakaya, yine yüzeysel bir tanışlıkla bile, anında Mahmut Abi’ye dönüşür. Ağabeylik sorumluluğuyla davranan, ağabeylik hukukuna gözeten, en önemlisi tepeden bakmayan, eşit ilişki kuran, özgürlükçü̈ bir abi…”
Yasa ve Yasakla Yönetmek: Türkiye’de 1 Mayıslar
Yazar Erhan Özşeker’in Yasa ve Yasakla Yönetmek: Türkiye’de 1 Mayıslar adlı kitabı da raflarda yerini aldı. Kitap şöyle tanıtıldı:
“Türkiye’nin toplantı ve gösteri yürüyüşleri tarihi açısından 1 Mayısların özel bir önemi vardır. Özellikle 1 Mayıs 1977, 1989 ve 1996’da yaşananlar Türkiye’nin toplumsal belleğinde yer etmiş, katılımcılarında olduğu kadar izleyicilerinde de derin izler bırakmıştır.
Bu çalışma, modern Türkiye tarihinde yönetimlerin 1 Mayıslara ilişkin tutumlarını, farklı dönemlerde 1 Mayısların, hükümetler, idare amirleri ve emniyet yetkilileri tarafından tanımlanma, anlamlandırılma, düşünülme ve idare edilme; kısaca sorunsallaştırılma biçimlerine odaklanarak araştırmaktadır.”
Uygarlığın Kısa Bir Doğa Tarih
Mark Bertness’in Uygarlığın Kısa Bir Doğa Tarih adlı incelemesi Süha Sertabiboğlu çevirisi ile yayınlandı. Kitap şöyle tanıtıldı:
“Yazar Uygarlığın Kısa Bir Doğa Tarihi’nde iki milyar yıl önceden günümüze kadarki evrimsel süreci takip ederek, rekabet ve işbirliğinin karşıt güçlerinin günümüz insanlarına, hayvanlara ve bitkilere nasıl yön verdiğinin hikâyesini anlatır. Dünya üzerindeki insan etkisinin hiç olmadığı kadar arttığı günümüz koşullarında dünyaya ve birlikte yaşadığımız tüm canlılara ne kadar bağlı olduğumuzun anlatılması özellikle önemlidir. Çünkü bu anlatı hem bencillik ve rekabet söylemini aşar hem de geleceğe dair yeni kavrayışlar edinmemizi sağlar.”
KÜLTÜR SERVİSİ