CPT’ye gönderilen mektubun imzacılarından avukat Melanie Gingell, CPT’nin cesur olması ve mevcut durumla ilgili bilgi vermesi gerektiğini belirtirken, Abdullah Öcalan’a verilen disiplin cezalarına dair de ‘Öcalan’ın direnişini kıramamışlar’ yorumunu yaptı
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit mutlak iletişimsizlik (incommunicado) haliyle sürüyor. Devlet tecrit politikasında ısrar ederken, buna karşı 10 Ekim 2023 tarihinde dünyanın 74 merkezinde başlatılan “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” kampanyası ise sürüyor.
Kampanya kapsamındaki önemli çalışmalardan biri de Peace in Kurdistan (Kürdistan Barış İnisiyatifi), öncülüğünde İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (CPT) sorumluluklarının hatırlatan mektup oldu. Mektubun imzacılarından The Kurdish People’s Assembly of Britain (Britanya Kürt Halk Meclisi) Diplomasi Ofisi’nde çalışan avukat Melanie Gingell, CPT’ye gönderdikleri ortak mektup ve Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) Hivda Çelebi’ye konuştu.
‘Direniş ilham veriyor’
Abdullah Öcalan’ın durumunun benzersiz olduğunu belirten Gingell, “Bu yılın Şubat ayında CPT komitesinin İmralı’yı ziyaret ettiğini biliyoruz. Onların söylediklerine göre bu konuyu gündeme getirdiler. Ancak maalesef bize bu anlamda net bir bilgi veremediler” diye belirtti.
Bu durumun Öcalan’ı lider ve ilham kaynağı olarak gören Kürt halkı için de işkence olduğunun altını çize Gingell, “İmralı’nın içinden bilgi alamadığımız için tüm hakikati bilmemiz her ne kadar mümkün olmasa da hala disiplin cezaları alıyor olması, hapishane içinde devam eden bir mücadele olduğunu gösteriyor. Bu da bize ilham veriyor. Öcalan’ın ruhunu ve direnişini kıramamışlar” ifadelerini kullandı.
‘CPT cesur olmalı’
CPT’nin cezaevlerindeki koşulları incelemesinin ülkelerle karşılıklı bir anlaşmayla sağlanabildiğini söyleyen Gingell, CPT’nin İmralı’daki duruma dair bilgi vermemesine tepki göstererek, “Raporu yayınlayamamaları, Türkiye’nin sakladığı bir şeyler olduğunu gösteriyor. Açıkça görülüyor ki Türkiye’deki cezaevlerinde siyasi tutuklulara yönelik muamelede ciddi sorunlar var. Ama burada da şöyle bir dezavantaj ortaya çıkıyor; Türkiye böyle bir durumda ‘Eğer olumsuz bir rapor sunarsanız cezaevlerini denetlemenizi engelleriz’ diyebilir. Bu yüzden CPT’nin biraz daha cesur olması ve bize mevcut durumla ilgili bilgi vermesi gerekir.”
Kobanê Davası tepkisi
Kobanê Davası’nda siyasetçilere verilen cezalara da tepki gösteren Gingell, “Kürt sorununda barışçıl siyasi bir çözüm, çatışmalı tarafların bir araya gelebilmesini gerektirir. Bu durumun ise binlerce Kürt siyasetçinin tutsak edildiği bir ortamda gerçekleşmesi mümkün değil. 16 Mayıs’ta görülen Kobanê Davası’nda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını ihlal edecek şekilde Kürt siyasetçilerin onlarca yıllık insanlık dışı denebilecek cezalar aldığına hep beraber tanıklık ettik. Bu tür cezalar, adillik ve adaletlilik ile ilgili tüm uluslararası standartları ihlal etmektedir. Türkiye hükümeti bu tutumu sonlandırmak zorunda. Bu tutum ile barışçıl siyasi çözüm mümkün değil, bu şekilde bir siyaset de sürdürülebilir değildir” diye belirtti.
Öcalan’a özgürlük kampanyası
Kurdistan’da barışın sağlanmasının önemine ilişkin ise Gingell, “Kurdistan’da barış, insanların bu zulmü, günlük olarak yaşadığı baskının ağırlığını hissetmeden normal yaşamlarını yaşayabilmeleri gerektiği anlamına gelir” dedi.
Kurdistan’da barış ve Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için 74 merkezde başlatılan kampanyanın henüz başlangıç aşamasında olduğunu söyleyen Gingell, kampanya kapsamında daha farklı neler yapabileceklerine ilişkin şunları aktardı:
“Gazetecilerle, sendikacılarla, akademisyenlerle konuşmaya devam etmemiz gerekiyor. Ağlar kurmamız gerekiyor. Neler olduğu hakkında bilgiyi yaymak için elimizden geleni yapmalıyız. Kürt halkının, farklı topluluklar ve farklı kurumlar arasında çok fazla dostu olduğunu düşünüyorum. Birçok insan şu anda ne olduğunu bilmiyor. Haberleri yaymak ve makaleler yazdırmak, akademik kurumlarda toplantılar düzenlemek, parlamentolarımızın dikkatini çekmek, tartışmak, meslektaşlarımızı etkilemek bizim üzerimize düşüyor. Bu başlangıca dayanarak ilerlemek bizim elimizde.”
‘Cesaretinizi selamlıyoruz’
Gingell, Türkiye’de tecride karşı yürütülen kampanyalara ilişkin Kürt halkının çok cesur olduğunu belirterek, “Türkiye’deki DEM Parti için yanınızdayız ve kampanyalarınızı yürütürken gösterdiğiniz cesaretinizi, dayanıklılığınızı ve zekanızı selamlıyoruz. Sizinle dayanışma içinde olmaya, mesajınızı yaymanıza yardımcı olmak için burada, diğer ülkelerde, elimizden gelen her şeyi yapmaya kararlıyız ve bunu yapmaya devam edeceğiz” diye belirtti.
HABER MERKEZİ