ALFA Yayınları tarafından mayıs ayında biyografiden incelemeye, romandan felsefeye 7 adet kitap yayınlandı
ALFA Yayınları tarafından mayıs ayında 7 adet kitap yayınlandı. Biyografiden incelemeye, romandan felsefeye birçok alanda farklı kitapları okurla buluşturan kitapları derledik.
Sue Roe’nun biyografi türündeki kitabı İzlenimcilerin Özel Hayatları Gülnur Aktuğ tarafından çevrildi. Kitabın tanıtım bölümünde şunlar yer alıyor:
“Çağdaşları tarafından alay konusu edilip göz ardı edilseler de günümüzde tablolarına paha biçilemiyor. Eserleri dünya çapında tanınan bu grubun özel hayatları pek bilinmemektedir. İşte, canlı ve akıcı anlatısıyla Sue Roe Paris’teki stüdyolarından çalkantılı aşk hayatlarına, geçim sıkıntılarından sergilerine değinerek izlenimcilerin özel hayatını aktarıyor.
Sue Roe’nun İzlenimcilerin Özel Hayatı’nda okur güneşi, suyu, baharı, dansçıları ve çamaşırcıları ressamlarla birlikte gözlemleme fırsatı elde edip hayata onların gözünden bakıyor…”
Ölüm Odası
Peter May’ın Ölüm Odası adlı kitabı Çin’de geçen bir olayı anlatıyor. Dilek Şendil tarafından çevrilen kitabın tanıtımında şu ifadeler yer aldı:
“Peter May’in Çin’de geçen heyecan verici romanı Ölüm Odası, Pekinli dedektif Li Yan ve Amerikalı patolog Margaret Campbell’ı üçüncü kez bir araya getiriyor. Şanghay’da bir toplu mezarda on sekiz kadının parçalanmış cesedi bulununca Li, cesetlerin Pekin’deki çözülmemiş bir cinayetle bağlantılı olup olmadığını araştırmak için görevlendirilir ve birlikte çalışmak için Margaret’ı da göreve dahil eder. Margaret, Li’yle yaşadığı gelgitli ilişkiden ve bunun profesyonel işbirliklerini tehdit edip etmeyeceğinden emin değildir. Babasını toprağa vermenin acısını henüz yaşamış Margaret, Şanghay’a vardığında Li’yle kurduğu ilişkinin Mei-Ling adındaki bir kadın tarafından tehdit edildiğini görür. Çalıştıkları dosyadaki sır perdesi aralandıkça tüyler ürpertici bilgilere ulaşan üçlü, çok geçmeden insanlıkdışı şeyler yapan bir canavarın izini sürdüklerini anlar. Bu acımasız ve soğukkanlı katile yaklaştıkça, kendi kişisel kâbuslarını yaşamaya da bir o kadar yaklaşırlar. Peter May Ölüm Odası’nda okuruna, tüyler ürpertici bir gerilimle modern Çin’in zekice çizilmiş portresini birleştirerek nefes kesen bir gerilim sunuyor.”
Elmas Mahayana
Boris Akunin’in roman türündeki kitabında Rusya ile Japonya arasında geçen savaştan kesitler sunuyor. Mehmet Yılmaz’ın çevirdiği romanın tanıtım metni şu şekilde:
“Elmas Mahayana’da, Fandorin iki farklı yerde, iki farklı zamandadır; ilerledikçe hızlanan tehlikeli maceralara atılır. Rusya, 1905. Rusya, Japonya ile kanlı bir savaşın içindeyken, bir demiryolu köprüsündeki patlamayı araştıran, bir cinayeti önlemeye çalışan Fandorin, daha önce karşılaşmadığı kadar düşmanla karşı karşıya gelir. Japonya, 1878. Genç Fandorin diplomotik görevinden ötürü gittiği Japonya’da gelenek ile modern arasında dengede duran, dini birliklerin, karizmatik karakterlerin ve savaşçı kadınların yaşadığı bir dünyayla karşılaşır. Japonya’ya dair her şeyi deneyimlemek isteyen Fandorin’in daha ilk günden şüpheli bir ölümle başlayan serüvenini, bütün seri boyunca ona hizmet eden sadık uşağı Masa ile tanışması ve büyük bir aşk hikâyesi izler. Samuraylar, ninjalar, dövüş sanatları, bilgelikler… Aynı zamanda gelişmekte olan bir ülke olarak Japonya’da nüfuz kazanmaya çalışan, dönemin büyük uluslarının arka planda siyasi hırs, hilekârlık ve aşk kavgaları.”
Wittgenstein’in kitabı
William Child’in etkili filozof Ludwig Wittgenstein’in dil, düşünce, bilgi, kesinlik, zihin, inanç alanında düşüncelerini ele alıyor. Filozoflar Serisi’nden çıkan ‘Wittgenstein’ kitabını Emrah Günok çevirdi Tanıtım metninde şu ifadeler yer alıyor:
“Ludwig Wittgenstein, çoğu düşünür tarafından yüzyılın en etkili filozofu olarak kabul edilir. Mantık, matematik ve epistemolojinin yanı sıra dil, zihin ve psikoloji felsefesine yaptığı katkılar felsefi ortamı kalıcı olarak değiştirmiştir. Tractatus Logico Philosophicus ve Felsefi Soruşturmalar adlı eserleri ise dünyanın dört bir yanındaki araştırmacılar tarafından incelenmeye devam etmektedir.
William Child bu kitabında, Wittgenstein’ın dil, düşünce, bilgi, kesinlik, zihin, inanç gibi konulara ilişkin tüm düşüncelerini doyurucu bir biçimde ele alıyor; erken dönem görüşlerinden geç dönem görüşlerine kadar yaşanan geçişleri anlaşılır kılıyor. Kronoloji, kısa bir sözlük ve her bölüm için ayrı bir ek okuma listesi de içeren bu eser, Wittgenstein’ı anlamaya çalışan herkes için vazgeçilmez bir rehber niteliğinde olacaktır.”
Antik Mısır’da Günlük Hayat
Bob Brier ve Hoyt Hobbs’ın araştırma kitabı Antik Mısır’da Günlük Hayat
da okurla buluştu. Tufan Göbekçin’in çevirdiği kitabın tanıtım metni şu şekilde:
“Antik Mısır’ın sıradan insanlarının günlük yaşamlarına dair bir hazine sunan bu kitap, mezar resimlerinden ve tapınak duvarlarındaki sahnelerden rekonstrüksiyonlarla zenginleştirilmiş bir yolculuğa davet ediyor. Böylece okurlar, antik Mısır’ın dinine, alışılmadık yönetim biçimine, günlük çalışma ve eğlence alışkanlıklarına, sanatına ve askeri hâkimiyetinin nedenlerine dair ayrıntılı betimlemelerle bu dönemi yeniden canlandırabiliyorlar. Modern okurlar ekmek, bira, şarap gibi temel gıdaların yapımıyla ilgili basit adımları ve piramitlerin inşası, mumyaların hazırlanması gibi önemli konuları öğrenirken, antik ve modern Mısır arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları da görecekler.”
Hayatın Anlamı
Sinan Canan’ın inceleme alanındaki kitabı ‘Hayatın Anlamı’ okurla buluştu. Kitabın tanıtımı şu şekilde:
“Hayatın anlamı” pek büyük bir başlık. Herkesin ara sıra kendine sorduğu, sormasa da kimi zaman bilinçli ama çoğu zaman bilinç dışında hep aradığı temel bir mesele. Akıl denen yetenek nedeniyle “sürekli bir şeylere anlam vermek zorunda olan” bizler, buradaki varlığımızın da bir anlamı olmasını arzu ediyoruz.
Biz mutluluğu iki şey zannediyoruz: haz ve acıdan kurtulma hali. Haz aldığımız şeylerde, yemek yemek, cinsel ilişki dahil olmak üzere her şeyde ortak bir yön var: Bitiyor.
Biz, insan olarak, yediğimiz yemeğin, ilişkinin, haz veren herhangi bir aktivitenin biteceğini bilen tek varlığız. Aldığımız hazzın biteceğini biliyoruz, o nedenle bir yandan bize çok haz verirken aynı esnada bitecek olmasının hüznünü yaşıyoruz.”
KÜLTÜR SERVİSİ