Eğitim Sen İzmir 1 Nolu Şube Kadın Sekreteri Gülsev Sağıroğlu, MEB’in onayladığı yeni müfredatın toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini pekiştireceğini söyleyerek, iktidarın toplumu kendi ideolojik hedeflerine uygun bir biçimde dizayn etmeye çalıştığını belirtti
İktidara geldiği ilk yıllardan itibaren eğitim politikalarına müdahale eden AKP, adım adım sistemin içini boşaltırken, müfredatı da yapboz tahtasına dönüştürdü. Tartışmaların odağındaki “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adlı yeni eğitim müfredatı, veli ve eğitimciler başta olmak üzere toplumun tepkisine rağmen 26 Mayıs’ta onaylandı. Laik, bilimsel, demokratik ve cinsiyet eşitliği temelli eğitimi geri plana iten, “milli ve manevi değerler” çerçevesinde şekillenen müfredat, eğitimciler tarafından “toplumun geleceğine tehdit” olarak değerlendirildi.
Cinsiyete dayalı ayrımcılığı derinleştiren içerik ve müdahalelerin özellikle kız çocuklarını nasıl etkilediği, geleceği için ne gibi tehlikeler barındırdığına dair Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İzmir 1 Nolu Şube Kadın Sekreteri Gülsev Sağıroğlu, Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Semra Turan’a değerlendirmelerde bulundu
Sürekli değişen eğitim sistemi
AKP’nin 2002 yılında iktidara gelmesiyle birlikte pek çok alanda olduğu gibi eğitimde de köklü değişimler yaşandığını belirten Sağıroğlu, “reform” adı altında yapılan bu değişikliklerin ülkeyi sürekli kötüye götürdüğünü söyledi. İlk köklü değişikliğin 2006-2007 yıllarında yaşandığını kaydeden Sağıroğlu, 2017-2018 yıllarından itibaren bütün programların tekrar değiştirildiğini ifade etti.
‘İtaatkar kız çocukları yetiştirmek için’
Toplumu kendi ideolojik hedeflerine uygun bir biçimde dizayn etmeye çalışan iktidarın, Diyanet İşleri Başkanlığı, tarikat ve cemaat işbirliğini sürdürdüğünü dile getiren Sağıroğlu, “Laik, bilimsel ve kamusal eğitimden giderek uzaklaşılmaktadır. Bu anlayışla, kadını ve kız çocuklarını eğitimden dışlayan, eve kapatan, güçsüzleştiren ve sömüren cinsiyetçi anlayışın okulların içine girmesine izin vererek, bir taraftan çocukları şiddete ve istismara açık hale getirmekte öte taraftan yeni müfredat düzenlemeleriyle sorgulamayan itaatkar kız çocukları yetiştirmeyi amaçlanmaktadır” ifadelerini kullandı.
Okula gidemeyen kız çocukları
Milli Eğitim Bakanlığı’nın “2021-2022 eğitim-öğretim yılı okullaşma” istatistiklerine göre, ilkokulda 195 bin, ortaokulda 298 bin, lisede 373 bin kız çocuğunun okula gidemediğini hatırlatan Sağıroğlu, “Açık öğretimde okuyan kız çocuğu sayısı ise 636 bin 270. Bu veriler toplam 1,5 milyonu aşkın kız çocuğunun eğitim sisteminin dışında bırakıldığını göstermektedir. Bunlar sadece bilinen veriler, ne yazık ki gerçek verilere ulaşmak mümkün değil” dedi.
Açık öğretim kayıtları
MEB’in istatistiklerine göre açık öğretime kayıtlı öğrencilerin büyük kısmının kız çocuğu olduğunu söyleyen Sağıroğlu, açık öğretime kayıtlı öğrenci sayısının AKP’nin 22 yıllık iktidarında 4 katı arttığını ifade etti.
Artışın nedenini istemediği halde otomatik kaydı meslek lisesi ya da imam hatip lisesine yapılan öğrencilerin açık öğretimde okumayı tercih etmesi olduğunu belirten Sağıroğlu, artışın bir diğer nedeni de lise son sınıf öğrencilerinin üniversite sınavına hazırlanmak için kayıtlarını açık liseye aldırmış olmalarıdır” diye belirtti.
‘Toplumsal cinsiyet anlayışı pekişecek’
4+4+4 düzenlemesiyle başlayarak bugüne kadar katlanarak gelen sistemde kız çocuklarının eğitimin dışına itilip, toplumsal hayattan koparıldığını belirten Sağıroğlu, cinsiyetçi bir anlayışla hazırlanan yeni müfredat ile toplumsal cinsiyet rollerini meşrulaştıran, LGBTİ+ bireyleri yok sayan bir yapının oluşturulduğunun altını çizdi.
Sağıroğlu, “Yeni eğitim müfredatı, tüm derslerde ‘dini’ ve ‘milli’ değerleri temel alan, farklılıkları ötekileştiren, kendi cinsiyetçi siyasal-ideolojik çizgisinde cinsiyete dayalı ayrımcılığı daha da derinleştiren bir içeriktedir. Siyasal iktidarın muhafazakar ve gerici cinsiyet anlayışıyla hazırlanan bu müfredatla birlikte eğitim sisteminin cinsiyetçi yapısının daha da derinleşeceği açıktır” ifadelerini kullandı.
‘Eleştirilerimiz politik niteliktedir’
Sağıroğlu sözlerini şöyle sonlandırdı: “Karma eğitime yönelik müdahaleler, eğitimin dinselleşmesi ve çocukların geleneksel rol kalıplarıyla yetiştirilmesine yönelik müfredatlar kadını kamusal alandan dışlamayı amaçlamakta, kadınları eve hapsederek şiddet ve istismarın önünü açmaktadır. Dolayısıyla eleştirilerimiz sadece teknik ve pedagojik değil aynı zamanda politik niteliktedir.”
HABER MERKEZİ