Bu dizide dünya ilk kez bir Kürt kadın kahraman ile karşılaşıyor ve dünyayı kurtarma ile görevlendirilen üç kişiden biri Leyla Ariç oluyor. BM tarafından YPJ askeri üniformasıyla tanıtılan Leyla Ariç’in özellikleri vurgulanırken, Rakka’da IŞİD’le savaşarak mücadele ettiği ve asimetrik savaşlarda yer alması ile savaşları kazanma alanında olağanüstü bir tecrübeye sahip olduğunun da altı çiziliyor ve dünya devletlerine tanıtılıyor
Rubar Amedi
Son dönemlerde Çinli yazar Cixin Liu’nun, Problem, Karanlık Orman ve Ölümün Sonu üçlemesinin romanı 3 Cisim problemi adlı bilim kurgu içerikli 8 bölümlük bir diziye dönüştürülerek bir TV platform kanalı olan Netflix’te yayınladı. Konusu ve içerik itibarı ile milyonlarca kişi tarafından izlenen ve üzerinde birçok tartışmaların, değerlendirmelerin olduğu bir TV dizisi oldu.
Filmin ana konusu bir grup uzaylının yaşadıkları dünyadaki sorunlardan ve kaynak yetersizliklerinden dolayı kendilerine yeni bir yaşam alanı olarak dünyayı seçmeleri ve bunun için dünyayı istila etmeye yönelik saldırı hazırlığı yapmadan önce çeşitli ön hazırlıklar yapmaya başlamalarıdır. Önce sanal bir dünya yaratılır ve daha sonra sanal dünyadan gerçek dünyaya doğru istila stratejileri uygulanmaya başlanır. Adeta dünyalılar ile karşılıklı satranç oynar gibi birbirlerine hamle yapmaları konusu işlenmektedir. Bu karşılıklı hamlelerde daha üstün teknolojilere ve imkânlara sahip olan uzaylılara karşı dünya devletlerinden oluşan BM’nin bu olası uzay istilasına karşı dünyayı nasıl ve ne gibi bir yöntem ile koruması gerektiğine yönelik hazırlıkları konu edilmektedir. Film içerik itibarı ile bilim kurgu tarzında. Zaman zaman adrenalini yüksek konular gizemli ve ilgi çekici sahnelerle seyircinin dikkatini bu diziye çekmeye çalışıyorlar. Bunu başarmış olacaklar ki dünya genelinde azımsanmayacak kadar bir seyirci kitlesine ulaştılar ve herkes şu anda dizinin ikinci sezonunun ne zaman yayınlanacağını merakla beklemektedir.
Şüphesiz bu dizi çok geniş bir seyirci kitlesine ulaşmasıyla ve tema içeriği ile seyircisinin ilgi odağı haline gelmesini başarmıştır.
Şu anda ikinci sezonda dünyayı kurtaracak olan kahramanların rollerinin nasıl olabileceği tartışmaları yoğunluktadır
Bu dizide dünya ilk kez bir Kürt kadın kahraman ile karşılaşıyor ve dünyayı kurtarma ile görevlendirilen üç kişiden biri Leyla Ariç oluyor. BM tarafından YPJ askeri üniformasıyla tanıtılan Leyla Ariç’in özellikleri vurgulanırken, Rakka’da IŞİD’le savaşarak mücadele ettiği ve asimetrik savaşlarda yer alması ile savaşları kazanma alanında olağanüstü bir tecrübeye sahip olduğunun da altı çiziliyor ve dünya devletlerine tanıtılıyor. Bunun yanında büyük yetkiler verileceği ve tüm kaynaklardan sonuna kadar faydalanabilme hakkının tanınacağının vurgusu yapılıyor.
Asimetrik savaş ve Rojava
Asimetrik savaş kavramı 11 Eylül saldırılarından sonra ABD’nin geliştirdiği bir savaş doktrini olarak ortaya çıktı. Buna göre asimetrik savaş; güçsüz olan askerî birliklerin daha güçlü olan askerî birliklere karşı yürüttüğü çeşitli zenginleşmiş savaş yöntemlerini uygulama biçimidir. Bir nevi gayri nizami harptır. Taraflardan birine zayiat verdirilebilecek zayıf noktaları var ise onu bulmak, ortaya çıkarmak ve savaşı kazanma olarak değerlendirilmektedir.
Kürtler her ne kadar dünya sinemalarında ve dizilerinde çeşitli bazı rollerde oynamış olsa da Kürt kimliğinden ziyade bireysel sanatçı olarak rollerini oynamışlardır. Burada kimlik faktörü o kadar önem arz etmemektedir.
Özellikle Rojava devriminden sonra dünya toplumlarının Kürtlere bakış açısının tamamen değiştiğini görüyoruz. Kürt algısında olumlu bir değişikliğin olduğunu fark ediyoruz. Şüphesiz bu algının yaratılması öyle kolay olmadı. Yeryüzünde gelmiş geçmiş dünyanın en barbar teröristi olan IŞİD’e karşı Kürtlerin kahramanca savaşması ve üstün başarı elde etmesinin payı bunda belirleyicidir.
Özellikle Şengal’de Êzidîlere karşı IŞİD’in yaptığı katliam girişimlerine çok az sayıda bir grup gerillanın ölümüne direnerek buna engel olması, yine Ortadoğu’da adeta bir Rönesans niteliğinde gerçekleşen kadın devriminin öncü gücü olan Kürt kadınlarının dünyada örneği olmayan bir kadın ordulaşma süreci içine girmeleri, dünyanın hayranla ve gıptayla izlediği önemli gelişmeler olmuştur.
IŞİD vahşeti ve Kürt mücadelesi
İlk etaplarda henüz IŞİD’in ne olduğunu anlayamayan batılı ülkeler IŞİD terörü ile Fransa’da, Belçika’da, İsviçre’de birebir saldırılara maruz kalınca ve yüzlerce insan yaşamını yitirince işte o zaman bu terör örgütünün dünya için gerçekten bir tehdit oluşturduğuna inandılar.
IŞİD Suriye’den başlayıp Musul’la doğru ilerlerken gittikleri her yerde eşi görülmemiş vahşetler uygulayarak adeta toplumları korkutup ve sindirerek ilerleyişini sürdürdü, işgalini böyle gerçekleştirdi. Öyle ki Musul gibi bir yeri saatler içinde teslim alıp işgal edebildi. Bu durum karşısında ne batılı devletler ne de bölge devletleri IŞİD in ilerleyişini durduramadı. Uzun bir süre sonra Koalisyon Güçleri IŞİD’i Musul’dan çıkarmak için saldırılar başlatınca on binlerce sivilin yaşamını yitirmesine [bizatihi koalisyonun yaptığı saldırılarda] zarar görmesine neden oldu. Yaşanan sivil kayıplar hem bölge devletleri tarafından hem de dünyadan büyük tepkilerin gelişmesine neden oldu.
Filmde Rakka vurgusunun yapılmasının nedeni IŞİD’in Rakka’yı adeta başkent yapması ve orada çok güçlü örgütlenmesidir. Ve tüm saldırı planlarının oradan yapılmasıdır. Yıllarca hiçbir güç o kadar derine inebilecek operasyonlar yapmadı, yapamadı. Adeta Rakka batılı ülkelerin en korkulu rüyaları olmuştu, ta ki Kürtler tarih sahnesine çıkana kadar.
Musul gibi bir müdahalenin sonucunun çok kötü olabileceğini ve ciddi sivil kayıpların yaşanabileceğini anlayan Koalisyon Güçleri, sahada kendini kanıtlamış deneyimli, Kobanê ve Rojava’da IŞİD gibi barbar bir orduya karşı asimetrik savaşın tüm kuralarını uygulayarak fedakârca savaşıp zafer kazanmıştı. Kürtleri Koalisyonun en iyi ortak gücü olarak kabul etmesinden başka hiçbir alternatifleri kalmamıştı.
Öyle ki Koalisyon Rakka operasyonunun başlanacağını duyurduğunda, NATO’nun en güçlü donanımına sahip TC devletinin “biz yapalım operasyonu” teklifini bile kabul etmediler ve görmemezlikten geldiler. Rakka operasyonunu tamamen SDG bünyesinde yer alan YPG –YPJ kontrolünde gerçekleşti. Uzun süren bir savaştan sonra ve özellikle YPJ savaşçılarının üstün performansı ve fedakârlıkları sonuca ulaşmada büyük bir etken oldu.
Rakka’nın düşmesi aynı zamanda IŞİD in sonunun başlangıcı oldu. Bunu yaratan büyük bir stratejik akıl ve zamanın ruhu ile bütünleşmiş taktik üstünlüktü ve bu da Kürtlerde vücut bulmuştu. Böylelikle Kürtlerin bu zaferi hem Avrupa devletlerini büyük bir beladan kurtarmış hem de çağın en vahşi ve barbar terörist ordusunu yenilgiye uğratmıştı.
Bu durum tüm dünya devletlerinin ve halklarının dikkatlerini çekmiş ve Kürtlere olan bakış açılarının kısmen de olsa değişmelerine neden olmuştur. Öyleki adeta Kürtler artık dünyayı bu gibi vahşet olaylarından kurtarabilecek en iyi ortak olarak kabul görmüş oldu. Fransa cumhurbaşkanı YPG –YPJ’yi kendi sarayında resmi protokol ile karşılamış, ABD hakeza Beyaz Saray’da aynı karşılamayı yapmıştır.
Kürt direnişi dünya gündeminde
Bu dizide aktris Salem Murphy’ye Leyla Ariç rolünün verilmesi ve bir Kürt kadın kahramanı olarak YPJ’nin resmi üniforması ile tanıştırılması ebetteki önemli bir konudur. Kürt direnişi dünyanın dikkatini çektiği kadar senaristlerin de dikkatini çekmekte ve önümüzdeki dönemlerde filmlere konu olabilecek durumların yaşanma ihtimali yüksektir. Dünya devrimlerinin birçoğunun defalarca filmleri çekildi, kahramanları tanıtıldı. Rojava devrimin de filmlerinin çekilmesi, yaşananların beyaz perdeye aktarılması kaçınılmaz gibi görünüyor. Konu olabilecek destansı kahramanlıklar ve fedakârlıklar var. Kobanê, Rakka, Deyrazor vb. gibi yerlerin kurtuluşu tamamen her yönü ile filmlere konu olabilecek yaşanan gerçek hikâyeler ile doludur. Bu yaşananlar er ya da geç filmlere konu olacaktır.
Bu dizinin dünya genelinde büyük bir seyirci kitlesine hitap etmesini başarması ve dünyayı kurtaracak olan üç önemli kişiden birinin Kürt olması, seyircilerin de buna olumlu tepki vermesi Türk milliyetçilerini ve TC devletini bayağı rahatsız etmiş gibi görünüyor. Öyle ki Netflix’i dijital yayın platformundan çıkarmak ile tehdit bile ettiler.
Onlara göre Kürt yoktur, var ise o da teröristtir. Bir İngiliz, bir Alman, bir Fransız kahraman olabilir, sorun yok ama o kadar Türk varken bir Kürt dünyaya nasıl kahraman olarak lanse edilebilir? Yok saydıkları, inkâr ettikleri, her gün ölümü reva gördükleri Kürt nasıl olur da kahraman olur? Bunun değil beyazperde de filmi, hayali bile onlar için kâbusun yaşanmasına neden olabilecek bir durumdur. Türkiye sinemalarında ve dizilerinde dikkat edilirse Kürtlere biçilen rol ya dayak yiyen figürandır ya da aptalı oynayan bir ‘kıro’ tiplemesidir. Kürt olup da Kürtlüğünden eser kalmayan başrol oyuncuları ise zaten asla Kürt kimliği ile tanınmaz bir duruma getirilmiştir.
Fakat güneş balçık ile sıvanmamaktadır. Kürtler bugün Ortadoğu’da en popüler ve örgütlü güçtür. Her ne kadar inkâr da etseler artık ok yaydan çıkmış bir kere, direnişleri, kahramanlıkları ile artık filmlere konu olabilecek nesne değil özne konumundadırlar.
3 Cisim Problemi dizisi bunun en basit örneğidir ve artık önümüzdeki dönemlerde bu tür durumlar ile sık sık karşılaşacağımız gerçekliği kaçınılmaz gibi görünüyor. Bazılarının kabus yaşamasına neden olabilir ama gerçek bu. Türk milliyetçileri yaşayacakları yeni kabuslara bence hazır olurlarsa iyi olur. Rakka ve Kobanê kurtuluş filmleri için her an için Avrupalılar tarafından Kürt oyuncular ile çekebilme ihtimali çok yüksektir.