Karadenizli Türk bir enternasyonalist devrimci olarak Haki Karer’in Kürt özgürlük hareketinin ve halkının varlık kavgasına can suyu vererek ölümsüzleşmesi halkların ortak geleceğinin sembolü olarak tarih kayıtlarına geçti
Ferhat Deniz
Kürdistan’ın dört bir yanında, enternasyonal bir ruhla örgütlenme çalışmalarına katılan Karadenizli Haki Karer, Kürt özgürlük mücadelesinin temel taşlarını döşeyen bir öncüydü.
1968’li yıllarda tüm dünyayı etkisine alan devrimci kabarış 1970’lere gelindiğinde Türkiye’de devrimci bir kopuşun koşullarını ortaya çıkarmıştı. Türkiye’nin dört bir yanında kitle eylemleri yükseliyor ve bu rüzgar 71 devrimci kopuşunu ortaya çıkarıyordu. Yükselen devrimci kabarışın henüz öne çıkmayan güçlerinden biri de Kürdistan devrimi ve Kürt özgürlük hareketiydi. Haki Karer, Kürt ve Türk halklarının özgürlüğünün birbirinden ayrılamayacağına inanan enternasyonalist bir Türk devrimci olarak çok geçmeden bu damarla buluşarak Kemal Pir ile birlikte İbrahim Kaypakkaya’nın açtığı yolu Kürt Özgürlük Hareketinin kurucularından biri olarak pratikleştirecekti.
‘Benim gizli ruhum gibiydi’
Haki Karer, 1950 yılında Ordu’nun Ulubey İlçesinde doğar. Fındık üretimiyle geçimini sağlayan tarım emekçisi bir ailenin çocuğudur. İlk ve Ortaokulu Ulubey’de, liseyi de Ordu’da bitirir. 1971-72 öğrenim yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümüne girer. Çocukluğunu Karadeniz’in fındık tarlalarında emeğin ve emekçilerin içinde geçiren Haki Karer, yoksulluğu ve sömürüyü iliklerine kadar yaşar. Ezilenlerle derin bir özdeşlik kurar. Bundandır ki daha lise yıllarında sol ve devrimci düşünceleri benimsemekte tereddüt etmez. 1968 devrimci gençlik hareketinde derinden etkilenir. Dönemin en ses getiren kitle eylemlerinden biri olan Ordu fındık mitingi’nin coşku ve heyecanının içinde yer alır. Liseli yıllarda devrimci düşüncelerle tanışan Haki Karer, üniversiteye başladığında artık solcu ve devrimci bir gençtir.
Haki Karer’in üniversite yılları, 12 Mart 1971 darbesinin etkilerinin yoğun olduğu bir döneme denk gelir. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya gibi devrimci önderlerin direnişlerinden etkilenen Karer, 1972’den itibaren devrimci gençlik hareketi içinde aktif rol alır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la tanışması da bu dönemde olur. Bu tanışma Karer’in hayatında önemli bir dönüm noktasıdır.
1972 sonbaharında tanıştığı Abdullah Öcalan ile yaptıkları uzun tartışma ve sohbetler sonunda aynı ideolojik zeminde birleştikleri kararına varırlar. Ve Karer o günden katledildiği güne kadar bu çizginin kurucu öncü figürlerinden biri olarak yaşar. Abdullah Öcalan, Karer ile aralarındaki derin bağ ve uyumu anlatmak için “Benim gizli ruhum gibiydi” demiştir.
En Önde
Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği’nde (ADYÖD) Öcalan ile birlikte çalışan ve bir dönem ev arkadaşı olan Karer, Abdullah Öcalan’ın en güvendiği yoldaşlarından biri olarak ilk gruplaşma içinde yer alır. Duran Kalkan Karer’in kurucu süreçteki özel rolünü şöyle anlatır: “Grubun temelleri resmen Çubuk Barajı toplanısında atıldı, örgüt resmiyeti oradan işledi; ancak örgütün çekirdeğini oluşturan ve pratikte yürüten de söz konusu evdeki grup oldu. Haki Karer kişiliği örgütleme ustalığında öne çıktı, Kemal Pir kişiliği ise eylemcilikte öne çıktı. Bu biçimde Önder Abdullah Öcalan’ın teorik-ideolojik doğuşunu örgüt ve eylem alanlarında tamamlayan iki gerçek yardımcısı oluşmuş oldu.”
Karadeniz’li bir devrimci olarak hareketin Kürdistan’a taşınmasında ve ideolojik şekillenmesinde aktif rol oynar.
Türkiye devriminin Türk ve Kürt halklarının eşitliğinden ve bununda Kürtlerin ayrı bir politik ve toplumsal varlık olarak Türkiye devrimi ve emekçileri ile buluşmasından geçtiğine inanan Haki Karer, 1975’ten itibaren devrimci mücadelesini Kürdistan şehirlerinde sürdürür. Batman, Ağrı, Adana ve Antep’te grup faaliyetlerini yöneterek, Kürt gençlerine özgürlük ve direniş bilincini aşılar. Karadeniz’in hırçın ruhlu bu genci, Kürt özgürlük direnişinin temellerini atan öncülerden biri olur.
‘Çevresine Esin Kaynağıydı’
Abdullah Öcalan; sadeliği, bağlılığı, cesareti, fedakarlığı ve samimiyetiyle herkeste derin izler bırakan Haki Karer’i şöyle anlatır:
“Kürdistan devriminin gereğini kavradığı andan itibaren, üniversitenin son sınıfını terk edip yatağını sırtladığı gibi, hiç tanımadığı ülkemize yönelmekte tereddüt etmedi. Beşkuruşu olmadığı zaman, hamallık yaparak mücadeleyi yürüttüğü günler az değildir. Kendisini yakından tanıyanlar en yırtık elbiseleri kendisinin giydiğini, aylarca tek öğün basit bir kahvaltıyla yaşadığını unutmazlar. Tüm olumsuzlukların aşılması için, çevresine bir esin kaynağıydı.’
Onunla tanışan bir yoldaşı fedakarlığı ve halka bağlılığını anlatmak için şöyle bir anısından bahseder: ’Haki’nin kaldığı eve gittim. Öğrenci evindeydi. Haki’nin üstünde yırtık bir pantolon vardı ve yemek yapıyordu. Evde pişirecek bir şey olmadığı için Haki kasaptan ‘köpeğime vereceğim’ diyerek kemik almış, onları yapıyordu. Her hatırladığımda ağlarım. O kemikleri suda kaynatarak içine bir tane patates atmış yemek yapıyor. Ekmek dahi yok. Bende de para yoktu, bir arkadaştan borç para alarak Haki’ye verdim. Sonraki gün yine parası yoktu. O parayı çocukları olan Numan Uçar’a vermiş. ‘Biz aç yatabiliriz, ancak çocuklar aç yatamaz’ diyerek vermiş.”
Haki Karer her gittiği yerde iz bırakan bir örgütçüdür. Hareketin öncü kadrolarından biri olan ve Amed zindanlarında ölümsüzleşerek direnişin sembollerinden biri haline gelen Mazlum Doğan’ı o örgütlemiştir. Mazlum Doğan bu olayı şöyle anlatır: “Oturduk Haki arkadaş dört saat gurubun görüşlerini anlattı, bitirince hepsine katılıyorum dedim ve Apocu oldum.”
Kontrgerilla devrede
1970’lerin sonlarına doğru Türk devleti, Kürdistan’da gelişen ve ‘Apocular’ olarak tanınmaya başlayan Kürt özgürlük hareketine yöneldi. Devlet’in kontrgerilla yapılanması’nın hareketin temel kadrolarına karşı harekete geçtiği günlerde “Sterka Sor” adlı örgüt, Haki Karer’i Antep’te bir tuzakla katleder.
Haki Karer’in katledilmesi, Kürt Özgürlük Hareketi için bir dönüm noktası olur. Abdullah Öcalan PKK’nin kuruluşu’nun Karer’in katledilmesine verilmiş bir yanıt olduğunu söylemiştir. Zira hareket Karer’in katledilmesini takip eden aylarda programını oluşturarak partileşmeye gider. 27 Kasım 1978’de PKK’nin kuruluşu ilan edilir.
Şehitler Ayı ve Günü
PKK, Haki Karer’in katledildiği 18 Mayıs gününü onu özel tarihsel rolüne atfen “Şehitler Günü” olarak ilan eder. Sonrasında Mayıs ayı, Kürt özgürlük mücadelesi için gericiliğe ve sömürgeciliğe karşı direniş ayı haline gelir. 19 Mayıs 1978’de Halil Çavgun, 17 Mayıs 1982’de Diyarbakır Zindanı’nda Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyak’ın direnişi, Mayıs ayını “Şehitler Ayı” haline getirir.
Karadenizli Türk bir enternasyonalist devrimci olarak Haki Karer’in Kürt özgürlük hareketinin ve halkının varlık kavgasına can suyu vererek ölümsüzleşmesi halkların ortak geleceğinin sembolü olarak tarih kayıtlarına geçti.