Taliban’ın baskıcı rejimi yüzünden Afganistan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Aliye Huseyni, ‘Orada kadınlar için yaşamın çok zor’ derken tanıklıklarını, göç yolculuğunu ve mülteci olmanın zorluklarını anlattı
Asya, Ortadoğu ve Afrika’nın yoksulları ve savaş mağdurları Türkiye ve Avrupa’ya umut yolculuğunda İran-Türkiye sınırını zorluyorlar. Yol, özellikle kış aylarında zorlu yolculuklarla yüksek dağları aşan mülteciler için ölümcül bir hal alıyor.
Özellikle son yıllarda binlerce Afgan, İran üzerinden ülkelerini terk ederek Türkiye’ye geliyorlar. Sınır şehri olması nedeniyle Afganistan’dan göç edenlerin Türkiye ayağının ilk durağı ise Wan.
Afganistanlı insanlar özelde kadın ve çocuklar Taliban yönetiminin baskılarından kaynaklı göç yollarına düşüyor.
Taliban, ABD’nin çekilmesiyle 2021 yılında Afganistan’ın tüm kontrolünü ele geçirdi.
Taliban’ın ülkenin yönetimini tekrar ele geçirmesi ile birlikte 1990’larda uyguladıkları sert kuralları geri getirmeleri ise uzun sürmedi. Bu kuralların en ağırları ise kadınlara ve kız çocuklarına yönelik kurallar. Kız çocuklarının okula gidiş ve eğitimleri yasaklanırken, kadınlar ise bu baskılardan kaynaklı ne çalışabiliyor ne de tek başına sokağa çıkabiliyor. Bu uygulamalar kadınların sadece eğitim hayatını değil sosyal, ekonomik, toplumsal yani kısacası tüm yaşamını zorluyor.
Taliban’ın bu baskıcı rejiminden kaçarak Wan’a göç eden yüzlerce kadından yalnızca biri 19 yaşındaki Aliye Huseyni.
‘Orada kadınlar için hayat çok zor’
11 aydır Türkiye’de olan 19 yaşındaki Aliye Huseyni, Afganistan’ın Herat kentinden. Taliban, kadınların okula gitmesine veya herhangi bir şekilde eğitim almasına izin vermezken, Aliye Huseyni 9’uncu sınıfa kadar okuduğunu, Taliban geldikten sonra okula gidemediğini belirterek “Orada kadınlar için hayat çok zor. Hayatımıza rahat bir şekilde devam etmemize hiç izin vermiyorlar. Herhangi bir okula veya kursa gitmemize dahi izin yok. Hatta orada pazara, çarşıya gitmemize bile izin vermiyorlar. Ülkemizde kadınların tek başına sokağı çıkmasına bile izin verilmiyordu. Talipler sokakta yalnız bir kadın gördüklerinde hemen işkence yapıyorlar. ‘Neden yalnızsın kocan, abin veya baban nerede?’ diye soruyorlar” dedi.
‘Okumak istedim’
Afganistan’da kadınların maruz kaldığı işkenceyi anlatan Aliye Hüseyni, kadınların bu şekilde yaşamaya mecbur bırakıldıklarına dikkat çekerek şöyle devam etti:
“Benim gibi olan kadınlar biraz daha şanslı. Biz ailece Türkiye’ye geldik ve biraz da olsa rahatladık. Orada kalan kadınların çok kötü bir yaşamı var. Ben okul okuyabilmek için hiç çocuk sahibi olmak istemedim. Çünkü okul okumak istedim. Taliban okula gitmememe izin vermediği için ve orada yaşam çok zor olduğu için Türkiye’ye geldik ve ondan sonra ilk çocuğuma hamile kaldım. Orada kadınların çalışmasında izin verilmiyordu.”
Kız çocuklarına eğitim verene işkence
Kayınpederinin şair, yazar ve aynı zamanda öğretmen olduğunu belirten Aliye Huseyni, Talibanların okulları kapatmaları üzerine kadınların eğitim alabilmesi için evlerinde gizlice eğitim vermeye devam ettiklerini paylaştı.
Aliye Huseyni, “Talipler bunu duyduktan sonra evimize geldiler ve ‘biz kadınlara okulu yasakladık neden burada eğitim veriyorsunuz?’ dediler. Talipler kayınpederimi aldılar ve bir hafta boyunca işkence yaptılar. Bir hafta boyunca kayınpederimin nerede ve nasıl olduğunu bilmiyorduk” ifadelerini kullandı.
Kadın haklarını savunmak suç
Aliye Huseyni, eşinin ise kaçarak Taliplerden kurtulduğunu anlattı ve “Eşim 3-4 hafta boyunca eve gelemedi. Çünkü talipler eşimi de almak istiyorlardı. Kayınpederimi bıraktıktan sonra ‘siz evinize gidin biz size hiçbir şey yapmayacağız’ dediler ama bu bir oyundu benim eşimi de yakalamak için öyle söylediler. Biz bunu bildiğimiz için eşim eve gelmedi. Eşimi aramalarının sebebi ise sosyal medya üzerinden kadın haklarını savunması ve kadın hakları için şiir yazmasıdır” ifadeleriyle aslında kadın haklarını savunmanın bile Afganistan’da suç haline geldiğini vurguladı.
’40 gün kuru ekmek yedik’
Afganistan’dan çıkarken tek bir elbiselerini dahi alamadan, her şeylerini arkalarında bırakarak ailesi ile birlikte kaçan Aliye Huseyni, kaçak olarak dağlardan yürüyerek geldiklerini, 40 gün boyunca dağlarda yolculuk yaptıklarını paylaşırken şunları anlattı:
“40 günün sonunda Türkiye’ye gelebildik. Biz Türkiye’ye gelene kadar 15 defa yakalandık ve defalarca bizi İran polisine teslim ettiler. Yolda olduğumuz 40 gün boyunca yiyeceğimiz bile yoktu. Sadece kuru ekmek vardı elimizde ve başka yiyecek hiçbir şeyimiz yoktu.”
‘Mecburduk, başka seçeneğimiz yoktu’
Türkiye polisinin onları sınırda yakaladığını ve bunun üzerine kayınpederinin yazar olduğunu belirtiklerini söyleyen Aliye Huseyni, “Kayınpederimin yazmış olduğu birkaç kitabı vardı yanımızda. Kitapları aldılar, kitaplar dışında bebeğimiz için yanımızda süt ve ilaçlar vardı onları da aldılar. Türkiye polisi eşime, kayınpederime ve kayınvalideme sınırda çok işkence ettiler. Bizi İran’a geri gönderdiler ama biz tekrar geldik. Çünkü biz mecburduk başka bir seçeneğimiz yoktu” dedi.
7 bin lira maaş ile geçinmeye çalışıyorlar
Ülkelerini terk etmek istemediklerini, ancak Taliban’dan dolayı buna mecbur bırakıldıklarına işaret eden Aliye Huseyni, şu sözlerle devam etti:
“Ülkemizi terk etmek ve buraya gelmek zorunda kaldık. Sonunda sınırdan geçtik ve Van’a geldik. İlk geldiğimizde 3 gün parkta yattık, çünkü nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Sonra burada Afgan aile ile karşılaştık. Biz Türkçe bilmediğimiz için ne yapacağımızı bilmiyorduk. O aile bize yardımcı oldu. Onların yardımları ile mülteci kampına gittik orada bize geçici kimlik verdiler ve koruma altına aldılar bizi, sonra eve çıktık. Biz şu ana kadar üç ev değiştirdik. Daha önce kaldığımız evlerde ev sahibi bize evini yıkacağını söyledi ve bizi evden çıkardı. Çalışma iznimiz yok bu sebepten eşim sanayide çalışıyor. Ben hamile olduğum için çalışamıyorum, kayınpederim ve kaynanam yaşlılar diğerleri de çocuk bu sebepten sadece eşim çalışıyor. Eşim şu an 7 bin TL maaş alıyor. Gelirimiz çok az ve hayat şartları çok zor.”
‘Yabancı doktor yok dediler’
Şu an 8 aylık hamile olan Aliye Huseyni, daha dört aylık hamileyken hastaneden randevu aldığından bahsederken, “Randevu almama rağmen doktorlar bakmadı. Benim ilk hamileliğim ve ben yedi ayımı doldurduktan sonra bebeğimin cinsiyetini öğrenebildim. Normalde hamileliğin başından itibaren alınması gereken ilaçlar ve vitaminler var ama doktor muayene etmediği için ilaçları da alamadım. Şu an sekiz aylık hamileyim ve daha bir aydır almam gereken vitaminleri almaya başladım. Değerlerim çok düşük olduğu için acile gittim, sancılarımın, ağrılarımın olduğunu ve beş aylık hamile olduğum için ne yapmam gerektiğini sordum. Bana doktorun olmadığını söylediler. Hamile olmasam en azından eczaneden bir ilaç alabilirdim ama hamile olduğum için ne yapabileceğimi sordum onlar ise bana hiçbir şey yapamayacaklarını ve ellerinden bir şey gelmediğini söylediler. Ben kimliğimi gösterdikten sonra ise yabancı olduğum için yabancı doktor yok dediler” ifadeleriyle sağlık hizmetleri konusunda yaşadıkları zorlukları dile getirdi.
‘Yaşam koşullarımız çok zor’
Aliye son olarak; “Kaldığımız ev çok kötü bir durumda. Rutubet çok fazla bu sebepten hepimiz bu eve geldiğimizden beri hastayız. Evdeki rutubet çok fazla olduğu için bazen evin tavanı su damlatıyor. Yaşam koşullarımız çok zor. Yaşadığımız zorluklara ilişkin insanların duyarlı olmasını istiyoruz” sözleriyle duyarlılık çağrısında bulundu.
Haber: Rojda Aydın / JinNews