Leyla Güven’e destek olmak için açlık grevine başlayacaklarını söyleyen Hakkarililer, “Sayın vekilimiz, hukuksuzluğa dikkat çekmek için açlık grevine başladı” dedi. TJA aktivisti Ayla Akat ise, “Leyla Güven açlık greviyle toplumsal barışın iddiasını güçlendirmek anlayışını ortaya koymuştur” ifadelerini kullandı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlayan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’e destek veren siyasetçiler ve halk Güven’in yanında oldukları mesajı verdi. İmralı’ya giden ilk heyette yer alan dönemin BDP Batman Milletvekili ve Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Ayla Akat ise, Leyla Güven’in tek bir talebi vardır. O da İmralı Cezaevi’ndeki tecridin sonlandırılması olduğunu söyledi.
2 günlük açlık grevi
HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede, Güven’in gerçek milletvekilliği görevini yerine getirdiğini belirtti. Dede, “Devlet kanunları artık tanımaz durumda. Söz konusu Kürt ve Kürdistan olunca devlet kendi kanunlarını dahi çiğniyor. Sayın Güven şu anda bile parlamenterlik görevini yerine getiriyor. Halkımızın ‘tecridi kaldırın’ talebine Leyla Güven öncülük yapıyor. Leyla Güven her ne kadar zindanda da olsa bu halkın taleplerini dile getiriyor. Bu nedenle Sayın Güven bugün bile Hakkari’nin Çukurca’nın, Şemdinli’nin ve Yüksekova’nın milletvekilliği görevini yapıyor” dedi. Dede, kendilerinin de 17-18 Kasım tarihlerinde Hakkari kent merkezinde 2 günlük açlık greviyle Güven’e destek vereceklerini kaydetti.
‘Halkın iradesi hiçe sayılıyor’
Güven’in tutukluluğunun devam ettirilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu belirten HDP Yüksekova İlçe EşBaşkanı Hüsnü Beşer de, “Bir milletvekiliyle ilgili tüm hukuk şu an ayaklar altında. Bu da bir halkın iradesini hiçe saymaktır. Bizler bu hukuksuzluğun bir an önce giderilmesini istiyoruz. Sayın vekilimiz, dışarı çıkmak için değil, hukuksuzluğa dikkat çekmek için açlık grevine başladı” diye konuştu. Güven’i kendilerine vekil olması için seçtiklerini ve bir an önce serbest bırakılması gerektiğini belirten Gülçin Karabük de, “Gever kadınları olarak sonuna kadar Leyla Güven’in eyleminin yanındayız. O bizim vekilimizdir” ifadelerini kullandı.
‘Sonuna kadar eyleminin yanındayız’
Güllü Polat da, “Sayın Güven’in açlık grevi eylemini haklı buluyor ve destekliyoruz. Sadece bizler değil, milyonlarca kadın Leyla Güven’in yanındadır. Bu grev bitinceye kadar onun yanındayız. Onun bir suçu olsaydı on binlerce insan ona oy vermezdi. Milletvekilimiz suçsuz günahsız bir şekilde içeride tutuluyor. Milletvekilimize temsil hakkını biz verdik. Sonuna kadar eyleminin yanındayız” dedi.
Akat: İlk defa kitlesel karşı koyuş
Öte yandan, 2012 yılında yapılan açlık grevi eylemlerini anımsatan TJA aktivisti Ayla Akat, “2012 yılı yazında da tüm Türkiye cezaevlerinde bir açlık grevi yaşandı. 67 gün süren ve açıklamalardan bildiğimiz kadarıyla açlık grevlerinin ölüm oruçlarına dönüşmesi söz konusuydu. Tam da o süreçte bir değerlendirme yapıldı. Hem ağır çatışma ve savaş sürecinin Türkiye’de açığa çıkarmış olduğu sonuçlar hem de açlık grevleri, toplumsal bir muhalefeti de beraberinde getirdi. İlk defa bu kadar kitlesel bir karşı koyuş vardı. İlk defa ciddi bir şekilde açlık grevinin ortaya koymuş olduğu talepler vardı” dedi. Açlık grevinin o zaman toplumda karşılık bulduğunu söyledi. Akat, “O görüşme olduğunda zaten çatışmalı bir süreçte savaş devam ediyordu. O görüşmenin bir getirisi olarak Newroz’a bir deklarasyon söz konusu oldu. Daha sonrasında geri çekilme süreci yaşandı” ifadelerini kullandı.
‘Hiç bitmeyen bir tecrit var’
Öcalan ile görüşmelerin sonlandırıldığı 5 Nisan 2015 tarihinden bu yana tecrit sisteminin gündeme geldiğine dikkat çeken Akat, “O tecrit hiç bitmemişti. Bu sürece yanılgılı yaklaşmamak lazım. İmralı Cezaevi’nde 6 metrekarelik hücre değiştirildi; ama orada bir sekretarya kurulmadı, İmralı Cezaevi diyalog ve müzakerenin gerçekleştirileceği bir mekan haline getirilmedi. Bunu görmek lazım. Hiç kırılmayan aralıksız devam eden bir tecrit süreci var” dedi.
‘Güven’in tek talebi tecridin sona ermesi’
Akat, Güven’in başlattığı eyleme ilişkin şöyle konuştu: “Leyla Güven’in bir eylemi söz konusu. Kendisiyle dün bir görüşme yaptım. İmralı Cezaevi’nde yaşanan tecridin esasta bir halkın da beraberinde boğulduğunu ifade etti. ‘Boğuluyorum’ dedi. Bir etkisizlik, bir eylemi ortaya koyamamaktan, bu tecridi bitirecek bir eylemi ortaya koyamamaktan doğan rahatsızlık ve doğru bir eylemle sürece cevap olabilme iradesini gösterdiğini ifade etti. Tabi ki biz bu irade karşısında kendisine saygı duyuyoruz. Çünkü, bunu devlet de biliyor, bizler de biliyoruz. Leyla Güven’in rahatsızlıkları ve yaşı, böyle bir eylem cezaevlerinde planlansa bile içerisinde yer alması engeldir. Ama Leyla Güven, buna rağmen 3 aydır devam eden bir yoğunlaşmasının olduğunu ve bunu bu eylemle açığa çıkardığını ifade etti. Tabi ki saygı duyuyoruz. Tabi ki eşbaşkanımız Pervin hanımın dediği gibi bunu bir eleştiri olarak da görüyoruz aynı zamanda. Ama, sürecin etkileyenleri sadece ülke içindekiler değildir, ülkenin dışında küresel güçlerin de dahil olduğu bir süreç vardır. Büyük resmi görüp, o resmin gereği siyasi iradeyi, pratiği, eylemliği, bu eylemliğinin sonuç alınabilir bir şekle dönüşmesini örgütlemek de bizim Leyla Güven’e, cezaevlerindeki açlık grevindeki süreci içerisine bugüne kadar dahil olmuş veya olacak arkadaşlara karşı sorumluluğumuzdur.” Akat, Leyla Güven’in tek bir talebi vardır. O da İmralı Cezaevi’ndeki tecridin sonlandırılması olduğunu söyledi.
Kaynak : MA