Kayıp yakınları ve İHD, Amed, Elih, Dersim, İzmir ve Colemêrg’de gerçekleştirdikleri eylemlerde kayıpların akıbetinin açıklanmasını ve faillerin yargılanmasını istedi
Kayıp Yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed, Elih, Dersim, İzmir ve Colemêrg’de düzenledikleri eylemlerde gözaltında kaybedilen Örhen ailesi, Sertip Şen, Nurettin Yedigöl ve Abdulcelil Kaçar’ın akıbetini sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, Colemêrg’in (Hakkari) Gever (Yüksekova) ilçesinde bulunan Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eyleme, DEM Parti Gever Belediye Meclis üyeleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gever İlçe Örgütü üyeleri ile Barış Anneleri de katıldı.
Eylemin 123’üncü haftasında Gever ilçesine bağlı Wargenima köyünde 2 Mayıs 2019’da koyunlarını otlattığı sırada askeri bölgeden açılan ateş sonucu yaşamını yitiren 46 yaşındaki Sertip Şen’in faillerinin adil yargılanması yönünde talepte bulunuldu.
Açıklamayı okuyan İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Musa Bor, her gün karakoldan izin alarak diğer köylülerle koyunlarını otlatmaya giden Sertip Şen’in katledilmesi olayında failin “Bölgede birinin olabileceğini bilmiyordum” savunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtti.
Soruşturma açılsın
Bor, “Failin ifadesinin görevli karakol tarafından alınması da hukuki açıdan bir garabettir. Sertip Şen’in yaşam hakkı ihlal edilmiş, olay yerine ambulansın gitmesini engelleyen kolluk kuvveti emir komutasındaki tüm sorumlular da bu suça ortak olmuşlardır. Sertip Şen’in öldürülme olayıyla ilgili söz konusu askerler hakkında ‘Kasten insan öldürme’ suçu temelinde etkin, eksiksiz, süratli ve düzenli bir şekilde soruşturma yürütülmesi gerektiğini bugün buradan bir daha haykırıyoruz” dedi.
Colemêrg’de bir çoban öldürüldü
“Colemêrg’de bir çoban öldürüldü” diyen Bor, insan hakları savunucularının keyfi maksat ile insanların yaşam alanlarına saldıran her türlü unsurun karşısında olacaklarını vurguladı. Musa, “Sertip Şen için adalet talep etmeye her koşulda devam edeceğiz” diye konuştu.
Açıklamanın ardından oturma eylemi yapıldı.
Amed
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, 797’nci haftada Rezan (Bağlar) ilçesindeki Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde açıklama yaptı. Katledilen ve kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Açıklamaya siyasi parti temsilcileri, belediye eşbaşkanları, sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı. Bu haftaki eylemde, 24 Mayıs 1994’te Amed’te gözaltına alınıp kaybedilen Örhan ailesinden Mehmet Selim Örhan, Hasan Örhan ve Cezayir Örhan’ın akıbeti soruldu.
‘Babamın kemiklerini dahi vermediler’
İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, kayıp yakınlarının 30 yılı aşkındır mücadele ettiğine işaret ederek, “Artık arşivler açılıp etkili bir soruşturma yürütülmeli” dedi.
Kaybettirilen Mehmet Selim Örhan’ın oğlu olan Sûr Belediye Eşbaşkanı Adnan Örhan, “Babamların kaybedildiğinde ben 11 yaşındaydım. Bugün 41 yaşındayım. Hepimizin ihtiyacı olan adalet maalesef bulunmuyor. Bizler yıllardır yakınlarımızın başına gelen felaketi sorduk, sormaya devam edeceğiz. Adalet herkes için lazım, sadece kayıp yakınları için değil. 30 yıldır hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Belge sunmamıza rağmen yargı failleri beraat ettirdi. Pek çok kayıp yakını bu hasretle yaşamını yitirdi. Biz adaleti aramaya devam edeceğiz. 30 yıl önce babamlar Bolu Tugayı tarafından gözaltına alındı, onlar hakkında suç duyurusunda bulunmamıza rağmen beraat etti. Babam ve beraberinde 8 kişinin kemikleri bulundu. Kemikleri ayrıştırılmadı. Kemiklerini bile bize vermediler” diye konuştu.
Ardından İHD Amed Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Baver Çindemir, Örhan ailesinin hikayesini okudu.
Êlih
İHD Êlih Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 633’üncü haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. DEM Parti, DBP, Özgür Kadın Hareketi (TJA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) ile Barış Anneleri de eyleme katıldı. Kürt Dil Bayramı dolayısıyla bu haftaki açıklama Kürtçe okundu.
İHD Şube yöneticisi Melek Atalay, 17 Mayıs 1994 tarihinde Sêrt merkeze bağlı Kışlacık köyünde ikamet eden ve 3 arkadaşıyla birlikte kaybedilen Abdulcelil Kaçar’ın akıbetini sordu.
Kaçar ve arkadaşlarının kaybedilme hikayesi şöyle: “Abdulcelil Kaçar, aynı köyde ikamet eden Hüsnü Kaçar, Halil Erzen ve Rafet Özer adlı arkadaşlarıyla birlikte bayram ihtiyaçlarını karşılamak için Sêrt merkeze gidiyorlar. Yolda her 4 arkadaş, güvenlik güçleri tarafından durdurulup, Kasaplar Deresi’ne götürülüyor. Yakalanan her dört kişi Kasaplar Deresi’nde çatışma süsü verilerek, Özel Harekât Timleri tarafından aynı gün infaz ediliyor. Öldürülen 4 kişinin cenazesinin üzerine düzmece bir şekilde silah bırakılarak, Newala Qesaba’ya atılıyor. Aileler, cenazeleri almaya giderken güvenlik güçleri tarafından başta ‘Bunlar Terörist’ denilerek cenazeleri verilmiyor. Ailelerin anlatımlarına göre; basın bu olayı, ‘Siirt Kırsalında 4 Terörist etkisiz hale getirildi’ diyerek kamuoyuna servis ediyor.”
Atalay, faillerinin bulunması için çağrıda bulundu.
Dêrsim
İHD Dêrsim Şubesi, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası kapsamında şube binasında açıklama yaptı.
İHD Şubesi yöneticisi Özgür Ateş, kayıplar için hakikat ve adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Ateş, “Hiç şüphe yok ki yaşam hakkını hedef alan zorla kaybetmelerde, devletin failleri koruyan cezasızlık politikaları etkili olmuştu” dedi. Ateş, yaşanan tüm baskılara rağmen dünyanın en uzun soluklu eylemlerinden birini gerçekleştiren Cumartesi Anneleri eyleminin bininci haftasına girmek üzere olduğunu hatırlatarak, “Geçmişte yaşanan benzeri acıların bir daha yaşanmaması, yüzleşmenin sağlanması ve toplumsal barışın tesisi için Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalı” dedi.
İzmir
İHD İzmir Şubesi üyeleri, 2 haftada bir gerçekleştirdiği oturma eylemi için Konak eski Sümerbank önünde bir araya geldi. Bu haftaki eylemde, gözaltında kaybettirilen Nurettin Yedigül’ün akıbeti soruldu.
İHD İzmir Şube Yöneticisi Fırat Canoğlu, Yedigül’ün gözaltına alındıktan sonra işkenceye maruz bırakıldığını ve kendisinin en son kanlar içinde görüldüğünü aktardı. Canoğlu, “Nurettin Yedigöl, 12 Nisan 1981’de Çağlayan’da bir yakınının düğününden çıktıktan sonra arkadaşlarının kaldığı İstanbul Maltepe’de eve gitmek üzere düğünden tek başına ayrıldı. Gittiği evde bir gün öncesinden arkadaşları gözaltına alınmış, polis evde bekliyordu. Burada gözaltına alındı ve dönemin ünlü işkence merkezi Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Baba İsmail Yedigöl ve avukatı tüm ilgili resmi kurumlara ve soruşturmayı sürdüren Savcı Faik Tarımcıoğlu’na hatta Kenan Evren’e kadar ulaştı. Gözaltına alındığı inkar edildi” dedi.
Canoğlu, şunları söyledi: “Nurettin Yedigöl için ailesi ve avukatları tarafından İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na 3 defa başvuru yapıldı. Ancak hepsine kovuşturmaya gerek yok kararı verildi. Bunlardan 28 Ağustos 2012’de son yapılan suç duyurusuna İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilen “kovuşturmaya yer yok” kararının ardından Nurettin’in annesi Zeycan Yedigöl adına Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu. Anayasa Mahkemesi, 10 Aralık 2015 tarihinde zaman aşımı nedeniyle başvuruyu reddetti” diye konuştu.
Açıklama oturma eylemi ile son buldu.
Kaynak: JINNEWS / MA