DEM Parti Dil ve Kültür Komisyonu Eşsözcüsü Cemile Turhallı Balsak, devletin inkar rejiminin Meclis ile başladığını ve halen de Meclis ile devam ettiğini belirterek, buna karşı Kürt dilini yaşamın her alanında kullanımının hayati olduğunu belirtti
Selman Çiçek
15 Mayıs Kürt Dil Bayramı Kurdistan’ın birçok kentinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaya devam ediyor. Kürt dilinin kamusal alanda kullanımından edebiyata ve siyasete etkisi, anadilde eğitimin önemi gibi konu başlıkları çerçevesinde paneller, dinletiler, atölyeler, yürüyüşler gerçekleşiyor. Kürt dilinin eğitim dili olması, yaşamın her alanında konuşulması ve üretimlerin önünde engellerin kalkması öne çıkan başlıklar arasında.
Sokakta, evde, Meclis’te, okulda, hastanede Kürt dilinin tanınması ve resmi dil statüsü elde etmesi için Kürt halkının mücadelesi devam ediyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dil ve Kültür Komisyonu Eşsözcüsü Cemile Turhallı Balsak da dil üzerindeki baskıları, Kürtçe’nin yaşamsallaştırılması için DEM Parti olarak yürüttükleri çalışmaları gazetemize değerlendirdi.
- Kurdistan’ın birçok yerinde 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı kutlanmaya devam ediyor. Kürt halkı için dil neden önemlidir?
Diller halkların kolektif kimliklerinin önemli bir parçasıdır. Buna saldırdığınızda ve yok saydığınızda o halkın kendini tanımladığı en önemli unsuru da ortadan kaldırmış, yok etmiş oluyorsunuz. Örneğin bir Fransız deyince Fransızca akla gelir. Sonrasında onun yaşadığı coğrafya, kültür ve yaşam şekli, tarihi, karakteristik fiziksel özellikleri gelir.
Kürt deyince de aslında Kürtçe gelir. Kürdü Kürt yapan en önemli unsurdan biri de dildir. Dil aynı zamanda sizin kendi kültürünüzün de sürdürücülüğünü yapar. Dil ile kültürü sonraki nesle aktarır, varlığa anlam katarsınız. Bir hikayeyi kendi orijinal dilinden dinlemek ile o hikayeyi başka bir dil ile dinlemek arasında ciddi bir fark vardır. Çünkü dil aynı zamanda bir hafıza ve duyguyu da barındır.
- Kürtçe üzerindeki asimilasyon politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Asimilasyon tek uluslu devletlerin toplumun, halkların çok dilliğini, çok kültürlülüğünün ortadan kaldırılmasıdır. Toplumu türdeş ve homojen hale getirme isteğidir. Türkiye asimilasyon ile fiziken yok edemediği bir toplumu ruhen öldürmek istemiştir. Ruhun öldüğü yerde bedenin de bir anlamı yoktur.
Bunu bir Türkçülük, Turancılık ideolojisi etrafında Türkiye devleti aşama aşama yüz yıl boyunca sürdürmektedir. Türkiye anayasasının 66. Maddesine göre Türkiye’de yaşayan herkesin Türk olması. Anayasa’sının 42. maddesine göre Türkçe dışında bir eğitim dilinin kabul edilmemesi asimilasyon politikalarının yasal gerekçesidir. Diğer taraftan tüm uygulamalar kamu bürokrasi, okullar, camiler, ekonomik üretim biçimi Türklüğü öncelemekte ve diğer halkları bir tehdit olarak görmekte ve yok saymaktadır.
Bugün Kürtçe konserlerin, festivallerin yasaklanması, Kürtçe kreşlere para cezaları ve buna izin verilmemesi, Kürtçe tabelaların sökülmesi, Kürt yazarlarının buluşmalarının engellenmesi gibi de facto birçok yasak ile şiddeti barındıran bir asimilasyon politikası sürdürülmektedir.
- İktidar, Kürtçe üzerinde bir yasak olmadığını savunuyor, ancak Meclis’te tek kelime bile Kürtçe konuşan vekillerin mikrofonları kapatılıp, tutanaklara X dil diye geçiriliyor. Meclis’te yaşanan bu tutumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnkar Meclis ile başladı ve Meclis ile devam ediyor. 1921 Anayasasının Meclis tartışmalarında Kürt, Çerkes, Ermeni mebuslarının konuşmaları kendi dilleri ile olabiliyordu. 1923 ile beraber bu tersine döndü. Merkeziyetçi ulus devlet inşası diğer ulusları, halkları, inançları yok saydı. Millet olarak Türkü, dil olarak Türkçe’yi inanç olarak Sünni-Hanifi mezhebini merkezine almış, diğerlerini düşman ilan etmiştir. 1924 Anayasasından bu yana tüm sorunların sebebi olan tekçi, inkar ideolojisi Meclis’te homurdanarak aynı tahammülsüzlüğü ve yok saymayı sürdürmektedir.
- Kürt dilinin yaşaması ve gelecek nesillere güçlü taşınması için ne yapmalı sizce?
Kürt dili Ortadoğu’nun en kadim dillerinden biridir. Lehçeleri de bin yıldır bu coğrafyada yaşamış ve yaşadığı coğrafyaya anlam katmış kadim lehçelerdir. Kürtçe binlerce yıl Med İmparatorluğu gibi önemli imparatorluğunun bilim dili olmuştur. Bu kadim dilin kaybettirilmeye çalışılan saygınlığını kazandırmak, bu dili yaşamsallaştırmanın en önemli aşamalarından biridir.
Bu dilin yasal ve anayasal statü kazanması için devlet otoritesine karşı yürütülecek politik mücadelenin (anadilde eğitim ve kamusal dil olması gibi) yanı sıra kendi içimizde de alacağımız bir takım tedbirler ve çalışmalar ile gelecek nesillere bunu taşımak mümkündür. Bugüne kadar asimilasyona direnen kadınlarımız sayesinde var olan nesli kaybetmedik. Fakat en önemli kritik dönem de bu dönemdir. Çünkü modernleşme, dijital çağ, baskın dilin yarattığı konforlu alandan vazgeçmeme isteği Kürtçe dilinden vazgeçmeye dair farkında olmadığımız bir rıza da üretmiş durumdadır.
Politik tutum nedeniyle Kürtler ve gençler bunun farkında oldukları için dili yaşamın tüm alanlarında görünür kılmak önemlidir. En başta siyasetin dili olan Türkçe’den yavaş yavaş yolları ayırmamız gerekecek. Sanatın dilini, bilimin, edebiyatın, ekonominin, eğlencenin dilini Kürtçe’ye kaydırmak ve bunu önceleyen temel bir politika ile yaşamı inşa etmek çok önemlidir. Dili insanların gündelik hayatlarının olmazsa olmazı olarak kurgulamak gerek. Düşünsenize çocuklarınız sizden daha iyi Kürtçe konuşuyor ve siz onlara karşı mahcup oluyorsunuz. Aslında her bir Kürdün bence özlemi bu olmalı. Bir zamanların asimilasyonun yarattığı örtük rıza Türkçe konuşulmadığı için herkesi mahcup ederken bunun yerine Kürtçe’nin konuşulmamasından kaynaklı yaşanan mahcubiyet bir toplum için ciddi bir özgüven kaynağı olacaktır. Özgüvenli toplumlar yaratır, değiştirir, üretirler.
- DEM Parti olarak dillerin gelişmesi için neler yapacaksınız?
Bizim için dil halkların en önemli kolektif kimliğinin bir parçasıdır. Temel parti programımız Türkiye halklarının birlikteliğini, çok dilliliği, cinsiyet eşitliği ile kadın özgürlükçü demokratik bir toplum tahayyülünü esas alır. Bu birliktelik yadsıyarak, dışlayarak gerçekleşemez. Bunun için çok dillilik, çok kültürlülük, çok inançlı toplumda herkesin kendisinden doğru kendi varlığını yaşama ve yaşatma, katılma mekanizmalarına kendi kimliğiyle dahil olması esas alınmalı. Demokratik toplumlar için çoğulculuk olmazsa olmazdır.
- Genelde Kürtçe özelde ise lehçeler konusunda özel bir çalışmanız var mı?
Türkiye’de 25 milyon civarı Kürt yaşamaktadır. Bakur Kürdistan’ında 5 milyon civarında Kürtçenin ZazakÎ/Kirdkî/Kirmanckî/Dimilkî lehçesini konuşan var. Ne yazık ki sayısal azınlık, asimilasyonun derin olduğu ulus devletlerde bir dezavantajdır. Asimilasyon Kirmanç/Zaza toplumu için daha büyük bir tehdit olmuştur. Nitekim UNESCO da bu lehçe için bu lehçeyi tehlike altındaki diller olarak kabul etmiştir.
Bir dili yaşamsallaştırmak ve kullanımının teşvik edilmesi önemlidir. Bunun için de bu lehçenin kullanımının siyasette, sanatta, edebiyatta daha fazla teşvik edilmesi gerekir. Ben Kürtçe’nin Zazakî/Kirmanç lehçesini kullanıyorum. Partim, sürekli bu dilin görünürlüğünü artırmak ve bunun için STK’ler, partiler ile işbirliğinin olması için bizleri teşvik etmektedir. Örneğin biz tüm açıklamalarımızı hemen hemen Kürtçenin iki lehçesi ile yapıyoruz. Eşit temsiliyeti nasıl olmazsa olmaz temel bir ilke olarak benimsemişsek bugün de her iki lehçe için de aynı hassasiyeti göstermeye çalışıyoruz. Bu lehçenin kamusal görünürlüğünü yaygınlaştırmaya çalışıyoruz.