Cizre’deki yasak döneminde yaşananlara dair AİHM’de görülen duruşmada Türk tarafının kaçamak cevaplar verdiği bildirildi. Türkiye’nin Alman avukatı, ‘ambulansların girmesinin mümkün olmadığı’ iddiasında bulunurken, ailelerin avukatları ciddi boyuttaki AİHS ihlallerine dikkat çekti
Cizre’de sokağa çıkma yasağı döneminde 30’u aşkın başvuru arasından pilot olarak seçilen Ömer Elçi ile yaşamını yitiren Orhan Tunç adına yapılan başvuru üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açılan davanın duruşması önceki gün görüldü. Duruşmada Türk hükümetinin savunmasını Alman avukat Stefan Talmon yaptı. Talmon, operasyonlarda ‘orantılı güç’ kullanıldığını savundu. Alman avukat, Cizre’deki operasyonlar sırasında bir binanın bodrum katında ambulans beklerken öldürülen Orhan Tunç için “Bölge PKK’dan temizlenmeden ambulansların girmesi mümkün değildi” savunması yaptı. Talmon, davacıların Anayasa Mahkemesi’ne başvurmadıklarını, ‘iç hukuk yollarını tüketmediklerini’, AİHM’nin bu nedenle başvuruları reddetmesini istedi.
‘Etkin sorgulama yapılmadı’
Davacı avukatlarından Neşet Girasun ise operasyonlardan 1 milyon 600 bin kişinin etkilendiğini, 500 bin kişinin göçe zorlandığını ve yaklaşık 2 bin kişinin öldüğünü söyledi. Girasun, sokağa çıkanların nişancılar tarafından vurulduğunu, askeri tankların binaları bombaladığını, sivillerin korunmasına dair plan yapılmadığı, operasyonlara katılan güvenlik güçleri ve kullanılan silahlar konusunda bilgi olmadığı, olaylarla ilgili soruşturma yapılmadığı ve güvenlik güçlerinin sorgulanmadığı vurgusu yaptı.
‘AYM etkin değil’
Avukatlar, Anayasa Mahkemesi’nin, ‘davaları ele alma sürecinin uzunluğu’ ve ‘ev hapsi kavramının Türk hukukunda yeterince tanımlanmamış olması’ nedeniyle, müvekkilleri için “etkin iç hukuk yolu olmadığı” tezini de işledi. AİHM’in bu yönde karar alması talebinde bulunan avukatlar ayrıca, bu iki pilot davada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkıyla ilgili 2. işkence ve kötü muamelenin önlenmesiyle ilgili 3. emniyet ve güvenlik hakkıyla ilgili 5. maddelerinin ihlaline hükmetmesini talep etti.
‘Ambulans gelse kurtarılırdı’
Avukatlarca Orhan Tunç’un öldürülmesine yönelik yapılan değerlendirmede, ambulans gönderilmediği için yaşamını yitiren Tunç’un istense kurtarılabileceğine işaret etti. ‘Güvenlik gerekçesiyle ambulansın gidemediği’ yönündeki hükümetin bu yönlü savunmasının da geçersiz olduğunun altı çizildi. Orhan Tunç, yaralı olduğu halde çağrılan ambulans bulunduğu bölgeye ‘güvenlik’ gerekçesiyle gitmemişti. Ambulansın gidişinin engellenmesiyle Tunç yaşamını yitirmişti. Davalara Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri de müdahil taraf olarak katıldı. Komiserlik daha önce yayınladığı raporda, operasyonlar sırasında birçok kişinin hakkının ihlal edildiği görüşünü dile getirmişti.
Karar emsal olabilir
Önümüzdeki aylarda açıklanması beklenen karar benzer davalar için de örnek teşkil edecek. Kararda özellikle iç hukuk yollarının tüketilmesi konusunda söylenecekler Ankara açısından önem taşıyor. AİHM’nin AYM’yi “etkin iç hukuk yolu” olarak görmekten vazgeçmesi halinde Türkiye’den Strasbourg’daki mahkemeye binlerce yeni dava başvurusu gelme ihtimali bulunuyor. Duruşma sonrası açıklama Duruşma sonrası Tunç ve Elçi ailesinin de katılımıyla AİHM önünde basın açıklaması yapıldı. Avukatlar Ramazan Demir ile Newroz Uysal’ın yanı sıra HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve Şırnak eski Milletvekili Faysal Sarıyıldız da ailelerle birlikte açıklamada yer aldı. Avukat Demir, AİHM’in Türk devletinin savunmasına yönelik doğrudan sorular sorduğunu, yürütülen operasyonların niteliği, sivil kayıpların önüne geçmek için herhangi bir önlem alınıp alınmadığı, Orhan Tunç’un ölümünün nasıl gerçekleştiği ve ihtiyati tedbir kararının neden yerine getirilmediğine ilişkin savunma istendiğini belirtti.
Süre sınırlı tutuldu
Avukat Ramazan Demir, AİHM’in yanıt istediği sorulara ilişkin “Türk hükümeti bu soruların çoğuna cevap veremedi aslında. En azından mahkemenin istediği nitelikte cevaplar olmadığını düşünüyoruz. Cizre’de meydana gelen hak ihlallerinin hemen hemen hepsi dile getirildi. Ancak mahkemenin verdiği süre kısa olduğu için her şeyden bahsedemedik” dedi. AİHM’e sunmak istedikleri tüm kanıtları ve uzman görüşlerini sunamadıklarına dikkat çeken Avukat Ramazan Demir, kendilerine 25 dakikayla sınırlı bir süre verildiğini hatırlattı. Demir, Türkiye tarafının Cizre’de yaşananlar konusunda hesap veremediğini, daha çok kaçamak cevaplar kullandığını kaydetti.
HABER MERKEZİ