Mizgîn ismi gibi Kürt halkının özgürlüğünü müjdeleyen bir yaşam pratiğini ortaya koydu. Özgürlüğe parçalı yaklaşmadı. 20’sine varmadan mücadeleye katılan Mizgîn, çok geçmeden Kurdistan devrimci sanatının öncülüğünü yaptı
Rüstem Barin
Devrimci sanat, faşist iktidarlar tarafından ezilen, hor görülen, beğeni ölçüsü tarumar edilen, sanatla ilişkisi kopartılan, asimilasyona maruz kalan sömürge halklarının duygu dünyasını bütün bu saldırıları boşa çıkararak savunan sanat anlayışıdır. Bu tanım teorik bir önermeden çok yarım asırlık Kürt Özgürlük Hareketi’nin sanat pratiğinin tanıma kavuşmuş halidir. Nasıl ki Kemal Pirlerden Mazlumlara, Zilanlardan Beritanlara; devrimin öncü şehitleri birer özgürlük kavramına dönüşmüşse devrimci sanat kavramlarını da devrimci sanatçıların pratiği açığa çıkarmıştır.
Özgürlüğü amaç edinen hiçbir devrim sanatla arasına mesafe koyarak gerçekleşemez. Çünkü sanat, özgürlük coşkusunu yaratır. Felsefe, sosyoloji özgürlüğe dair her şeyi açıklayabilir. Özgürlüğe giden yolu ortaya koyabilir. Zaten bu felsefe olmadan özgürlük talebi de açığa çıkmaz. İşte bu özgürlük talebini mücadeleye evriltecek motivasyon da sanatla yaratılır. Hele Kürdistan’da sömürgeci güçlerin saldırısı altında olan özgürlük bilinci ancak ve ancak devrimci sanatla kendine gelebilir. Nitekim öyle de oldu.
Mizgîn ismi gibi Kürt halkının özgürlüğünü müjdeleyen bir yaşam pratiğini ortaya koydu. Özgürlüğe parçalı yaklaşmadı. 20’sine varmadan mücadeleye katılan Mizgîn, çok geçmeden Kurdistan devrimci sanatının öncülüğünü yaptı. Sesinin rengi bir yanıyla Kurdistan’ın yaşadığı acıları tarif ederken diğer yanıyla mücadeleye davet niteliğindeydi. Duruşuyla, sesiyle, tavrıyla adeta bir mıknatıs gibi bütün halkı mücadeleye çekiyordu. Bu onun için yeterli değildi. Kurdistan’a döndü. Örgütleme faaliyetlerinde öncülük yaptı. Büyük sorumluluklar aldı. Tarih 92 Mayıs 11’i gösterdiğinde Tatvan’da çıkan bir çatışmada Beritan çizgisi ile mücadele etti.
Sanat nedir? Ne içindir? Toplumla ilişkisi nasıl olmalı? Ezilen halklar için ne ifade ediyor? Bu gibi soruların cevabını Hozan Mizgîn kendi yaşamı ile yanıtladı. Sadece taktığı beyaz tülbent bile sanat toplum ilişkisine dair en gerçekçi, devrimci cevabı veriyor bizlere. Modernizm ve gelenek arasında sıkışan sanat anlayışlarına daha o zamanlar cevap olup Üçüncü Yol anlayışıyla yaklaşıyor. Sadece Kurdistan devrimi için değil dünya devrimleri için perspektif olacak bir devrimci sanatçı olarak anılarda yaşamaya devam ediyor.