Tarihsel bir anın içinde, tarihsel bir saldırı dalgasıyla karşı karşıyayız. Sol, sosyalist, yurtsever güçler takkeyi önüne alıp düşünmeli, düşünmek yetmez eylemeli ve bir zahmet derhal harekete geçmeli.
Siyasi iktidar, büyük bir seçim şoku yaşadı. İrtifa kaybetti. Ancak bakınız, yerel seçimler üzerinden koca bir 1,5 ay geçti. Ve o zaman diliminde iktidar cenahı kendi gündemini ve yol haritasını belirlemek adına muhalefetin bıraktığı boşluğu güzelce değerlendirerek zaman kazanıyor. Zayıflığına ve güç yetmezliğine rağmen gündemi belirliyor.
Zira hafife almamak gerekir öyle değil mi? Şapkasından çıkaracak yeni bir tavşanı olmamasına rağmen, Erdoğan/AKP’sinin en büyük kabiliyeti böylesi anlardan bir şekilde çıkmayı beceriyor olması. Kendisi çok güçlü olduğundan falan değil, karşısındaki güçlerin güçsüzlüğünden….
Halk arayış halinde; ama halkçı bir seçeneği yaratabilecek muhalefet boşluğu kabak gibi ortada.
Oysa, iktidarın aşil topuğu hiç olmadığı kadar apaçık karşımızda duruyor.
31 Mart yerel seçim sonuçlarına dayanarak, Van’da oluşan iradeyi de arkamıza alan bir örgütlenme zemininin kanalı açılabilirdi. Van halkının irade gaspına karşı emek, özgürlük ve demokrasi güçlerinin birlikteliği fotoğrafı iktidar karşısında büyük bir yaptırım gücüne dönüşebilirdi.
Seçimlerin hemen ertesinde Emek ve Özgürlük İttifakı başta olmak üzere 1 Mayıs’ı birlikte örgütlemek adına harekete geçilebilirdi. Erdoğan öncülüğündeki Şimşek politikalarını hedefe alan ortak bir eylem birlikteliği hattığıyla süreç örgütlenebilirdi.
Eğer yapılabilseydi, 1 Mayıs’a dair şu an ne CHP ve sendikaların emekçileri yalnız bıraktığından dem vuruyor olacaktık ne de tutuklama furyasından… Daha da ötesinde Taksim’i sol sosyalist yurtsever güçler öncülüğünde kazanmış olabilirdik. Bunun imkanı pek ala oluşmuştu.
Düşünün, Özel ve Erdoğan görüşmesi ardına, Erdoğan’ın ağzından ‘yumuşama’ lakırdıları dökülebiliyor. 1 Mayıs’ta Taksim’de iktidar öncülüğünde emekçilere yönelik işlenen suç tablosu çırılçıplak ortadayken üstelik. Ağza yumuşama laflarını alıp, devrimciler için alenen tetikçilik yapılıyorken. Yumuşama dedikleri şeyin sınırları devlet şiddetiyle çoktan çitlenmişken.
Çok açık ki; iktidar seçim yenilgisinin sadece sandıkta kalmayacağı, sokağa taşacağı hesabını, kitabını yapmış, Van’da kaybettiğini Taksim üzerinden geri kazanmaya ant inmiş vaziyette.
Ama o arada ne oluyor?
Erdoğan zaman kazanıyor, yeni oyun kuruyor. Kendine yeni koltuk değnekleri arıyor.
Bakın mesela ne oldu? Kamuoyunda; halk desteğini kaybetmiş iktidar halkın gösterdiği kırmızı kartın gereğini yapar mı, diye tartışılırken, IMF’siz IMF programı Mehmet Şimşek politikalarından vazgeçilmeyeceği, sıkı para politikalarından taviz verilmeden, yoksul halka acı reçeteyi dayatacak kemer sıkma politikalarının katıksız şekilde uygulanacağı ilan edildi. Emekçiye, emekliye, kamuya zam yok denildi. Üstelik açlık sınırı asgari ücreti geçmişken sarf edildi bu sözler…
Yoksulun, emekçinin gündemi bu iken, inim inim geçim derdi ile inlerken, aman efendim ‘normalleşme mi yumuşama mı’ başlığı altında günlerce çok önemliymiş gibi köpürtüldükçe köpürtülen Erdoğan-Özel görüşmesinin protokol adabı tartışılageldi. Hatta tarihi görüşme spotları atıldı da atıldı. Oysa tarihi olan esas şey, ölüm sınırında bir maaşla hayata tutunmaya çalışılan bir ülke gerçekliği karşısında, sadece Koç Holding’in 2023 gelirinin 54,5 milyar dolar olmasıdır.
Tarihi olan esas şey, OECD verilerine göre toplamda toplanan vergilerin yalnızca yüzde 5’ini zenginlerden, kalan yüzde 95’inin işçinin, emekçinin, yoksulun sırtına bindirdikleri dolaylı vergilerden alınmasıdır.
Böylesi çıplak bir gerçek karşısında esas gündemmiş gibi topluma sunulan Özel-Erdoğan görüşmesindeki boş koltuğun da siyasi protokollerin de canı cehenneme.
İşte canı cehenneme dediğimiz şeyin karşılığını örgütlemekle yükümlüyüz bugün.
Kaybedecek zaman yok. Kaybettiğimiz her boşluktan sızan bir iktidar gerçekliği var zira.
Van iradesini örgütlü bir güce dönüştürmek için inisiyatif alalım.
Karşımızdaki gücün zaman kazanmasına güç toplamasına olanak veremeden, devrimci demokrat yurtsever güçler sorumluluk alarak kendi alternatifimizi yaratalım.
Bırakalım isteyen Erdoğan’ın ‘demokrasicilik oyununun’ aparatı olsun, biz halkın ittifakını inşa etmeye koyulalım.
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın halkçı bir programla ete kemiğe bürünmesi yaşamsal. Hızla bir araya gelip, dönemin muhasebesi yanında özeleştirisini pratikte gösterebileceğimiz somut bir yaz planlaması ile için yol alabiliriz. Odağında Şimşek programının olduğu bütünlüklü bir programı adım adım inşa edebiliriz.
Asgari ücret ve tüm ücretler açısından Temmuz ayı kritik bir mücadele dönemidir. Temmuz ücretini kazanmaya dönük ortak bir müdahale ve mücadeleye odaklanalım.
Temmuz ayında asgari ücreti bir kez daha artırmak zorunda kalacakları, emekli maaşlarında iyileştirme adımı atmak zorunda kalacakları, ötesinde başta temel tüketim maddeleri olmak üzere temel ihtiyaçlardan KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergiler kaldırılıp, zengin ettiklerinden daha çok vergi alacakları bir kulvara doğru onları sıkıştırmalıyız.
Buradan başlayabiliriz.