Gazeteciler hakkında hazırlanan 29 iddianameyi inceleyen PEN İnternational Norveç Türkiye Danışmanı Stockford, iddianamelerde kusur tespit ettiklerini belirterek, ‘Kürt gazeteciler sürekli bir yargı tacizi ile karşı karşıya’ dedi
Gazetecilere yönelik baskı, taciz, tehdit, fiziki şiddet, gözaltı, tutuklama, kaçırma, soruşturma ve davalarla sık sık gündeme gelen ülkeler arasında yer alan Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke içerisinde 165’inci sırada yer alıyor.
En son 22 Nisan Kürt Gazeteciler Günü’nden bir gün sonra Özgür Basın emekçisi 9 gazeteci gözaltına alındı. Gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Esra Solin Dal ve Mehmet Aslan ile gazeteci Erdoğan Alayumat, 26 Nisan’da ‘örgüt üyesi olmak’ iddiasıyla tutuklandı.
Yaşanan gelişmeler Türkiye’de gazetecilere yönelik baskıları bir kez daha gündeme getirdi. Türkiye’deki basın özgürlüğünü uzun süredir gündemine alan PEN İnternational Norveç’in Türkiye Danışmanı Caroline Stockford ve Almanya Gazeteciler Birliği (DJV) Hessen Yönetim Kurulu Üyesi Sylivia Kuck, gazetecilere dönük baskıları değerlendirdi.
‘İddianamede kusur tespit edildi’
PEN Norveç olarak son 5 yılda gazetecilerin yargılandığı 29 ayrı iddianameyi incelediklerini belirten Caroline Stockford, “Hukuk uzmanlarımız, mesnetsiz ve hak ihlallerine yol açan davalara ilişkin iddianamelerin tamamında kusur tespit etmiştir. Yıllar içerisinde gündeme gelen reform paketlerinin sistematik hale gelmiş sorunları çözmeye yetmediğini açıkça görüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Kürt gazeteciler yargı taciziyle karşı karşıya’
Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) çerçevesinde basın özgürlüğünün korunmasına yönelik yasal yükümlülükleri hatırlatan Stockford, “Bunlara göre bütün gazetecilere eşit sağlanması gereken haklar belirlenmiştir. Ancak buna rağmen Basın Kanunu kapsamında gazetecilik faaliyeti yürüten Kürt gazeteciler sürekli bir yargı tacizi ile karşı karşıya. Bizim talebimiz ise yasal koruma altındaki basın özgürlüğünün herkese ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasıdır. Mezopotamya Ajansı’nda çalışan basın emekçilerini hedef alan haksız baskı ve tutuklamalar, süregelen yargı tacizi kabul edilemez. Kürt gazeteci arkadaşlarımızla dayanışma içerisindeyiz” diye konuştu.
‘Otoriteler gazeteciliği tehlikeli bulur’
Almanya Gazeteciler Sendikası üyesi Sylvia Kuck ise, 3 gazetecinin tutuklanmasına karşı gazeteciliğin savunulması gerektiğini vurguladı. Kuck, “Gazetecilik ve gazeteciler tehdit değildir. Gazeteciliği tehlike görebilecek tek sistem, otoriter sistemlerdir. Demokrasilerde düşünce özgürlüğü ve basın özgürlüğü var ve bu gerçekten korunması gereken önemli bir standart” diye kaydetti.
Haber: Ceylan Şahinli\MA