Nasıl desem, artık ‘tamam, bu son nokta, daha fazla saçmalık olamaz, ötesi kurgu olur!’ diyorsun; hoopp yerini başka bir şey alıyor. Daha dilin damağın kurumadan daha ağız tadı ile insanlıktan çıkamadan, havsalan yerle bir olmadan bir başka vahşet yerini alıyor. Sonra tam ona şey ederken başka bir şey. Bu konuyu yazarken de şimdi önüme düşen haber şu: “Geleneksel olarak Türklerin gövdelerinin büyük, bacaklarının kısa olduğunu savunan Ömer Turan, “Çünkü Cenab-ı Allah çökmesin, eğilmesin diye Türk’e uzun bacak, diz vermemiştir. Türk, Cenab-ı Hakkın zalime karşı kamçısı, mazluma karşı merhamet ve adaletin elidir. Türk, İslam’ın sancaktarı ve muhafızıdır” dedi.
Görüldüğü üzere, bu aralar gündem böyle ilerliyor… AKP’de işler zaten başından beri böyle. AKP’nin en büyük başarısı bizi toplu delirtmeye ikna etmesi ve bunun üzerinde ısrarla durması. Birbirine inanmayan insanlardan mütevellit bir harikalar topluluğu olan bu oluşum, akıldışı konuşmada gösterilen performansa göre itibarın da yükselebildiği bir yer. Şöyle bir geçmişi düşünün… Ne isimler gelip geçti! Çoğu hala duruyor gerçi… Aday çok! Mesele de o biraz. Örneğin Yozgat vekili, bir avukat. Geçen hafta yeni açılacak cezaevinin müjdesini veriyor. Bu müjde işini kırk yıl düşünse aklına gelmezdi, öğrendiği bir yer var. Orayı biliyorsunuz, ama konumuz bu kısım değil! Bu vekil “Yozgat’taki yeni cezaevinde 4000 bin kişi yatacak, 2700 kişi çalışacak. Cezaevi bacasız sanayi gibi çalışacak” diyor. Cezaevinin bacasız sanayi kategorisine girdiği herhangi bir dönem yok. Bir yandan da haksız sayılmıyor. Kesin bir toplantıda duymuş, üstleri öyle bir şey dediği için o da diyordur. Kabul edelim, elinde çekiç olan, her şeyi çivi görür. Değil mi? Tam olarak öyle! Şu an iktidar ile organik, çürük, sağdan soldan, bi qıtık bile olsa bağı olan herkes elindeki çekiç ile dolaşmanın tadını çıkarmaya çalışıyor. Hunharca çivi arıyor. Faşizm ortamlarındaki rekabet bir başkadır. Nazi rejimi döneminde Hitler’in etrafındakilerin neler yaptıklarını, birbirlerini saf dışı bırakma adına ne tür çılgınlıklar yaptığını anlatan bir belgesel izlemiştim. Cehennem çemberi tadında idi! İktidar alanı tam da öyle. En absürdünü söyleme hakkın oluyor. Faşizmi baldan tatlı yapan da biraz bu alan… Bakın daha yazının sonuna gelmeden bir başka haber geçti… Şöyle diyor: “Türkiye genelinde 60 bin 503 metruk bina tespit ettiklerini belirten İçişleri Bakanı Soylu, “Bu metruk binalar ya ehlileştirilmelidir veyahut da bir gece ansızın yıkılmalıdır. Sağına soluna hiç bakmadan. Bu konuda kanun, kural da dinlemeyin” açıklamasında bulundu. Ne kuralı, ne nizamı, ne huzuru! Yakın yıkın yaw! Hatırlıyorum, daha önce de uyuşturucu ile mücadele konusunda da polise ‘Ayaklarını kırın, dinlemeyin kimseyi. Bunun suçu neyse, 5 yıl içeride yatmaksa yatarız, 10 yıl içeride yatmaksa yatarız, 20 yıl içeride yatmaksa yatarız’ çağrısı yapmıştı. Sorun da o ya! Senin yatmana gerek yok, o işi yapanları 20 yıl tutsan içeride zaten kolay kolay yeltenmez. Kadına şiddete ceza yok, tacize-istismara-tecavüze ceza yok, uyuşturucuya yok… E gerekirse 20 yıl yatarım demek nedir ki? Kimse yatmıyor. Ama hele sokakta biri slogan atsın! Bir şeye kahrolsun desin. Vahşet mekaniği o zaman devreye giriyor!
Geçen aylarda bizim Teksas’a dönmüş sokakta, gecenin üçünde bir kavga oldu. Kimin hangi tarafta ve neyi temsil ettiği, neyi istediğini anlamadığım bir iddia bayi kavgası. O ona ‘seni öldüreceğim’ diyor diğeri ‘hele gel gel, gere sen ölesen bu gece’ deyip duruyor. Bir yandan da telefonlardan takviye çağrısı var. Çok geçmeden yüzlerce kişi sokakta birikti. Satırlar, sopalar nazikçe değil, Ortadoğu gerçekliğine göre sallanıyor. Siren sesleri geldi nihayet; özel hareket, polis, beyaz torosun abisi tomalar sokağa doluştu. Sahneyi aynen aktarıyorum, kafanızda canlandırın: Kalabalıkla baş edemeyince gaz sıkıldı, havaya ateş açıldı. Bir tarafta kahvenin camları kırılıyor. Ortam tır eloya döndü. Polis bir genci tutmuş, etrafını sarmışlar. Tam o esnada, bu kalabalığın içinde elinde sator olan biri ‘açılın wila açılın’ diye naralar atarak herkesi geçti, yirmiye yakın polisin ortasındaki gence darbeyi vurdu. Polis ne dese iyidir?
“Beyefendiii! Ne yapıyorsunuz? Lütfen sakin olun!”
Aynen bunu dedi. Satorla doğramaya çalışan ve genci kanlar içinde bırakan adama bunu dedi. Nasıl bir nezaket, nasıl bir insanlık örneği, balkonda izliyorum ve gözyaşlarım aşağı kattaki komşunun asılı elbiselerine dökülüyor. Demek istediğim şu: Düşünün o genç küçücük bir slogan attı. Olacakları tahayyül edebiliyor musunuz? Ben etmek istemiyorum.
Başa dönersem;
Dileğimiz odur ki bacasız sanayi dediğin cezaevine ilk sen kavuşursun. Bu iyi niyetli bir temenni! Öyle hemen şeye gerek yok. Herkesten önce sen yararlanırsın bu önemli oluşumdan. Lütfen önden! Bu kadar çok sevip, övdüğüne göre vardır bir bildiğin. Zaten zindanların içinde havuz, fitnes salonu, teknoloji odaları ve daha pek çok şey var. Geç kalmanı istemeyiz…