Geçmişin muhasebesi doğru temelde yapılarak, yanlışlar, eksik ve yetmezlikler tespit edilmeli ve olabilecek en geniş kapsamda, yeni bir perspektifle şekillenmelidir. İttifakın seçim ittifakı olmadığı, alternatif demokratik yönetim ittifakı olduğu gösterilmelidir
Delil Bakuri
Dünyada solun ve ezilenlerin tarihi aynı zamanda ittifaklar tarihidir. Bu ittifaklar konjonktürel olabileceği gibi stratejik eksende de oluşabilir. İttifaklar ortak amaçlara sahip fakat nihai hedefler ile bu hedeflere ulaşmanın yollarında farklılaşan kişi ve gruplardan oluşur. İttifak bileşenleri temel bazı ilke ve hedefler üzerinden bir araya gelirken, kendi özgün siyasal mücadelelerini de ayrıca yürütürler.
Bu çerçevede hem Türkiye Solu hem Kürt Özgürlük Hareketi tarihine baktığımızda başarılı ve başarısız sayılabilecek ittifak deneyimleri mevcuttur. Ancak son yıllarda ittifaklar sadece seçim işbirlikleri olarak anılmakta ve bilinmektedir. Bu algının oluşmasında üst üste gelen seçimlerin yanında ittifak bileşenlerinin yaklaşımı da etkili olmuştur.
Faşizm Kürt düşmanlığı ve savaş politikaları sonucunda ortaya çıkan çoklu kriz nedeniyle yaşayamaz duruma gelmiş ve kendine çare arıyor.
Faşizmin halklara yaşattığı karabasan, açlık ve sefaletin nedeni doğru temelde anlatılabilirse insanların kabulü ve rızası alınabilir. Bu anlamda Emek ve Özgürlük İttifakı, geniş bir barış ve demokrasi hareketini Türkiye’de geliştirebilir. İttifak politikası, stratejisi, genişleme, büyüme perspektifi ve yaratacağı sonuçların iyi oluşturulması, anlatılması ve pratik sahada icra edilmesi, halkların beklediği adresi göstermesi, emek, özgürlük ve demokrasi umudunun somut gelişmelere dönüşmesi için olanaklar, siyasi, sosyolojik ve ekonomik zemin her zamankinden daha uygundur.
Bu bakımdan Emek ve Özgürlük İttifakı Türkiye’de açığa çıkan yeni tabloyu iyi değerlendirebilir ve avantaj olarak görerek yeni bir yol açabilir. Açığa çıkan avantaj ve fırsatların iyi değerlendirmemesi telafisi mümkün olmayan kayıplara neden olabilir.
Tarihi fırsatı kullanmak
Değerlendirilmeyen her fırsat en iyi ihtimalle hayıflanmaya ve daha kötüsü büyük baskı ortamlarına, faşist karakterli yapıların kendini toparlamasına, örgütlemesine ve güçlenmesine zemin olur. Hiçbir faşist iktidar darbe yedi diye pes etmez, yenildi diye bırakıp gitmez. AKP-MHP faşizmi de 31 Mart seçimlerinde yaşadığı yenilginin üstüne yatmaz, yatamaz.
Devlet gücünü elinde bulunduran faşizm bir darbe yedi ancak önümüzdeki dönemde devrimci demokratik çevreler hızlıca hareket etmez, oluşan siyasi boşluğu doldurmaz ve aksiyon almazsa; tarihi fırsatı kaçırmış olacaklardır. Faşizm bu süreci biraz soğumaya ve ilk şaşkınlığı geçirdikten sonra tekrar saldırı pozisyonuna geçerek yitirdiği psikolojik üstünlüğü sağlama çabasına girecektir. 7 Haziran 2015 ve 2019 yerel seçimleri sonrası pratik sergilenirse, sürecin öncülüğü CHP’ye kalacak bir ortam ya da pasif duruş sergilenirse AKP-MHP faşizminin tekrar üstünlüğü ele geçireceği açıktır. Dolayısıyla bu sürecin önceliği CHP’ye ya da başka bir güce bırakılamayacak kadar önemlidir. Aksi bir durumun tarihsel toplumsal vebali büyük olur ve en fazla da sol, sosyalist, devrimci demokratik çevrelerin boynunda olacaktır.
Şimdi harekete geçmeli
Bu bağlamda faşizme karşı tek başına direnen ve 31 Mart seçimlerinin zeminini büyük bedeller vererek oluşturan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın zaman kaybetmeden, geç kalmadan harekete geçmesi gerekir.
Deyim yerindeyse Lenin’in dediği gibi “Dün erkendi yarın geç, zaman tam bugündür” şiarıyla yerinde ve zamanında hamle yapmak, adım atmak başarının ilk adımıdır. Tartışmayı ilk başlatan, sürece ilk giren ve harekete ilk geçen inisiyatifi de eline alır ve geleceği şekillendirir. AKP-MHP faşizmi şu an CHP ile tekrar bir oyalama, bazı zayıflıklarını yumuşama kılıfıyla aşma çabasındadır. Emek ve Özgürlük İttifakı gerekli tedbirleri almaz, alternatifi ortaya koymaz ve geleceğe dönük yol haritası, perspektifi ortaya koymazsa CHP’nin faşizmin değirmenine su taşıyacak bir zemine kayması yüksek olasılıktır.
Alternatif yönetim olmak
Büyüme, genişleme perspektifiyle harekete geçen Emek ve Özgürlük İttifakı gündemi değişim, emek ve demokrasi ekseninde kuracağı gibi bunun oluşturacağı tazyik ve baskıyla CHP’yi de belli bir zeminde tutacak doğrultuyu verecektir. AKP-MHP faşizmi iktidarını kurtarmak için CHP’yi daha sağa bükmeye çalışırken buna karşı Emek ve Özgürlük İttifakı bu çubuğu tersinden demokratik değişime doğru bükebilmelidir.
Türkiye sorunlarının çözümünün ancak CHP ve AKP-MHP’ye karşı alternatif demokratik bir yönetimin gelişmesiyle mümkün olduğu ve bunun da tek adresi Emek ve Özgürlük İttifakı olduğu gerçeğinden hareketle ittifak yeniden bir değerlendirme sürecine alınmalıdır. Geçmiş dönemin pratiğinin muhasebesi doğru temelde yapılarak, yanlışlar, eksik ve yetmezlikler tespit edilmeli ve olabilecek en geniş kapsamda, yeni bir perspektifle şekillenmelidir. İttifakımızın seçim ittifakı olmadığı, Türkiye’de alternatif, demokratik yönetimin ittifakı olduğu, yeniden oluşturma sürecinde temel stratejik hedef olarak gerçekleşmelidir. Bunun için de siyasi yapıların dışında faşizme karşı mücadele yürüten, emek mücadelesini veren tüm yapılar, demokrasiye hassas sivil toplum alanı, kadın ve gençlik hareketleri, yapıları, ekolojik, kültürel ve inanç kesimleri başta olmak üzere faşizme karşı tüm kesimleri kapsamına alacak bir yaklaşım olması önemlidir. İttifakın tarihsel rolünü oynaması durumunda demokratikleşme süreci, demokratik bilinç, örgütlülük ve eylem sürecinin hızla gelişme zemini oluşmuştur. Halklar, inanç kesimleri, kadınlar, gençler, emekçiler, işçiler, işsizler ve ezilenler hazır. Önemli olan bunların kendini içinde bulacağı en geniş mekanizmaları oluşturmak, ortak mücadelenin yolunu göstermek ve birlikte yol yürümektir.
Özeleştiri ile ilerlemek
Van’da gelişen ortak tutum, sol, sosyalist ve devrimci güçler için mücadele birliğinin somut örneği olduğu gibi, CHP başta olmak üzere Türkiye’nin değişime açık kesimleriyle de demokratik hassasiyetler üzerinden bağ kurma, temas etme ve buna bağlı olarak örgütleme zemini geliştirmektir.
Bu bağlamda esas olan Emek ve Özgürlük İttifakı’nı emek, özgürlük ve demokrasinin adresi haline getirmekle birlikte CHP’nin de faşizmin yeniden toparlanma zemini olmasını engelleyecek bir strateji ve politikasını geliştirmektir. CHP’yi demokratik bir cumhuriyete eğilimli hale gelmeye zorlamak, demokrasi ilkelerini kabule itmek ve bu temelde faşizmin kendini kurumsallaştırma çabasına karşı Emek ve Özgürlük İttifakı’nın öncülük edeceği demokrasiyi inşa sürecine müzahir tutmak doğru bir politika olacaktır.
İttifaklar sadece demokratik siyaset alanında değil bir bütün olarak mücadele tarihimizde stratejik bir yerde durmaktadır. Bütün bu tartışmalar bizler için stratejik olan demokratik ittifaklar projesini önemsiz kılamaz, kılmamalıdır.
Ama eski yol ve yöntemle de yol almamız artık zordur. İttifaklara dair yaşanan bu yakın tecrübe de göz önünde bulundurularak farklı bir stratejiye ihtiyaç bulunmaktadır. Buna göre öncelikle Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri bir araya gelerek, ittifakın neden yol alamadığını sahici bir biçimde değerlendirebilmeli. Bu değerlendirmeler ışığında ve özeleştiriyi de içerecek yeni bir karar ve irade ile toplumun karşısına çıkmalıdır. İttifakın hem olumlu hem de eksik yanlarından elde edilen tecrübe ile yeni ve daha güçlü bir mücadele ortaklığının oluşması için yeni arayışların/girişimlerin olacağını halka duyurmalıdır. Kurulacak yeni mücadele ortaklığının esas besleneceği, güçleneceği ve kendisini test edeceği yer sahadır.