Kürt biraz gülüp morallendiğinde ülke bölünür diye düşünen paranoya zekâ sahibi bir iktidar ve bu iktidara biat eden bir kesim var maalesef. İşte bu gerici zihniyete karşı inatla, umutla, aşkla gülmek devrimci bir eylem haline geldi.
Bir insanı güçlü kılan, onu ayakta tutan en önemli ve en güzel şeylerden birisi gülmektir. Gülmek en çok da zulme karşı başkaldıran devrimcilere yakışır.
Gülmek tıpkı umut gibi değerli ve önemlidir. Çünkü zorlu koşullarda insana moral verir, moral gülümsetir ve kişinin ufkunu açarak harekete geçmesini sağlar. Gülmek yoksa karanlık, acı ve keder vardır. Sistemin Kürde reva gördüğü de ne yazık ki budur.
Orta Doğu’da Kapitalist Modernite menşeli diz boyu acı, gözyaşı, öfke, korku, hüzün, endişe ya da umutsuzluk var. Coğrafyanın adı Kurdistan olunca payımıza fazlasıyla umutsuzluk ve karamsarlık düşmektedir. Reva görülen ve dayatılan bu negatif duygu hallerini elli yıllık mücadele geriletti ve umudu yeşertti. Umut, kan ağlayan bir halkı gülümsetti. Gülümsemek başarıya olan azmi daha da diri tuttu. Başarı ise zaferi müjdeledi. Müjde Newroz’da ateş olup karanlığı alt etti: Umutsuzluk, moralsizlik ket! Sihhet xweş!
Gülmek halk olarak gülmekse anlamlıdır elbet. Anlamsız bir iyimserlikten, dünyanın halinden bihaber bir Polyannacılıktan değil, içinde bulunduğu durumu değiştirmekten ve gülmenin en çok yakıştığı insanların taşıdığı değiştirme, dönüştürme ve yapma edimi olan umuttan bahsediyorum.
Sadece duygusal bir tepki olan gülmek değil kastım. Haksızlığa, ayrımcılığa karşı eyleme geçiren, motivasyon kaynağı olan, umudu besleyen, direnişi açığa çıkaran, zalime ve zulme karşı isyanı büyüten Wan’da, Amed’de ölü toprağını üstünden atarcasına ağız dolusu gülmektir kastım.
Dikkat ederseniz ne zaman halkımızın yüzünü güldüren bir gelişme olsa muktedirler ve onların özel savaş elemanları tarafından bu sevinci kursağımızda bıraktırmayı amaçlayan adımlar hızla atılmakta. Uzun lafın kısası bu topraklarda Kürtlere gülmeyi çok gören ve onun ağlaması için tüm iç ve dış politikalarını buna göre oluşturan bir sistem var.
Dokuz yıldır özel savaş politikalarına karşı bir arada gördükleri üç gence müdahale eden mevcut iktidar 8 Mart ve Newroz’da alanlara dökülen gençlerin ve kadınların gülüşlerine karşı yenildi.
Gençlerin ve kadınlarının öncülük ettiği özgürlük mücadelesi bitmiyor, bitirilemiyor. Onları çöktürmeye çalışanlar tıpkı Dehaq gibi Mart’ta çöküyor.
Wan bir gülüşle örülen duvarları yıkıyor. İşkenceci elinde de olsa gülmek dosta güven ve mutluluk verirken, işbirlikçi ve ihanetçilere korku salıyor.
Her gülüş karşısında yeniden yenilen ırkçı ve faşizan güruhun gülmenin yakıcı etkisi karışında düzenledikleri ilk grup toplantısında “Gülmek kapatılsın” demesi an meselesidir. Bize de düşen ağız dolusu bir gülüşle “He kapatılsın kapatılsın” demektir.
Kürde gülmek çok görüldüğünden “Çöktürme Planı”nı anlamsız kılan mart ayındaki gelişmelerden sonra Wan’da irade gaspı gündeme konuldu. Amaç çok kapsamlı elbette ama bu kapsam içerisindeki önemli şeylerden biri de seçim başarısını buruk hale getirmek. Tipik bir Kürt anasını görmesin vakası.
Halkımız değerlerine büyük bir fedakarlıkla sahip çıkınca ise yapay krizler ve kayyım gündemi temcit pilavı gibi sürekli ısıtılıp ısıtılıp güncel tutma planı devreye konuldu. “Belediyeleri kayyımlarımızdan aldınız ama çok sevinmeyin ensenizdeyiz” diyerek halkımızı tedirgin halde tutmaya çalışmak bu kapsamda değerlendirilmeli.
İktidar, özel ve psikolojik savaş enstrümanlarıyla büyük emeklerle elde edilen kazanımları kaybetme korkusuyla halkımızı baş başa bırakmaya çalışıyor. Bunu bilerek yapay bayrak gündemlerine teslim olmadan, enerjiyi halkın ihtiyaçlarına harcamak gerekir. Hiçbir belediye kendini sisteme ispatlamak zorunda değildir. Tek muhatap halktır. Muktedirler yapay gündemlerle halkımızın moralini bozmak istiyor. Amaç suyu bulandırmak.
Amedspor son zamanların vazgeçilmez gündemi. Sevincin abartıldığını, esas gündemin kaydığını düşünenlerde olabilir ama sadece saldırılarda Amedspor’un yanında olmak yeterli değil, sevincine de ortak olmak gerek. Gülmek gerek, her şeye inat, halkımızın umutlarını çöktürmeye çalışanlara inat her başarısında gülmek gerek. Gülmek kapatılıncaya kadar gülmek gerek. Her gülüş çöktürme hayali ile o ülke bu ülke dolaşanların ve işbirlikçi hainlerin moralini çökertiyor.
Buldukları her fırsatta Kürde “başaramayacaksınız” diyenler Kürtlerin başarıları karşısında başarısızlık girdabında boğuluyor bir bir. Umut yerine karamsarlığı hâkim kılmaya çalışan iki yüz bin kişilik özel ve paralı klavyecilerin başları ellerinin arasında.
Tek, tek zırvalarını bıkmadan meydanlarda papağan gibi tekrarlayanlar bir gülüşe boyun eğmenin telaşında ve bitişin arifesinde. Her ne kadar “bu bir bitiş değil” dese de malum kişi. Uzun süren sıkıcı her roman gibi bu gerici roman da bitti, bitiyor.
Kürt halkının onurlu mücadelesinde zaman zaman büyük sorunlar yaşansa da asla ama asla vazgeçmek, pes etmek yoktur. Haklı ve meşru mücadelenin olduğu yerde karamsarlığa karşı umut, başarısızlığa karşı zafer, teslimiyete karşı ‘An Serkeftin An Serkeftin’ vardır.