AKP tarafından meclise getirilen 16 maddelik doğa düşmanı Kanun Teklifi hiçbir direnişe uğramadan mecliste kabul edildi. Değişiklikle birlikte maden ve enerji şirketlerine doğa yağması önünde engeli kalmadı
TBMM Genel Kurulu’nda, AKP tarafından hazırlanan 16 maddelik maden ve enerji alanında düzenlemeler içeren ‘Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin tümü oylanarak kabul edildi. Açık oylama usulü ile yapılan oylamada 324 milletvekili oy kullanırken, kanun teklifi 244 kabul oyuyla yürürlüğe girerken muhalif milletvekillerinin büyük çoğunluğu oylamaya katılmadı ve sadece 80 ret oyu kullanıldı. Dünya Bankası ile yapılan kredi anlaşmasının bir parçası olan maden ve enerji başlıklarını içeren ve hazır olan yasa teklifi ile bankanın istediği sermaye yağmasını hızlandırmak için yasa meclisten hızlıca geçti. Geçen yasa ile birlikte doğa yağmasının önünde yasal bir engel kalmazken, yağmayı durdurmak tamamen halkın sorumluluğunda kaldı.
‘Böyle bir yasa tekniği yok’
Kanunun dikkat çeken maddelerinden biri olan IV. Grup haricindeki kalan tüm maden grupları için UMREK koduna göre raporlama yapma zorunluluğu kaldırılırken, kanunun 28 Şubat 2024 tarihinden itibaren geçerli kılınması manidar bir durum ortaya çıkardı. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit önergeye tepki göstererek, “O zaman 5 yıl sonra bir yasa yapalım ve diyelim ki 3 yıl öncesini de kapsar. Böyle bir hukuk ilkesi yok, böyle bir yasa yapma tekniği yok” dedi. Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin ise, “Bu teklifle kanunun geriye yürümezliği ilkesi açıkça ihlal edilmiştir. Hukuk devletinde keyfiliğe yer yoktur” diyerek tepki gösterdi.
Maden şirketlerine özgürlük
Hazırlanan kanun değişikliği gerekçesinde Endonezya, Kazakistan ve Kolombiya’da raporlama zorunluluğuna yönelik düzenlemelere yer verildiği ancak uygulanmadığı belirtiliyor. Uluslararası tekellerin isteği ile bu 3 ülkedeki uygulamanın gerekçe gösterilmesi dikkat çekici. UMREK koduna göre raporlama zorunluluğu, IV. Grup haricindeki maden grupları dışındakiler için kaldırılarak UMREK koduna göre raporlama şirketlerin ‘gönüllülüğüne’ bırakıldı. Bu kanun maddesiyle sermaye mevcut maden sahalarını ‘keyfi’ bir tutumla büyütmesi sağlanırken, yeraltında hangi madeni çıkarılacağı bilgisini bile paylaşmaktan muaf tutulmuş oldu.
Yerli yabancı şirket yağması
Kanun değişikliği gerekçesinde, rapor zorunluluğu MTA Genel Müdürlüğü çalışmalarında maliyet artışının yanında hammadde kaynaklarının tespiti ve ekonomiye kazandırmasındaki süreci uzatarak olumsuz etkilediği iddia edildi. Bu durumun madencilik sektöründeki cari açığın azaltılmasına yönelik ülke hedefleriyle örtüşmediği ve bu nedenle MTA Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen etüt, jeofizik, sondaj vb. çalışmalar sonucunda varlığı tespit edilen kaynaklar UMREK standartlarına göre ekonomik olarak değerlendirilemediği iddiasıyla MTA Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanacak teknik raporlar ile ekonomiye hızlıca kazandırılması uygulamaya kondu. Bu kanunun yabancı maden şirketlerinin UMREK aracılıyla ulaştığı MTA raporlarına dayanarak ülkede at koşturmasının önündeki bürokratik engelleri kaldırılarak büyük bir yağmanın hızla sürece eklenmesi sağlanmış oldu.
Nükleer atıklarda sorumluluk devri
Nükleer Düzenleme Kanunu’nda yapılan değişiklikle, nükleer madde taşıyan kişinin ‘talebi’ ile nükleer tesis işletenin muvafakati ve Nükleer Düzenleme Kurumunun onay yönündeki kararıyla taşıyıcının sorumlu olabilmesine imkan tanındı. Yükümlülüğü devralan taşıyıcı, düzenleme kapsamında işleten olarak sorumlu olacak. Bu değişiklikle nükleer santral sahibi şirket, olası nükleer atıklardan muaf tutulurken, taşıyıcı şirketin radyasyon yüklü atıkların toplanacağı yeri de belirleyerek büyük bir çevre kirliliğinde tek sorumlu olması ve santral sahibi şirketin atıklardan doğan sorumluluğunu da üstelenmesiyle, Akkuyu’da oluşacak nükleer atıklardan şirketin sorumluluğu ortadan kaldırılmış olacak.
Halkın malına acele ucuza çökme!
Yasa tasarısında, enerji nakil hatlarına ilişkin irtifak alanı hesabında mevzuatta yer almayan manyetik alan ve elektriksel alan gibi etkenler nazara alınarak mevzuata göre belirlenmesi gereken bedelin çok üzerinde bedel/tazminat hesaplandığı iddia edildi. Bu madde ile ilgili mevzuatında belirlenen teknik kriterlerin uygulanması suretiyle irtifak alanının hesaplanmasında yeknesaklık sağlanması, elektriksel veya manyetik alan gibi başkaca etkiler eklenmek suretiyle fahiş kamulaştırma bedellerinin belirlenmesinin önüne geçilmesi ve kamu kaynaklarının tasarrufu ile yapılacak yatırım miktarlarının artırılmasının amaçlandığı yasa tasarısına yer alırken, bu değişiklikte açıkça belirtildiği gibi halkın malına ‘acele’ ve ‘ucuz’ çökme planı yürürlüğe sokulmuş olacak.
Göller, barajlar, denizler
Hazırlanan teklifle Kıyı Kanunu’nda değişiklik ise sulak alanların işgal edilmesinin önünü açıyor. Kıyı Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikle; denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarında ‘imar planı yapılmaksızın’ yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabilmesi hedefleniyor. Ayrıca Doğal Gaz Piyasası Kanunu’na ‘doğal gazın sıvılaştırılması’ tanımı eklenerek, yerli üretim veya farklı kaynaklardan ithal edilen doğal gaz, Türkiye’de sıvılaştırılarak dünya piyasalarına LNG olarak pazarlanabilecek.
EKOLOJİ SERVİSİ