İHD ve kayıp yakınları Amed, Êlih, İzmir ve Colemêrg’de, Mehmetcan Ayşin, Ahmet Tekin, Selim Örhan, Hasan Örhan, Cezayir Örhan’ın ve Mikdat Özeken’in akıbetini sordu
İHD ve Kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği ‘Kayıplar bulunsun, failler yargılansın’ eylemi bu hafta da Amed, Êlih ve Colemêrg’de devam etti.
Amed
Kayıp yakınları ve İHD Amed Şubesi, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemini Rezan (Bağlar) ilçesindeki Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde sürdürdü. 795’inci haftaya giren eylemde, katledilenlerin fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı.
Bu hafta, 7 Mayıs 1994’te Amed’in Licê ilçesine bağlı Mizag (Kılıçlı) köyünde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Mehmetcan Ayşin’in akıbeti soruldu. Ayşin’in kayıp öyküsünü İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz okudu.
Açıklamada söz alan DEM Parti Amed Milletvekili Adalet Kaya, Türkiye’nin işlediği hiçbir suçla yüzleşmediğini söyleyerek, “Devlet, Dêrsim’de işlediği suçla ne zaman yüzleşecek, hakikatlerin açığa çıkması için ne zaman harekete geçecek?” diye sordu. Demokrasinin mücadele sayesinde geliştiğini ifade eden Kaya, “Bu coğrafyada arşivler açılmadan kayıpların akıbeti açıklanmadıkça bu insanların içi rahatlamaz. Devlet tarihi suç tarihidir” şeklinde konuştu.
Akdeniz, Ayşin’in kayıp öyküsü şöyle aktardı:
“5 Mayıs 1994 tarihinde köye askerler tarafından baskın düzenlenir. Yapılan baskında köyde bulunan genç/yaşlı 53 erkek gözaltına alınır. Gözaltına alınanlardan biri de Mehmetcan Ayşin’di. Baskının ertesi günü 49 kişi serbest bırakılır. Aradan geçen 6 günün sonunda Mehmetcan Ayşin dışındaki 3 kişi daha serbest bırakılır. Bunun üzerine karakola giden aileye kolluk görevlileri tarafından Mehmetcan Ayşin’in savcılığa çıkarılacağı ve oradan serbest bırakılacağı söylenir. Ancak Mehmetcan Ayşin ne savcılığa sevk edilir ne de serbest bırakılır.
Mehmetcan Ayşin hakkında bir türlü bilgi alamayan ailesi devlet dairelerinde çeşitli girişimlerde bulunur. Aile önce DGM’ye başvuruda bulunur ancak ailenin dilekçesi işleme konulmadan geri çevrilir. Bunun üzerine OHAL Valiliğine başvuran aile, Lice Asayiş Komutanlığı’na yönlendirilir. Lice Asayiş Komutanlığı’na başvuruda bulunan aileye komutanlık ‘söz konusu tarihte operasyon düzenlenmediğini ve adı geçen kişileri gözaltına almadıklarını’ bildirirler. 7 Mayıs 1994’ten bu yana Ayşin’den haber alınmaz.”
Açıklama yapılan oturma eylemi ardından sona erdi.
Êlih
İHD Êlih Şubesi ve kayıp yakınları , “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle 631’inci haftada da Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi.
Bu haftaki eylemde, Mayıs 1994’te Amed’ten Licê’ye giderken gözaltına alınan ve akıbeti bilinmeyen Ahmet Tekin’in akıbeti soruldu. İHD Şube Sekreteri Rezan Baytar, Tekin’in Licê’ye giderken gözaltına alındığını, ailesinin tüm girişimlerine rağmen akıbetinin öğrenilmediğini aktardı.
Açıklama yapılan oturma eylemi ardından sona erdi.
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, Gever (Yüksekova) ilçesine bağlı Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eylemin 121’inci haftasında Gever’de 27 Ekim 1995 günü askerlerce gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınmayan 17 yaşındaki Mikdat Özeken’in akıbeti soruldu.
‘Failler cezalandırılmadı’
Eylemde hazırlanan basın metinini okuyan İHD Colemêrg Şube üyesi Eren Baskın, devlete gözaltında kaybedilen gerçeği ile yüzleşme çağrısında bulunarak, “Bu topraklarda yaşam hakları devletin güvencesinde olan çocuklar, yaşam hakkının en vahşi ihlali olan gözaltında kaybetme fiiline maruz kaldılar. Çocukların gözaltında kaybedilişi savcılık fezlekelerinde, mahkeme tutanaklarında ve AİHM kararlarında detaylı bir biçimde yer aldı. Ancak ailelerin başvuruları iç hukukta sonuçsuz bırakıldı. Devlet bugüne kadar etkin soruşturma yürüterek suçun açığa çıkartılması ve faillerin cezalandırılması yükümlülüğünü yerine getirmedi” dedi.
Baskın, son olarak Mikdat Özeken ve tüm kayıpları aramaktan, faillerin yargılanarak cezalandırılmalarını talep etmekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
Açıklama oturma eyleminin ardından son buldu.
İzmir
İHD İzmir Şubesi, 2 hafta da bir düzenlediği “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemini Konak Eski Sümerbank önünde gerçekleştirdi. Bu haftaki açıklamada, 24 Mayıs 1994’te Amed’in Pasur (Kulp) ilçesi Deveboyu köyünde gözaltına alınan Selim Örhan, Hasan Örhan ve Cezayir Örhan’ın kayıp hikayesi okundu. Açıklamanın Kürtçesini İHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Zilan Gümüş, Türkçesini İHD İzmir Yöneticisi Caner Canlı okudu.
Kayıpların hikayesi
Canlı, 6 Mayıs 1994’de Pasur’da Deveboyu köyüne Bolu Dağ Komando Tugayına bağlı askerlerin baskın düzenlediğini belirterek, şöyle devam etti:
“Köy halkına, köylerini bir saat içinde boşaltmaları için süre verdiler ve ardından da köyü yaktılar. Yakılan evler arasında Selim ve Hasan Örhan’ın evleri de bulunmaktaydı. Selim Örhan ve diğer köylüler 7 Mayıs 1994’de Kulp İlçe Jandarma Komutanlığına gidip hasat için köyde kalma izni aldılar. Bu kez çadırlarını yakılan evlerinin yakınlarına kurdular. 24 Mayıs 1994’de köyün yukarısındaki Ziyaret Tepesi’nden bulunan askerler köyde kurulan çadırların yanına gelip, erkekleri köy meydanına topladı. Orada bulunan Selim Örhan, Hasan Örhan ve oğlu 17 yaşındaki Cezair Örhan’ın kimliklerini aldı ve yukarıda tepede kalan komutana anons ederek ‘Şahıslar burada’ bilgisi verildi. Bu üç kişi sağ olarak askerlerin gözetiminde Gümüşsuyu Mezrası’nda Zeyrek karakoluna götürülürken görüldü.
Bir aileden 3 kişi kayıp
Zeyrek köyünde oturan teyze oğlu onlara su vermek istedi. Ancak izin vermediler. Zeyrek Karakolundan sonra Lice yatılı okulunda da Örhan ailesini tanıyan ve gözaltında olan Ramazan Ayçiçek ‘Lavaboya giderken Cezair’i gördüm. Bana ‘Bize işkence yapıyorlar. Babam Hasan Örhan Allahtan korkmuyor musunuz, benim de oğlum asker neden bunu bize yapıyorsunuz’ dedikten sonra bizi işkenceden çıkardılar. Sonra bize elbise giydirip dağa çıkardılar, kameraya çekip serbest bırakacaklarını söylediler. Ardından da, beni Urfa Cezaevine gönderdiler. Bir daha göremedim onları dedi.”
Kemikleri yok edildi
Canlı, Selim Örhan’ın oğlu Adnan Örhan’nın gazetede okuduğu bir toplu mezar haberinin ardından 2006’da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğunu anımsatarak, “30 Nisan 2007’de sonuç geldi. Cesetlerden biri babası Selim’e diğeri ise amcası Hasan’a aitti. Amcaoğlu Cezair’e ait bir iz bulunmadığı rapor edilmişti, Kemiklerini alıp bir mezar taşı dikmek isteyen Örhan ailesi bu kez kemiklerin kayıp olduğunu öğrendi” diye belirtti.
AİHM mahrum etti
Kaybolan kemikleri Kulp Savcılığı’na yazılı olarak sorduklarını söyleyen Canlı, “Ancak Savcılık kemiklerin kendilerinde olmadığı söyledi. Bu kez 26 Şubat 2009 tarihinde kaybolan kemikleri İstanbul Adli Tıp’a sordular. Gelen cevabi yazıda kemiklerin Kulp savcılığına gönderildiği bildirildi. Ancak Örhan ailesi bir türlü yakınlarının kemiklerine ulaşamadı. Örhan ailesi Kulp Savcılığına kendileri hakkında suç duyurusunda bulunacağını sözlü olarak söylediğinde, Kulp Savcılığı 09 Mart 2010 tarihinde Örhan ailesine kemiklerin kimsesizler mezarlığına birçok kemikle birlikte tek mezara gömüldüğünü söyledi. Bu nedenle Örhan ailesi sevdiklerinin ne kemiklerini alabildi, ne de onlara bir mezar taşı yaptırabildi. Dava AİHM’e taşındı. AİHM Türkiye’yi 2002’de mahkum etti” ifadelerini kullandı.
Açıklama, oturma eyleminin ardından son buldu.
Kaynak: MA