Karadeniz Bölgesi’nde sayısı artan kokarca böceği nedeniyle fındık üretimi tehlikede. Uzmanlar böceğin tüm bölgede hızla yayıldığını belirterek, acil önlem alınması gerektiğini vurguladı
Karadeniz Bölgesinde yıllardır yaratılan ekolojik tahribatlarının yanı sıra bölgede yeni görülmeye başlanan farklı türde böcekler ile hastalıklar, bölgenin geçim kaynaklarını olumsuz etkiliyor. İlk olarak 2017 yılında Gürcistan üzerinden Artvin’de görülen tür daha sonraki yıllarda tüm Karadeniz sahil hattı boyunca yayıldı ve geçen yıl Ordu’da fındıkta veriminin düşmesine neden oldu. 200 kata kadar çoğalabilen ve havaların ısınması ile kışlaklardan çıkarak fındık bahçelerine ulaşan kokarca, üreticileri tedirgin ediyor. Giresun Ziraat Odası yaptığı açıklamada, böceğin popülasyonunda bu yıl ciddi bir artış görüldüğünü ve 2024 yılı rekoltesine 100-150 bin ton civarında bir zarar vereceğini öngördüklerini açıkladı. Bu böcekle mücadele zorlanan üreticiler yardım beklerken, Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü laboratuvarında üretilen Çin menşeli 150 bin samuray arısı, 30 ilde doğaya salınacak. Kahverengi kokarcanın bölgedeki ürünlere verdiği zararı, çoğalmasının nedenlerini ve mücadele yöntemine ilişkin uzmanlarla görüşüldü.
Fındık üretimi tehlikede
Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orkam-Sen) Trabzon Şubesi Yöneticisi Ziraat Mühendisi Avni Aydın, bu böceğin başta fındık olmak üzere bölgedeki kivi, fasulye, mandalina gibi bitkilere emme yoluyla büyük zararlar verdiğini kaydetti. Geçen yıl Trabzon, Samsun ve Ordu’da yoğun olarak görünen türün özellikle fındığa büyük zarar verdiğini kaydeden Aydın, “Normalde bu türün çeşitli türleri bölgemizde mevcuttu. Ama bu türü birden bire salgın yaptı. Bunun nedenleri hakkında mutlaka çalışılıyordur. Ama doğadaki dengenin bozulması ya da bu türün yumurtalarını yiyen arı gibi türlerin bölgeden yok olmaması bunların popülasyonunun artmasına neden olmuştur diyebiliriz” dedi.
Bu konuda geç kalındı
Aydın Ziraat Mühendisi olarak bu tür zararlılarla mücadelede kimyasala son tercih olarak başvurulması gerektiğini ifade ederek, “Zaten bununla ilgili olarak samuray arısı denen bir arı türü 150 bin adet olarak üretildi ve önümüzdeki günlerde doğaya salınacak. Ama tabi geliştirilen zirai mücadele ilaçları ile bu zararlının yumurtalarından çıkan yavrularına karşı mücadele edilebilir. Ancak ülkeye 2017 yılında girişinden sonra daha hızlı bir refleks gösterilebilirdi. Örneğin geçen yıl verdiği zarardan sonra müdahale edilebilirdi. Bu konuda geç kalındığını söyleyebiliriz. Üreticilere de bir çağrımız var. Bu zararlı kış döneminde evlere, samanlıklara, bodrumlara çekiliyor. Üretici bunu gördüğü yerde öldürebilir, yoğunluğun arttığı yerlerde Tarım Müdürlüklerine haber vermeliler” diye konuştu.
Zarar her geçen yol artıyor
Tüm Üretici Köylüler Sendikası (Tüm Köy-Sen) Ordu Şubesi Başkanı Zekai Sağra da bu böcek nedeniyle geçtiğimiz yıl Perşembe, Ünye ve Fatsa’da ürünlerin ciddi zarar gördüğünü kaydetti. Tonlarca kivinin çöpe atıldığını anımsatan Sağra, “Bu yıl ise tüm bölgeye yayıldı. Bu böcek meyve ve sebzelere yapışarak onu öldürüyor. Mücadele edilmesi gereken bir zararlı. Ancak bununla bireysel mücadele etmenin imkanı yok. Çünkü coğrafyayı ilgilendiren bir durum. Örneğin bir üretici fındık bahçesini ilaçlasa bile diğer bahçe ilaçlamadığı sürece böcek orada üremeye devam edecek. Tarım Bakanlığı’nın bu işe el atması, devletin ilgili tüm birimlerini harekete geçirerek buna önlem alması lazım. Devlet politikası olarak ele alınıp, ciddi çalışma yapılması gerekir. Kaldı ki geçen yıl zararları görülmesine rağmen önlem alınmadı. Onun için tüm bölgeyi sardı. Şimdi biz zararla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
Ekolojik talanın sonucu
Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül ise bu türün yoğun olarak Fatsa bölgesinde görülmesine dikkati çekti. Bu bölgede üretilen fındığın geçen yıl yüzde 60 oranında düştüğünü söyleyen Gönül, şöyle devam etti: “Geriye kalan ürünler ise kalitesiz olduğu için düşük fiyattan satıldı. Tam olarak nasıl bu kadar yaygınlaştığı bilinmiyor. Fakat Fatsa’da olması, buradaki doğal dengenin bozulmasından kaynaklandığını gösterebilir. Orada 2013 yılından beri siyanürle işletilen bir altın madeni var. ‘Bunun etkisi var mı’ diye düşünüyoruz. Bölgede maden, taş ocakları, Hidroelektrik Santrallerin açılması derelerin kurutulması ekolojik dengeyi bozmaya başladı. Denge bozuldukça bu tür şeyler oluşmaya başladı. Net bir araştırma yok, durum şu an oldukça vahim.”
Haber: Tolga Güney /MA