İktidar, Taksim Meydanı’nı işçi ve emekçilere yasaklarken sendikalar Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs’ı kutlamaya hazırlanıyor. Ayfer Koçak, ‘Emekçilerin bugünü Taksim 1 Mayıs alanında coşkuyla kutlama hakkı vardır’ derken Gülnur Ertaş da ‘1 Mayıs’ı taleplerimizi haykıracağımız bir güce dönüştürelim’ çağrısında bulundu
Ercan Kaplan / İstanbul
1 Mayıs İşçi Bayramı’na az günler kala birçok emek ve işçi örgütü Taksim Meydanı’na çıkma kararı aldı. İstanbul Valiliği, Taksim “Yasaklandı” açıklamasında bulunduysa da örgütler açıklamadan sonra yaptıkları basın açıklamasıyla kararlılıklarını gösterdi. Buna göre 1 Mayıs günü Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) iki koldan meydana çıkmaya çalışacaklar. KESK ve TTB Beşiktaş Meydanı’ndan DİSK, TMMOB, TDB kortejleri ise Saraçhane Meydanı’ndan meydana çıkacak. KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak ile Devrimci Tekstil İstanbul Temsilcisi Gülnur Ertaş, 1 Mayıs ve Taksim Meydanı’nın önemine dair gazetemize konuştu.
‘IMF reçetelerini uyguladılar’
Emekçiler ve ezilenler açısından dünya genelinde aleyhte gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçildiğini ifade eden KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, kazanılmış haklar için “bile” örgütlü bir mücadele gerektiğinin altını çizdi. Ulus devletler ve kapitalizmin emekçilere “savaş” açtığını vurgulayan Koçak, “Sürekli bir krizden bahsediliyor ama krizlerin kapitalizmin kendisinden kaynaklandığını kabul etmiyor, söylemiyorlar. Daha da ötesi bu krizlerin sıtmayı gösterip ölüme razı etmenin bir aracı haline getirildiğini görüyoruz. Krizler üzerinden oligarşik, popülist, faşist yönetimler kendilerini yeniden var ediyor ve rıza üretiyorlar. Ülkemizdeki durum daha da kötü bir düzeyde seyrediyor. Geçinmek, çocuklarına onurlu bir yaşam bırakmak adeta ütopya haline dönüştü. İktidarın 22 yılı aşkın bir süredir, neredeyse çeyrek asırdır uyguladığı sermaye yanlısı politikalar sonucu kaybedenler hep emekçiler, kazananlar hep sermaye, rant kesimleri oldu. Yeniden IMF’nin kapısına dayandılar. Gerçi IMF’nin adını koymadan IMF reçetelerini uyguladılar, bu sefer belki adını koyacakları için gerçek yüzleri her kesim tarafından daha görünür olacak” diye belirtti.
‘Toplumsal öfke büyüyor’
Ülkede toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin, depremin, ekonomik krizin derinleştiğini ve her alanda güvencesizliğin arttığını vurgulayan Koçak, iktidarın “kadınların iş ve aile yaşamlarını uyumlaştırma” politikaları adı altında kadını ve aileyi erkeğe tabi kılan politikalarla kadın emeğinin güvencesizleştirdiğini söyledi. Özellikle kadınların iş alanında şiddet, cinsel taciz, mobbing ile karşılaştığını kaydeden Koçak, “Artık bıçağın kemiğe dayandığı günlerden geçiyoruz ve toplumsal öfke her gün biraz daha büyüyor. Bu öfke 31 Mart’ta sandıklara da yansıdı. Böylesi bir ortamda 1 Mayıs’a hazırlanıyoruz. Alanlarda kuracağımız sözler ve taleplerimiz de en genel anlamıyla yaşadığımız gerçekliğin izdüşümü olacak. KESK olarak bu yıl 1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü’ne “Yoksulluğa, Güvencesizliğe, Sömürü Ve Baskılara Karşı Birliğimizi, Mücadeleyi, Dayanışmayı, Umudu Büyütmek İçin Haydi 1 Mayıs’a!” şiarıyla hazırlanıyoruz” dedi.
Ortak mücadele vurgusu
“İktidar; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarıyla da tescil edildiği üzere hukuka, temel hak ve özgürlüklere aykırı şekilde Taksim Meydanı’nı emekçilere, işçilere 2013 yılından bu yana yasaklamış durumda” diyen Koçak, bu yasağı kabul etmediklerini vurguladı. Koçak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın ‘Bu alanda kitlesel kutlama inadı, 1 Mayıs’ın dayanışma ruhunu zedelemektedir’ sözü iktidarın çarpık zihniyetini ve saptırmanın en bariz örneğidir. Bakan’ın iddiasının tam aksine gerginlik iktidarın yasak inadından kaynaklanmaktadır. Taksim’de izin verilen mitinglerin hiçbirinde en ufak bir olumsuzluk yaşanmamış, aksine yüz binler Taksim’de hep birlikte taleplerini dile getirmiş, mücadele kararlılığını ifade etmiş, günün sonunda halaylar çekilerek etkinlikler sonlanmıştır. İktidarın hazmedemediği emekçilerin tarihsel anlam ve önemi olan ve her kesimden emekçilerin Taksim’de buluşarak ortak mücadele vurgusunu öne çıkarmasıdır.”
‘Taksim Meydanı halka açılsın’
Koçak, sözlerini şöyle noktaladı: “Dolayısıyla dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de işçilerin ve emekçilerin, bu günü kendi belirledikleri, kentin en merkezi meydanlarında, İstanbul’da da Taksim 1 Mayıs alanında coşkuyla kutlama hakkı vardır. İstanbul Valiliği’nin yasak kararını tekrardan gözden geçirip Taksim Meydanı’nın halka açılmasını talep ediyoruz. Ayrıca orada halkın güvenliğini sağlamalıdır.”
‘Taksim’in büyük bir anlamı var’
Dev Tekstil İstanbul Temsilcisi Gülnur Ertaş ise baskıya, sömürüye karşı 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarını belirtti. Ertaş, “İşçi sınıfının birlik, mücadele, dayanışma günü 1 Mayıs’ın son günlerindeyiz. Taksim Meydanı 1977’deki kanlı katliamdan bu yana işçilere, emekçilere yasaklanmak isteniyor. 1 Mayıslarla özdeşleşmiş bu alan başta AKP olmak üzere sermaye düzenine korku salıyor. Taksim Meydanı’nın alan tartışmasından çok daha büyük bir anlamı var. 1977’de yükselen sınıf hareketini boğmak için düzenlenen kanlı katliamın ardından karşıt iki sınıfın mücadele alanını, irade savaşını ifade ediyor. Gölgesinden korkan iktidar yüzlerce emekçinin alanı doldurmasından, hesap sormasından korkuyor” ifadelerine yer verdi.
Krizin faturası yine emekçilere
İktidarın yerel seçimlerde aldığı yenilgiyle işinin zorlaştığını ifade eden Ertaş, “20 yılı aşkın bir dönem işçi sınıfının kazanımlarına saldıran, sermayedarların ise her istediğini yapan iktidar; sınıfın kazanımlarını törpüledi, en ufak bir hak arama mücadelesini zor yoluyla bastırdı. Grevleri yasakladı, direnişlere saldırdı, her türlü muhalif sesi engelledi” diye konuştu. Ertaş, devamla şunları kaydetti: “Seçimlerin ardından ‘Ekonomi politikalarını kesintisiz sürdüreceğiz’ diyerek hazırladıkları orta vadeli programla yeni saldırılara hazırlanıyor. İşçi sınıfı ve emekçiler için kemer sıkma anlamına gelen programla bir kez daha yaşanan krizin faturasını emekçilere ödetmeye hazırlanıyor.”
‘1 Mayıs’ta taleplerimizi haykıralım’
“Ücretlerin eridiği, milyonlarca işçinin asgari ücretle açlığa mahkûm edildiği, esnek ve ağır çalışma koşulları altında ezildiği, savaş ve saldırganlık politikalarının hız kazandığı bir dönem” diyen Ertaş, bu “kölelik” düzenine karşı örgütlü bir şekilde karşı konulabileceğini vurguladı. Ertaş, “2024 1 Mayıs’ını da baskı ve sömürü düzenine karşı örgütlü gücümüzü göstereceğimiz, taleplerimizi haykıracağımız bir güce dönüştürelim” dedi.