Bakan Şimşek seçimden sonra ekonominin düzelmesi için bir takım öneriler sunuyor. Kendisinin açıklamasına göre kamu harcamalarında tasarrufa gidilecek. Bu kemer sıkmaya belediyelerden başlayacağının da sinyalini verdi. Açıklamasına göre belediyelerin sanatsal, kültürel etkinlikleri ve festivallerin artık eskisi gibi olmayacağını belirtti. Ülkenin nefes borusu olan sanatsal etkinlikler, kültürel faaliyetler ve festivallerin şimdiden önünü kesmeye yönelik açıklamalar. Buna karşın bakanların halkın vergisiyle şatafatlı seyahatler yapmasında kısıtlama yok. En son Numan Kurtulmuş Mardin’e devletin uçağıyla gitti. Gitmekle kalsa iyi, oradaki karşılama ve gideri kim ödüyor. Cumhurbaşkanı Cuma namazına giderken koruma araçlarının sayısı bir ordu gibi. Sadece bir Cuma namazına gitmek bu kadar pahalı. Cumhurbaşkanına ait kaç saray var ve bu saraylardaki harcamaları kim ödüyor? Bunlar gider değil mi? Ayrıca son yerel seçimlerde gördük ki, binlerce bankamatik memurları var. Çoğu mülakatla işe alınmışlar. Şimşek acaba bu ihtiyaç fazlası memurlar hakkında bir yatırım yapacak mı? Yeni belediye başkanları, kendilerinden önceki dönemde çalışanların maaşlarının bankalardan alınan faizli borç paralarla ödendiğini belirttiler. Bakan bey, ilk önce “itibar” için “israf” konusuna el atmalı ve şahısların değil kamunun itibarını korumalıdır. AKP ve MHP belediyelerindeki araçların kimler için kiralandığı ve hangi hizmette kullanıldığının açıklanması gerekmez mi? Onun için halkın gırtlağından, kültür ve sanatsal faaliyetler ve festivallerden önce bunların dizginlenmesi kamu yararına olacaktır.
İktidarın küçük ortağı bugün Şimşek hakkında çok sert sözler söylerken, DEM Parti’nin de kapatılmasını dile getirdi. Her şeyden evvel namus ve şeref ile suçlama yaparken “17-25 Aralık’tan hesap sormazsam namerdim” diyen kişi olduğunu unutuyor galiba. DEM Parti’nin kapatılmasını isteyerek “namus borcudur” diyerek ayrıştırmaya devam ediyor. Esasında bu ülkede namus konusunda en son konuşacak şahsiyetsiniz. Ülkenin en büyük sorunu sizler ve bu ülke için zehir kusan dillerinizdir. DEM Parti’ye oy veren milyonlarca insana hakaret etme hakkını kendinizde nasıl görürüsünüz. Bu hakka asla sahip değilsiniz beyefendi. Mustafa Kemal için övgüler söylerken, AKP ile birlikte cumhuriyetin temeline beraberce dinamit koymaktan da geri durmuyorsunuz. Kontrolsüz bir hızla savaş çağrıları yapıp duruyorsunuz. Görünen o ki, sandık yenilgisi zat-i âlinizi bayağı sinirlendirmiş. Aziz milletinizi, belediyeler ve diğer devlet kurumlarıyla soyup soğana çevirdiniz. Ortağınızla birlikte milyarlarca TL borç bıraktınız, bunların hesabını vermeden DEM Parti’ye dil uzatmaya kalkmayın. “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” hesabıyla faturayı halka ödetmeyi bırakın. Halkın yakasından düşün. Halkın iradesine bir kerecik olsun saygılı olun.
Erdoğan değişim demeye başladı ama hiç de inandırıcı gelmiyor insanlara. Hatay seçimlerinde YSK’nın vereceği karar için grup toplantısından gönderme yapıyor. “YSK son noktayı koymuştur” diyerek hukuka müdahale etmekten vazgeçmeyen bir şahıs nasıl değişimden bahseder ki. Tam değişimini DEM belediyelerine kayyum atama nedenlerini değerlendirirken göreceğiz. Özgür Özel ile görüşecekmiş. Herhalde yarım kalan işini tamamlamak için katkı sunmasını isteyecek. Eğitimin, sağlığın, ekonominin ve yaşamın bu kadar kötü olduğu bir dönemde erken seçim kaçınılmazdır. Her zaman erken seçim tarihlerini Bahçeli söylerdi, şimdi sıra bizde. Zira 2028’e kadar halk bu zulme dayanamaz.