DEM Parti’nin 20-21 Nisan’da gerçekleştirdiği PM toplantısının sonuç bildirgesinde, sandıkta verilen mesajın doğru okunmasının önemine dikkat çekilerek ‘AKP-MHP faşizminin alacakaranlığına karşı ilk ışık yakılmıştır’ denildi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), 20-21 Nisan tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirdiği Parti Meclisi (PM) toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. “31 Mart’ta AKP-MHP faşizminin alacakaranlığına karşı ilk ışık yakılmıştır” vurgusu yapılan bildirgede, iktidarın ‘oy yoksa hizmet de yok’ söylemleri ile Kurdistan coğrafyasına taşınan ‘taşımalı seçmen’ ile Kürt halkının iradesinin gasp edilmeye çalışıldığı hatırlatıldı.
‘Seçim kayyım rejiminin iflasıdır’
Türkiye halklarının AKP-MHP ittifakının inşa etmek istediği otoriter rejime ‘dur’ dediği belirtilen bildirgede şu ifadeler kullanıldı:
“Her türlü hileye, yalana, baskıya ve asker-polis taşıma seçmene rağmen 31 Mart seçimleri DEM Parti açısından büyük bir başarıya işaret etmektedir. DEM Parti 78 merkezde kazanmış, 2019 yerel seçimlerine oranla belediye sayısını arttırmıştır. İktidar tarafından 32 merkeze taşınan sahte seçmenlere karşın 22 merkezde belediyeler partimiz tarafından kazanılmıştır. Ancak Şırnak, Kars, Bitlis’te ve bazı ilçelerimizde ise halkımızın iradesi gasp edilmiştir. Ancak bu kentlerde asıl kazanan ‘Konuş sen nerelisin?’ diye haykıran Kürt halkıdır. 31 Mart seçimlerinde Kürt halkı her türlü baskıya ve hileye rağmen iradesine kararlılıkla sahip çıkmış, kayyım düzenine ve kayyımcı zihniyete ‘hayır’ demiş, kendini ve kentini yönetme iddiasını bir kez daha güçlü bir biçimde ortaya koymuştur. Kürt halkı bölgede AKP’nin rant, talan, yağma ve yıkım belediyeciliğine karşı DEM Parti’yi sahiplenmiştir. 31 Mart seçimleri net bir ifadeyle; kayyım siyasetinin bir kez daha iflasıdır.
Kent uzlaşısıyla, kentlerdeki tüm demokrasi güçleriyle kentin demokratik yönetimi için bir üçüncü yol oluşturmayı hedeflemiştir. Kentin nasıl yönetileceğine dair sadece seçimlerle sınırlı olmayan bu ortaklaşma modelinin derinleştirilerek sürdürülmesi öncelikli görevimizdir.”
‘Sandıkta verilen mesaj doğru okunmalı’
DEM Parti’nin temsil ettiği toplumsal kesimleri ve Kürt halkının iradesini dikkate almayan siyasetlerin eninde sonunda yenilgiye ve kaybetmeye mahkûm olacağına dikkat çekilen bildirge şöyle devam etti:
“Her zeminde her türlü kazanıma çökmeyi siyasi bir gelenek haline getirmiş AKP iktidarı, büyükşehirde ve tüm ilçelerinde tarihi bir zafere imza attığımız 14’te 14 yaptığımız Van’da sözde hukuk kılıfına uydurmak istediği seçim oyunlarıyla Van’ı gasp etmek istemiştir. Ancak bu kez mızrak çuvala sığmamış, Van halkının muazzam direnişi karşısında geri adım atmak zorunda kalmıştır. Van 7direnerek kazanan çizgi’nin simgesi olduğu kadar demokrasi güçlerinin ve toplumsal muhalefetin bir araya gelerek ortak itiraz geliştirdiğinde başarabileceğinin somut kanıtıdır. Ortak mücadele zeminlerini çoğaltmak açısından örnek alınması gereken bir hakikate işaret etmektedir. 31 Mart seçimleri siyasal ve toplumsal mücadeleler açısından üzerinde herkesin dikkatle durması gereken sonuçlar doğurmuştur. Bu sonuçların yarattığı tablonun ve seçmenin sandıkta vermiş olduğu mesajların doğru okunması elzemdir.”
PM toplantısında açığa çıkan sonuçlar ise şöyle sıralandı:
- Sandıktan çıkan temel mesajlardan biri Kürt sorununun demokratik-barışçı çözümüdür. Kürt halkının baskı, zulüm, savaş ve çözümsüzlük politikalarına karşı demokratik çözüm noktasında bir kez daha somut bir biçimde ortaya koyduğu iradenin iktidarıyla muhalefetiyle hiç kimse tarafından görmezden gelinmesi mümkün değildir. Gerek iktidar gerekse muhalefet Kürt sorununun demokratik çözümü için yeni adımlar atmak mecburiyetindedir.
- İktidarın yarattığı ekonomik krizin yükü altında her geçen gün açlığa, yoksulluğa, sefalete sürüklenen halk tepkisini güçlü bir biçimde sandığa yansıtmıştır. Açlık mahkûm edilen asgari ücretliler ve emekliler, işsizlik- güvencesizlik kıskacına hapsedilen gençler bu iktidara gereken cevabı sandıkta vermiştir.
- DEM Parti 31 Mart’ta açığa çıkan halkların birlikte yaşama, barış, demokrasi, iş ve aş isteği doğrultusunda önümüzdeki dönem yeniden örgütlenme genişlemek, en geniş zeminde demokratik toplumsal ittifakları hayata geçirmek tarihsel bir sorumluğuna sahip temel öznelerden biri olduğunun farkındadır. Geniş halk kesimlerinin devrimci ve demokratik bir program ile üçüncü yol siyaseti etrafında bir araya getirilmesine öncülük etmek, hayatın her alanına bu bilinçle nüfuz ederek toplumsal olanı örgütlemek barışın ve demokrasinin kazanılması açısından partimiz için öncelikli görevdir.
- 31 Mart seçimlerinde aynı zamanda eş başkanlık ve eşit temsiliyet fikriyatımız da kazanmıştır. Şimdi demokratik-ekolojik-kadın özgürlükçü paradigmamız ve demokratik toplumcu yerel yönetim perspektifimiz doğrultusunda halka hizmet etme, halkın acil sorunlarına çözümler geliştirme, kazandığımız kentleri halkla birlikte yeniden ayağa kaldırma zamanıdır.
- Mutlak tecrit, Türkiye’de toplumsal barışın önündeki en büyük engeldir. Görkemli Newroz alanları net bir şekilde çözümsüzlük politikalarını, savaş dayatmalarını ve Sayın Öcalan şahsında uygulanan ve dünyada örneği olmayan ağırlaştırılmış tecritte hayır demiştir.
- Artık emek, barış ve demokrasi mücadelesini büyütme zamanıdır. 8 Mart’tan Newroz’a alanlara akan milyonlar yeni bir başlangıç için umudu diriltmiştir. Şimdi Ekmek mücadelesini, iş, aş mücadelesini dayanışmayı, direnişi, fabrikalarda, tarlalarda, grev çadırlarında kararlılıkla yürütme mücadelesi verenle omuz omuza emeğin özgürlüğü için 1 Mayıs’ta aynı coşkuyla başta Taksim olmak üzere tüm meydanlarda olma zamanıdır.
- Şimdi artık çöktürme planlarıyla, HDP’yi kapatma girişimleriyle, kumpas davalarıyla rehin alınan arkadaşlarımız etrafındaki kuşatmayı yarmanın zamanıdır. 16 Mayıs’ta görülecek olan Kobanî Kumpas Davası’nda tam bir hukuk skandalına dönüşen bu dava düşürülmeli, arkadaşlarımız bir an önce özgürlüklerine kavuşmalıdır.
Bildirgede, son olarak “Ortak mücadeleyle barış, demokrasi, özgürlük, adalet ve eşitlik mücadelemizde zafere ulaşacağız” mesajı verildi.
Kaynak: MA