İHD ve kayıp yakınları, Elîh, Amed ve Colemêrg’deki eylemlerinde gözaltında kaybedilen çocukları, ve Abdülhaluk Geylani ve Ali İhsan Dağlı’nın akıbetini sordu
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları Elîh, Amed ve Colemêrg’de kaybedilenlerin akıbetini sormak için bir araya gelerek açıklama yaptı.
Amed
Amed’de ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde 793. hafta oturma eylemini gerçekleştirdi.
İHD Amed Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz, açıklama metnini okumadan önce tarihte çocuklara yaşatılan acı olaylara değindi.
Failler aklandı
İHD Amed Şubesi Kayıp Yakınları Komisyon üyesi Berfin Elçi, 23 Nisan Çocuk Bayramı vesilesiyle, gözaltında kaybedilen, faili meçhul ve failleri belli cinayetler sonucu yaşamını yitiren çocukların gerçeğini bir kez daha gündeme getirdi. Elçi, 1990’lı yıllardan günümüze devletin şiddet politikaları sonucu çocuklara yönelik ciddi hak kayıplarının yaşandığını ve her seferinde faillerin cezasızlık politikalarıyla aklandığını, hatta kimilerinin bu suçlardan dolayı devlet tarafından ödüllendirildiğini belirtti.
Cezasızlık politikasına dikkat çekti
Elçi, Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Koruma Kanunu gereğince çocukların yaşam hakkının korunmasının devletlerin asli görevi olduğunu ifade etti. Elçi, ancak, bu coğrafyada onlarca çocuğun yaşam hakkının, devlet şiddeti sonucu gözaltında kaybetme ve faili meçhul yöntemlerle ellerinden alındığını söyledi.
Katledilen çocuklar
2004 yılında Mardin Kızıltepe’de, evinin önünde babasıyla birlikte 12 yaşındaki Uğur Kaymaz katledildi. 30 Mart 2006’da, gaz fişeğinin vücuduna isabet etmesi sonucu Enes Ata yaşamını yitirdi. 29 Mart 2006’da, evinin balkonunda dışarıyı izlerken kolluk kuvvetlerinin açtığı ateş sonucu Abdullah Duran katledildi. 2009 yılında Lice’de, karakoldan atılan havan mermisiyle Ceylan Önkol öldürüldü. 11 Mart 2011’de, evinden çıkıp ekmek almaya giderken polis kurşunuyla Berkin Elvan hayatını kaybetti. 12 Ekim 2015’te, Diyarbakır Sur ilçesinde akrabalarıyla ekmek almaya giderken, evinin bulunduğu sokakta Kobra tipi zırhlı araçtan açılan ateş sonucu Helin Hasret Şen öldürüldü.”
‘Mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz’
Derneklerinin 2010 ve 2021 yılları arasında yayınladığı “Çocuk Yaşam Hakkı İhlali” raporuna değinen Elçi, “Biz, hakikat, adalet ve vicdan adına bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Bizler kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak çoğunluğu yaşadığımız bu topraklarda olmak üzere gözaltında kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban giden çocukları hatırlamaktan ve hatırlatmaktan, onlar için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Metnin sonunda gözaltında kaybedilen çocuklar adına şiir okundu.
“Fotoğrafın karşımda.
Hala fotoğraftaki yaştasın.
Büyümene fırsat vermediler
Büyümemiş çocuk.
Aklıma, yüreğime sığmadı.
Hala gözlerimi her kapayışımda, seni görüyorum.”
Eylem, gözaltında kaybedilen ve faili meçhul bir şekilde katledilen çocuklar için 1 dakikalık oturma eylemi ile son buldu.
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, Gever’deki (Yüksekova) Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eylemin 119’uncu haftasında 2005’te Colemêrg’in Şemzînan (Şemdinli) ilçesinde Umut Kitap Evi’nin bombalanması ile Gever’de başlayan gerginlik esnasında polisin açtığı ateş sonucu katledilen 22 yaşındaki inşaat işçisi Abdülhaluk Geylani’nin failleri soruldu.
Eylemde bu hafta basın metnini İHD Colemêrg Şube üyesi Ozan Akbaş okudu.
‘Cezasızlık Türkiye’nin sorunu’
Gözaltında kaybetmenin, antidemokratik devletlerin hak ve özgürlük talep edenleri bastırma ve sindirme amacıyla uyguladığı bir şiddet yöntemi olduğunu vurgulayan Akbaş, yaşam hakkının, bütün hukuk sistemlerinin koruduğu ve korumak zorunda olduğu bir değer olduğunu hatırlattı. Akbaş, “Devletin en önemli fonksiyonu bireyi ve haklarını, kimden gelirse gelsin, bütün saldırılardan korumak ve bu mümkün olmadığı takdirde saldırıda bulunanları cezalandırmaktır. Bu insanlık dışı suçun fail ve sorumlularının suçlanmasına, yargılanarak hakkaniyete uygun bir şekilde cezalandırılmalarına olanak yaratmayan devletler, hiç şüphe yok ki antidemokratiktir, ihlalcidir, baskıcıdır. Türkiye’deki antidemokratik rejimi ifşa ediyoruz. 119 haftadır ısrarla söylüyoruz, insan haklarının etkili bir biçimde korunduğu bir sistem oluşturulmadan, yurttaş olarak yaptığımız hukuki girişimlerin adalet temelinde sonuçlandırılması sağlanmadan, bu topraklar demokrasiden ve insan haklarından hep uzak olacaktır. O yüzden kayıp dosyalarındaki cezasızlık yalnız bizim değil, tüm yurttaşların ve Türkiye’nin sorunudur” dedi.
Akbaş, son olarak şu ifadeleri kullandı: “Abdülhaluk Geylani’nin elinden alınan yaşam hakkının her daim takipçisi olacağız. Sorumluların bir an önce adil bir yargı sistemi karşısında amasız fakatsız yargılanmasını talep ediyoruz. Kayıplar bulunsun failler yargılansın.”
Açıklama, oturma eylemiyle son buldu.
Kaynak: JINNEWS