Avrupa’da katıldıkları turnuva ve müsabakalarda birçok başarıya imza atan Kürt sporcular Recep ve Cumali Aslan kardeşler gazetemize konuştu. Sporcular elde ettikleri şampiyonlukları PKK Lideri Abdullah Öcalan’a ve Wan halkının direnişine adadılar
Mahsum Sağlam
Türkiye’de sosyal yaşamın her alanında ayrımcılığa maruz kalan Kürtler, sürgün ve mülteci olarak bulundukları birçok ülkede ses getiren başarılara imza atıyor. Doğup büyüdükleri topraklarda yeteneklerini gösterebilecekleri tüm kapıların kendilerine kapatılmasına tepki duyan sporcular ait oldukları kimliğin dışında başka bir kimlikle hünerlerini icra etmek istemediklerini belirtiyor.
Wanlı Recep ve Cumali Aslan kardeşler bu gerçeğin yakın ve canlı örnekleri. Almanya’da mülteci kampında yaşıyorlar. Her ikisi de bu yıl koşu dalında dikkat çeken başarılara imza atarak şampiyon oldular. Kardeşlerin şampiyonluğa giden yolda tek destekçileri ise Yüksel Koç. Sporcu kardeşleri gündem yapan şey ise şampiyonluklarını 25 yıldır tecrit altında bulunan ve 3 yıldır kendisinden hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan ve Kürt halkına armağan etmeleri.
Recep Aslan bu yıl 7 Nisan’da Freiburg’da yapılan koşuların yarı maraton bölümünde 21 kilometrelik yolu 1 saat 9 dakika 11 saniyede katederek şampiyonluk ipini göğüsledi. Recep Aslan şampiyonluğu ardından, “Kazandığım bu şampiyonluğu 25 senedir İmralı’da esir tutulan özgürlük maratonunun en büyük koşucusu Önder Öcalan’a ve Wan’da 14 belediyeyi alan başta Wan halkı olmak özere tüm Kürt halkına armağan etmek istiyorum” diyerek Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekti. Cumali Aslan ise Fransa’nın Nancy kentinde Yaz Olimpiyatları branşları arasında yer alan “Yol Yarışı” atletizm dalında 20 km’lik yürüyüşle birincilik elde ederek altın madalya kazandı. Cumali Aslan ise, “Kürtleri ve Kurdistan’ı temsil etmek istediğim için hiçbir zaman Türk bayrağı altında yarışmalara katılmadım, madalyamı halkıma adıyorum” açıklamasında bulunmuştu.
Recep ve Cumali Aslan kardeşler yaşadıkları toprakların çok uzağında, şampiyonluğa giden yaşam hikayelerine dair gazetemizin sorularını yanıtladılar.
- Öncelikle sizleri tanıyalım. Aslan kardeşler kimdir, ne zamandan beri sporla ilgileniyorsunuz, Almanya’ya ne zaman gittiniz?
Recep: Aslen Vanlıyız, 2008’de Dîlok’a (Antep) göç ettik. 2010’da okul seçmelerinde atletizme başladım. Van’da sürekli dağlarda gezdiğimiz için oradan gelen bir yetenekti aslında bendeki. Türkiye’de uzun yıllar atletizm yaptım, birçok defa başarı elde ettim ama maalesef Türkiye şampiyonu olmama rağmen Milli Takım’a alınmadım. Daha sonra kardeşim ile birlikte Almanya’ya taşınmak zorunda kaldık. Gerçekten burada kendimizi, dilimizi, halkımızı daha iyi temsil edeceğimizi düşündük. Türkiye’de Milli Takım’a alınmamamızın tek nedeni sadece Kürt olmamızdır. 1.5 yıldır Avrupa’da yaşıyoruz ve burada tabii ki ilk başta hiçbir yerden destek almadan daha iyi, başarılı olmak için çalışıyoruz. Gerçekten daha fazla başarılı olmak için desteğe, sponsorlara ihtiyacımız var.
Cumali: Ben de 24 yaşındayım, 2013’te spora başladım. Ana branşım yürüyüş. 35 km, 20 km yürüyorum. Türkiye’de geçmiş zamanlarda başarılar elde ettim. Yürüyüş alanında iyi bir yeteneğim vardı. Türkiye’de birçok kez kürsüye çıktım, başarı elde ettim. Türkiye şampiyonu oldum. O zaman kendi imkanlarım ile yarışmalara gidip geliyordum.
- Sporunuzu mülteci bir yaşamın içinde yapıyorsunuz, yarışmalara hazırlanırken nasıl bir süreç yaşadınız?
Recep: Kürt bir sporcu olarak Almanya’da gerçekten zorluklar çektim. Sadece spor yaptığım için birçok şeyde zorlanıyorum. Çünkü profesyonel bir spor yapıyorum. Rakiplerim başka ülkelerde kamp yaparken veya başka şehirlerde iyi yerlerde antrenman yaparken, benim her gün gidip tek başıma antrenman yapmam gerekiyor. Bu benim için çok zorlayıcı oluyor. Hiçbir yerden destek almadan spor yapmak benim için çok zor olsa da daha çok başarılı olmak istiyorum. Elimde olan imkanlar ile ilerliyorum. Freiburg maratonuna hazırlanırken kendi imkanlarım ile yaptım bunu. Çünkü gerçekten benim için en önemlisi, bir halkız ve belki burada halkımı daha iyi tanıtma ve temsil etme şansı yakalayabilirim diye düşündüm. Beni motive eden en büyük şey ise koşarken Kürt olarak koşuyor olmamdır.
Cumali: Almanya’ya gelir gelmez ilk gün şehirde antrenman yapmaya başladık. Kampta imkanlar kısıtlı olsa da kardeşim ile birlikte her gün koşmaya giderdik. Çünkü tek bir amacımız vardı. Avrupa’da kendimizi ve Kürt halkını tanıtmaktı. Zaten ben Türkiye’deyken bir Alman koç ile çalışıyordum. Almanya’ya geldiğimde hemen antrenmanlara başladık. Koçum ile imkânlarımız gerçekten çok kısıtlı olsa da yine de 2023 Ekim ayında Almanya’da düzenlenen ilk Zittau uluslararası yarışmasına katılarak 35 km’de ikinci oldum. Ve bu benim için çok önemli bir zaferdi. Daha sonra yoğun bir program ile çalışmaya devam ettim.
- Koşarken halkım için kazanmalıyım mı diyordunuz? 21 km koşarken odaklanmak iradi bir güç ister. O aklından geçenleri, duygularını biraz anlatır mısın?
Recep: Elbette çünkü bunları biz her zaman kardeşim ile birlikte düşünüyoruz. Elimizdeki imkanı iyi değerlendirmek, halkımızı, dilimizi tanıtmak bizim için en büyük fırsat. Biz Avrupa’ya çalışmak için gelmedik. Gerçekten burada çalışmak gibi bir derdimiz olsaydı her gün 30 km koşmak yerine sabah gidip akşam gelip evimizde dinlenirdik. Burada tek hedefimiz halkımızın sorunlarını dile getirmek, onları temsil etmek. Heyecanlıyım, ileride önümde güzel yarışmalar var. Freiburg maratonunda iyi bir derece elde ettim. Ve orada gerçekten şunu görmüş oldum; Daha çok başarılar elde edebilirim. Evet tabii ki 21 km zor bir uzun maraton. Ama bu maratona iyi hazırlandığımı söyleyebilirim. Sabah akşam uzun antrenmanlar yaptım.
- Zaferlerinizde Kürtlerin direnişini sembolize eden sarı, kırmız, yeşil bayrağı açtınız. Kendi kimliğinizle koşmak nasıl bir duygu?
Cumali: Gerçekten halkıma ve dilime çok bağlı biri olduğum için hiçbir zaman Türkiye bayrağı altında yarışmak istemedim. Neden yarışmalıyım? Halkımın dili yasaklanmış, müziklerimiz yasaklanmış. Kürt halkını tanımayan bu devleti neden temsil edeyim ki? Madem benim halkım hiçbir şekilde tanınmıyor, ben de Türk devletini tanımıyorum. Gerçekten halkıma yapılan bu haksızlıklar, zulümler her zaman bana derin yaralar bıraktı. Her zaman şu düşüncedeydim; Türkiye bana her türlü desteği sağlasaydı bile asla Türk devletini temsil etmezdim. Gerçekten geçmiş yıllarda Türkiye’de çok başarılı bir sporcu olacağımı biliyordum. Ama Kürt bir aileden geldiğim için halkım önce geldi. Halkımız için iyi bir mücadele ortaya koyabiliriz ve bu yüzden bizim için en doğru yerin Avrupa olduğunu düşündük. Ve kardeşim ile birlikte Almanya’ya taşınmaya karar verdik.
- Şampiyonluğunuzu tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a armağan ettiniz. Bu çok konuşuldu. Ne söylemek istersiniz?
Recep: Sayın Abdullah Öcalan’a şampiyonluğumu armağan etmemin en büyük nedeni elbette Kürt halkının önderi olması ve 3 yıldır sayın Abdullah Öcalan’dan haber alınamıyor. Üzerinde bir tecrit var ve bunun kaldırılması için de ses olmak istedim. Sayın Öcalan bizim yani Kürt halkının önderi. Bu hiçbir zaman unutulmamalı. Kürt halkı tek kişi kalsa da direnecektir. Avrupa’da birçok ülkede kampanyalar düzenleniyor ama burada önemli olan sesimizi en tepelere yükseltmek. Elde ettiğimiz başarılarla Kürt halkının sorunlarını ve sayın Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin bir an önce kalkması için destek olma şansı yakalıyoruz ve bunu en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz.
- Bir Wanlı olarak Wan’daki seçim sonuçları hakkında ve sonrası gelişen direniş hakkında ne söylemek istersiniz?
Recep: Öncelikle Wan halkı büyük bir devrim yaparak kendi iradesine sahip çıktı. Bu bana açıkça büyük bir gurur verdi. Ben de Avrupa’da aynı şekilde Wan halkını temsil ederek bu direnişi burada devam ettirdim diyebilirim.
Cumali: 13 Nisan’da Fransa Nancy şampiyonasında birinci oldum. Bu başarımı Wan halkına, Kürt ve Kurdistan halkına armağan ettim. Bizi her zaman destekleyen Kürt spor federasyonumuza ve Yüksel Koç’a ayrıca bir paragraf açmak istiyorum. Çünkü gerçekten onu tanıdığımda artık bizi destekleyen birilerinin olduğunu gördük. Çünkü şu anda Yüksel Koç her konuda yanımızda ve bizi destekliyor. Belki bu başarımızın en büyük destekçisi Yüksel Koç’tur. Her zaman her türlü sorunumuzda yanımızda ve ona bir sözümüz var. Önümüzdeki yıllarda daha çok uluslararası yarışmalara katılıp Kürt halkını temsil etmek istiyoruz. Kürt sporcular olarak olimpiyata gitmek ve daha çok Kürt sporcu yetiştirilmesi için bunu ilerletmek istiyoruz.