Tarihi Sûr ilçesindeki Hevsel Bahçeleri’nde 29 yıldır organik tarımla geçimini sağlayan Sedat Ülük, “Çoğu zaman kar değil, zarar ediyoruz” sözleriyle ekonomik kriz ve savaş politikalarından dert yandı
Amed’in Sûr ilçesinde yaşayan 43 yaşındaki Sedat Ülük, 14 yaşından bu yana UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Hevsel Bahçeleri’nde tarım üretiminde yer alıyor. Ülük, endüstriyel tarıma karşı geleneksel tarım üretiminde ısrar ediyor. Ülük, buradan elde ettiği ürünleri pazarda satarak geçimini sağlıyor. Ülük de son yıllarda yanlış tarım politikaları ve derinleşen ekonomik krizden olumsuz etkilenen çiftçilerden.
GDO’lu ürünler
Ülük, Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) ürünlerinin artmasıyla birlikte organik tarım ürünlerin üretiminin düştüğünü söyledi. Bu durumun organik tarım üreticilerini zorladığını belirten Ülük, “Bazen pazardaki müşteriler domateslerin yumuşak olmasından şikayetçi oluyor. Oysa tamamen organik olduğu için öyle oluyor. Organik ürünler pürüzsüz olmuyor. Böcekleri daha çok çekiyor. Eskiden ilaçlama da yoktu. Ürünler daha doğal ve sağlıklıydı. Ama şimdi öyle değil. Ürünler sağlıksız, hormonlu olduğundan tansiyon, şeker ve benzeri birçok hastalık da yaygınlaşmış. Evet artık işleri yapmanın daha rahat yöntemleri var ama bu defa sağlık olmuyor” diye konuştu.
İktidarın savaş politikaları nedeniyle derinleşen ekonomik krizin de kendilerini olumsuz etkilediğini ve tarım üretimini düşürdüğünü söyleyen Ülük, “Çok zahmet çekiyoruz. Bahçede 1 liraya çıkardığımız ürün dışarıda 10 liraya gidiyor. Ne tohum ne hasat parası çıkıyor. Zaten mazot da epey pahalı. 10 lira olan şey şu an 100 değil, 700 lira olmuş. Biz yine idare etmeye çalışıyoruz” diye kaydetti.
Sûr’da 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının da Hevsel’deki tarım üretimini olumsuz etkilediğine dikkati çeken Ülük, “Eskiden evimiz Alipaşa Mahallesi’ndeydi. Evlenince Ben û Sen’e geldik. Hemen aşağıda maydanoz yetiştirmeye başlamıştık. Savaş süreciyle Sûr’da olaylar başladı. Sabahtan akşama kadar silah sesleri durmuyordu. Biz de eşyalarımızı toplayıp buradan ayrılıyorduk. Sûr’u yıkıp ‘Diyarbakır’a özgü yapılar yaptık’ diyorlar. Ama öyle değil” ifadelerini kullandı.
Gelir gideri karşılamıyor
Ülük, ürünlere gelen zamlara işaret ederek, “Eskiden bir demet rokayı 1 TL’ye satardık. Ona rağmen geçimimizi sağlıyorduk. Ama şimdi bir demetini 5 liraya satıp akşam eve dolu bir ceple de dönsen hiçbir şey alamıyorsun. Ceplerimiz anında boşalıyor. Günde 2 bin TL de kazansan yine eve sadece bir poşetle dönebiliyorsun” dedi.
Gelir ve giderlerinin birbirini karşılamadığını dile getiren Ülük, şunları söyledi: “750 TL elektriğe gidiyor. Bir kısmını devlet karşılıyor. Su faturası yaklaşık 200 TL geliyor. Kira 2 bin 250 TL. Ayrıca 3 çocuğum öğrenci, onların okul masrafları oluyor. Bir çocuğum okulu bıraktı ve pazarda bana yardım ediyor. Çoğu zaman kar değil, zarar ediyoruz. Pazarda müşteriler de fiyatlardan şikayet ediyor. Onlara da hak veriyorum. Ama bizim de o kârımız olmuyor. Zararına satış yapıyoruz.”
‘Hevsel’i koruyun’
Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan ve listeden çıkma riski bulunan Hevsel Bahçeler’nin kaderine terk edildiğini kaydeden Ülük, “Örneğin boru döşemeye başladılar. Ama tamamlanmadı, yarıda bırakıldı. Projeler hep sözde kaldı. Mesela ‘Dicle Nehri’nin etrafını yapacağız’ deniliyordu, yapılmadı. Buranın yolları da çok kötü. Turistler de çok fazla ziyarete geliyor. Ama gördükleri tablo beklentilerini karşılamıyor. Halbuki yollar daha iyi yapılsa insanların buraya gelip görme koşulları daha rahat olsa kıymeti de daha iyi bilinir” ifadelerini kullandı.
Ülük, Hevsel Bahçeleri’nde organik tarımın sürdürülmesi için korunması gerektiğini ve bu noktada tüm sivil toplum örgütlerinin duyarlı olması gerektiğini söyledi.
AMED