GES’lerle 10 milyon metrekare mera ve tarım arazisi işgal edilen Wêranşar’da, Kalyon Holding’e 30 yıl boyunca elektrik üretim lisansı verildi. Birçok şirketin bölgede GES işgalleri sürerken, Wêranşar’da tarım ve hayvancılık bitiriliyor
Riha’nın Weranşar (Viranşehir) coğrafyasında yaklaşık 10 milyon metrekare tarım ve mera alanı üzerinde ortalama 55 MW gücünde 10 GES kurulumu için 2022 yılında ihale yapıldı. İhalede toplam 539,2 MW gücünde santral kurulumu için yaklaşık 1 milyon 600 bin güneş panelinin kullanılacağı açıklanmıştı. Kalyon Holding’e bağlı Kalyon YEKA AŞ’ye Weranşar’da 3 santral için EPDK tarafından 30 yıllık üretim lisansı verildiği duyuruldu. Aynı duyuruda ayrıca Kalyon AŞ’nin Dîlok (Antep) Şahinbey İlçesinde 3 GES için 30 yıl süreli üretim lisansı verildiği açıklaması yer aldı.
Kalyon’dan 488 bin panelle işgal
Kalyon YEKA AŞ Wiranşar’da üç santralin toplam kurulu gücü 195 MW olacağı ve her biri 90’ar hektar olan 270 hektar üzerine 488 bin adet güneş paneli kurulumu sürerken 2024 yılı içerisinde tam kapasite olarak devreye alınacağı şirket tarafından açıklandı. Riha’da susuzluk ve enerji şirketi DEDAŞ’ın baskıları sonucu tarım yapılamaz hale gelirken, enerji şirketlerinin tarım arazilerini işgali ise aralıksız sürüyor. Riha’da Kürt yerleşim alanlarının GES işgali altına alınması dikkat çekerken, diğer ilçelerde de GES yatırımları için binlerce hektar tarım arazisi şirketlere verildiği belirtiliyor.
Koruma alanlarına GES
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu’nun yeni ilke kararları yayımlandı. Güneş Enerji Santrallerine (GES) yönelik ilke kararında yapılan değişiklik ile “nitelikli doğal koruma alanlarında” güneş enerji santrali kurulmasına izin verildi. Yönetmelik öncesi, 1. derece doğal SİT alanları, kesin korunacak hassas alanların yanı sıra nitelikli doğal koruma alanlarında GES projelerine izin verilmiyordu.
Kürt coğrafyasında enerji işgali
Kürdistan coğrafyasında ormanlar yakılıp kesilirken, diğer yandan maden şirketleri ile enerji şirketlerinin tüm bölgede boy gösteriyor olması ve bölgenin adeta işgal edildiğini gösteren gelişmeler yaşanırken, sermaye Kürdistan’da talan için kol geziyor. Meralık alanların işgaline karşı çıkan yurttaşlar seslerini çıkarmak istediğinde ise işkence altında saldırıya uğrayıp, gözaltına alınarak tutuklanıyor. Riha’nın Weranşar ilçesinde, geçen yıl haziran ayı başından itibaren çiftçilerin elektrik borcu olduğu iddiasıyla elektrikleri kesilirken, benzer kesintiler DEDAŞ tarafından Amed’den Riha’ya kadar tüm bölgede uygulandı.
Wêranşar’da tarımsal sulamada kullandıkları elektrikleri kesilen çiftçilerin hak arama mücadelesinde uyduruk gerekçelerle tutuklanıp sindirilmek istenirken, DEDAŞ bu yılda Mêrdîn ve Riha’da 18 bin çiftçinin elektriğini keseceğini duyurdu. Bölgede inşa edilen devasa barajlardan çiftçiye su vermeyen iktidarın bölgede özellikle Kürt çiftçisini tarımdan uzaklaştıran politikalarında bir kaldıraç görevi gören DEDAŞ bölgede adeta terör estirirken, tarım arazileri ile meralar enerji şirketlerine peşkeş çekiliyor.
Her şey sermaye için
Türkiye’de elektrik enerjisi üretim kapasitesi 106,7 bin MW’ı aşarken, bu enerjinin en fazla 1/3’ü piyasalaşabilmektedir. Büyük bir enerji potansiyeline rağmen enerji santrallerinin birçoğu düşük kapasitelerde çalışırken, 2024 yılı itibariyle 44 kömür ve doğalgazlı santrale ‘kapasite mekanizması’ uygulamasıyla her ay yüz milyonlarca lira aktarılıyor. Diğer yandan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Depolamalı GES, RES yatırımı için ‘252 bin’ MW’ı aşan başvurular aldıklarını açıklarken, GES işgallerinin ne enerji ihtiyacı ne de ‘yenilenebilir’ enerjiye geçiş amacı taşımadığı açıkça görülebiliyor.
Yenilenebilir yalanı
Güneş panelleri ve rüzgar tribünlerinde verimliliğin sermaye için yeterli düzeylere geldiği düşünülerek meralar, ormanlar ve tarım arazileri bu amaçla işgal edilirken, tarımda ‘fabrikalara’ taşınarak ‘topraksız’ tarım uygulamalarına geçiş hazırlığı at başı ilerletiliyor. Sermayenin attığı her adım büyük toprak kayıplarını ortaya çıkarırken, dünya ormansız ve nitelikli suya erişmenin mümkün olmayacağı bir geleceğe taşınmaktadır. Ortadoğu’daki savaşların, kapitalizmin ‘yenilenebilir enerji’den vazgeçtiğini ilan ettiği karbon yakıtlar olan petrol ve doğalgaz üzerinde yaşanıyor olması dikkat çekici bir durumu ortaya koymakta.
EKOLOJİ SERVİSİ