Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 994’ncü haftasında 14 Nisan 1995’te gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Ali İhsan Dağlı’nın akıbetini sordu
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri / İnsanları, eylemlerinin 99’ncü haftasında, 29 yıl önce kaybedilen Ali İhsan Dağlı’nın akıbetini sordu. Açıklamayı İHD üyesi Sevil Turgut okudu.
29 yıldır kayıp
“Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra kendilerinden haber alınamayan insanların başlarına neler geldiğinin bilinmemesi, ailelerini yaşam boyu acı içinde bırakır ve bu durum başlı başına işkence kapsamındadır” diyen Turgut, Türkiye’nin politize olmuş yargısının insan hakları ihlallerini cezasız bırakan bir kültürün doğmasına neden olduğunu söyledi.
Turgut, “994’üncü haftamızda 29 yıldır delillere, belgelere, tanıklara ve AİHM mahkûmiyet kararına rağmen sonuç alınamayan Ali İhsan Dağlı dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz. 33 yaşındaki 3 çocuk babası Ali İhsan Dağlı, Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Eşme köyünde yaşıyordu. 14 Nisan 1995 tarihinde Eşme köyünün de içinde olduğu beş köye askeri bir operasyon düzenlendi. Operasyon sırasında elinden yaralanan Ali İhsan Dağlı ve yedi kişi gözaltına alındı. Eşme köyü muhtarı olan M.Ş.K. ertesi gün serbest bırakıldı. Gözaltı kaydı yapılan diğer kişiler sorgu sonrası tutuklamaya sevk edildiler. Ali İhsan Dağlı’nın ise gözaltına alındığı reddedildi, onun operasyon esnasında kaçtığı söylendi.”
Evrensel gazetesinde fotoğrafı yayınlandı
Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Savcılığına, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına ve Silvan Cumhuriyet Savcılığına yapılan başvuruların cevapsız bırakıldığını ifade eden Turgut, 11 Ekim 1995 tarihinde Evrensel Gazetesi’nin ilk sayfasında Ali İhsan Dağlı’nın gözleri bağlı, eli sargılı ve giysileri kanlı bir fotoğrafını ‘İşte Kayıp!’ manşeti ile yayınlandığını anımsattı. Turgut, “Evrensel Gazetesi ‘Kayıp Ali İhsan Dağlı’nın askerin elinde olduğunu belgeledik, inkâr edemezsiniz’ başlıklı bir haber daha yayınladı. AİHM kararında da belirtildiği gibi, yaralı olarak gözaltına alınan Dağlı’nın askeri araca bildirildikten sonra gözleri bağlanmış. Kendisine asteğmen doktor tarafından ilk müdahale yapılmış. Ardından İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürülmüş ve operasyonda görev alan Piyade er B.G. Dağlı’nın gözaltındayken gizlice fotoğraflarını çekmişti. Bu fotoğraflarla birlikte tanıklığını da merkezi New York’ta bulunan İnsan Hakları İzleme Merkezi’ne göndermişti. Bu haberlerin ardından Dağlı ailesi yeniden savcılıklara başvurdu” dedi.
AİHM Kararı
Turgut açıklamanın devamında şunları söyledi: “Ali ile beraber gözaltına alınan 7 köylü arasında bulunan R.Ö. de savcılıkta verdiği ifadede ‘Dağlı’yı gözaltında gördüm, ‘Beni öldürmeyin, çocuklarım var’ diye bağırıyordu’ dedi. Her şey bu kadar ortadayken, dosya sürüncemede bırakıldı. 26 Kasım 2002 tarihinde Silvan Kaymakamlığı askeriyenin ‘Dağlı’nın gözaltına alındığını ortaya koyacak hiçbir unsur yoktur’ gerekçesini esas alarak operasyona katılan dört subay hakkında soruşturma açılmasına izin vermedi. Ailenin bu karara yaptığı itirazlar reddedildi. Aile’nin, İHD’nin ve Af Örgütü’nün tüm çabalarına karşı iç hukukta etkili bir başvuru yolu bulunamadı. Bunun üzerine aile, Avukat Tahir Elçi aracılığı ile AİHM’e başvurdu. Mahkeme ‘AİHM, Ali İhsanDağlı’nın Devlet görevlileri tarafından öldürüldüğünün ortaya konulduğunun söylenebileceğini tespit etmektedir.’ diyerek yaşam hakkı ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine oybirliği ile karar verdi”
‘Faillerin kimliğini bilme hakkımız var’
Yargı makamlarına ve iktidara seslenen Turgut, “Gözaltında kaybedilenlerin başına neler geldiğinin ortaya çıkarılması hukuksal bir zorunluktur. Aradan ne kadar zaman geçmiş olursa olsun Dağlı Ailesi, faillerin kimliğini, suçun nasıl gerçekleştiğini, neden gerçekleştiğini ve Ali İhsan Dağlı’nın nerede olduğunu bilme hakkına sahiptir. Kaç yıl geçerse geçsin Ali İhsan Dağlı için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Açıklamanın ardından Cumartesi Anneleri ellerinde bulunan karanfilleri abluka altında tutulan meydana bıraktı.
Kaynak: JINNEWS