Görünen şudur; Devletin Kürdistan’da AKP sonrası sivil ayağını oluşturma arayışı seçim sonrası hız kazanacak. Çünkü Erdoğan/AKP’nin kalbi İstanbul ve Urfa üzerinden atıyordu ve ikisini de kaybetti. Çünkü artık limitini doldurdu!
Sinan Çiftyürek
2024 yerel seçimleri önemli sonuçlar üretti, üretecek. Bunların neler olduğunu ayrıca yazacağım çünkü genel ve özellikle de Kürdistan’daki sonuçlara ilişkin Emar çekimine ihtiyaç var. Şimdilik özetleyeceğim ama başta Van halkının peş peşe gerçekleştirdiği iki başarısı üzerine birkaç söz!
I – Van önce 31 Mart’ta sandıkta, sonra da 2-3 Nisan’da irade gaspı girişimine karşı demokratik direnişiyle tarih yazdı.
Onca baskılara ve kentin zenginlik kaynakları ile varlıklarının kayyım eliyle iki dönemdir yandaşlara peşkeş çekilmesine rağmen 13 ilçe ile kent merkezini kazanıp 14’te 14 yaparak bir ilke imza attı. Başarının ardından iktidar bloku, önceden hazırladığı hukuk tuzağı ve hilelerini anında devreye soktu. Mazbatayı %55.5 gibi açık farkla kazanan DEM Parti Eşbelediye Başkanı’na vermek yerine %27 oy alan AKP’li adaya vermek isteyince halkın demokratik isyanı gecikmedi.
Van halkı, iktidarın hukuki tuzaklarla, hırsızlık ve ahlaksızlıkla iradesini gasp etmesine karşı demokratik tepkisini sokağa taşıdı. Ya “kanun devletiyiz” ve “milletin sandıktan çıkan iradesine hürmetkarız” söylemimize uygun davranın ve Van halkının iradesine saygı duyun! Ya da “çadır devleti olduğunuzu” açıkça ilan edin ve demokrasicilik oynamayın dedi. Çünkü üçüncü kez kayyım atama girişimi hakikaten tuzu kokutacaktı ki herkes bunun altında kalırdı. Ancak bu kez durum farklı oldu. Van halkının haklı öfke ve politik bilinçle yüklü demokratik direnişi, Kürdistan ve Türkiye halkının da dayanışmasıyla iki gün aralıksız sürdü ve sonuç üretti.
Van halkı, 2-3 Nisan 2024 demokratik direnişiyle ne yaptı? Ne mesaj verdi? “İrade benim, gasp edilemez! Ankara’da sandıkta çıkan iradeyi tanıyorsanız Van halkının da demokratik iradesini tanıyacaksınız” dedi ve başardı. Böylece iradesini özgürleştirmekle kalmadı; Amed, Mardin, Batman, Birecik ve diğerleri önünde de yeni kayyım oyunlarına karşı barikat kurdu! Çünkü eğer Van hukuk hokkabazlarına anında demokratik direnişle gerekli cevabı vermeseydi sıra başta İpekyolu ilçesi olmak üzere kazanılmış tüm belediyelere gelecekti. En önemlisi de Kürdistan ile Türkiye’de sivil demokratik siyasetin yeninden güçlenmesinin önünü açtı!
Direniş sırasında halka olağanüstü baskı ve şiddet uygulayan polisin tutumunu kınıyoruz. İktidarı ve Cumhuriyet Başsavcısı’na da çağrım var; halka olağanüstü şiddetle gözaltı yapan yetkililer hakkında soruşturma açın! İsrail ile ticaretin kesilmesini isteyen türbanlı kadın göstericileri tokatlayan ve ters kelepçe ile gözaltına alan polislerin açığa alınması doğrudur! Peki 3 Nisan’da iradesinin gaspına karşı meşru demokratik tepkisini dile getiren Van halkının yanında olan milletvekillerini hedef alarak gözlerine gaz sıkan, kalkanla saldıran, kollarını büken ve en önemlisi sırf demokratik tepkilerini dile getirdikleri için halktan yüzlerce genç ve yaşlıyı döverek gözaltına alan polisler neden açığa alınıp haklarında soruşturma açılmıyor?
II – Siyasal demokrasiye sandık değil esas Van’daki demokratik direniş içerik kattı.
Ağır ekonomik kriz ve sosyal sonuçları nedeniyle başta emekliler ve asgari ücretli işçiler olmak üzere toplum, Cumhur İttifakı’na tepki ve öfke yüklüydü ve bu sandığa yansıdı. Ayrıca temel hak ve özgürlüklerin tek adam rejimiyle baskılanması; İstanbul Sözleşmesi’nin iptali; Kayyum siyasetinin ciddi ekonomik, sosyal, kültürel yıkıma yol açması; Kürt halkına dönük aralıksız sürdürülen siyasi baskı ve tutuklamalar; Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Özerk Rojava’ya yönelik aralıksız saldırılar … Kürdistan ve Türkiye halklarında AKP’ye ve tek adam rejimine tepki büyüten belli başlı etkenlerdi. Bunlara 30 yıllık yerel iktidar ile 22 yıllık merkezi iktidar yıpranmışlığını eklemek lazım. AKP’lilerin boynu büküktü ama bu koşullarda bile AKP’nin %35,5 oy alması düşündürücüdür. Kürt siyaseti ve Türkiye muhalefeti düşünmelidir. Ayrıca seçime katılım genelde %78 ama Kürdistan’da düşüktü. Neden? Ayrıca irdelenmesi gerekir.
Sorgulanması gereken diğer mesele şudur; AKP ve İYİ Parti’den kopan oyların Kürt partileri ile Türkiye sosyalistleri yerine CHP ve YRP’ye gitmesi demokrasi başarısı olarak görülemez. Çünkü YRP ve CHP demokrasi dinamikleri değil. CHP 47 yıldan beri ilk kez birinci parti ve YRP siyaset denklemine girdi fakat YRP partisi malum AKP’nin gerisinde, CHP ise sosyal demokrasiyi değil halen devletin güvenlik kodlarını taşıdığı için burjuva demokrasisine bile mesafeliyken kendisine kazandıran esas enflasyon-ekonomik kriz, emekliler meselesi, Kürtler ve İmamoğlu-Yavaş faktörü oldu. Kısacası seçim sonuçları siyasi demokrasi cephesini güçlendirdi. Siyasal demokrasiye ve ulusal özgürlük mücadelesine devrimci içerik katan Van’daki demokratik direnişin altı çizilmelidir.
Ayrıntılı irdelemeyi gerektiren konu olmakla birlikte şimdilik şunu belirteyim, CHP’nin güçlenmesi genelde Türkiye sosyalist hareketin özelde batı metropollerinde ise Kürt siyasetinin güç kaybettiğini gösteriyor.
III – DEM Parti’ye ilişkin de şunu belirteyim:
Kürdistan özelindeki seçim sonuçlarını ve DEM Parti’nin durumunu ayrıca ele alacağım. Kürt halkı onca baskı ve hileye direndi ve “DEM Parti’ye oy vermeyin, kayyım atanacak, oyunuz boşa gidecek” propagandasını elinin tersiyle iterek büyük bir kararlılıkla “kayyıma hayır” diyerek 82 kent ve belde belediye seçimlerini kazandı. Kayyım siyasetine karşı haklı öfke ve kararlılıkla sandığa gidip iradesini bir kez daha özgürleştirmenin güçlü adımlarını attı ve bunu Van direnişi ile de pekiştirdi. Siyasi çözüm için çok yünlü ve güçlü mesajlar verdi. Elbette her yerel seçimden sonra olduğu gibi sandıktaki kazanımlarının kriminalize edilerek yargı ve devletin şiddet aygıtları marifetiyle ellerinden alınması tehdidi tümüyle ortadan kalkmadı ama Van halkı iyi ki bu tehdidin önüne güçlü bir barikat kurdu. Ayrıca DEM Parti’nin Batı’daki çelişkili ve karmaşık tutumu oyların CHP’ye gitmesine neden oldu ve bu uzun vadede sorun üretecek. Eğer aday çıkardığı Batı metropollerinde DEM Parti seçmeni CHP’ye oy verdiyse bu ciddi bir mesele.
Kürdistan Komünist Partisi, kamuoyuna açıkladığı deklarasyonuyla DEM Parti’yi destekledi ve başarısı için aktif mücadele yürüttü. Bundan sonra ise belediye icraatlarını esas alarak politikasını belirleyecek.
IV – Devletin siyasal iktidar ekseni değişecek mi?
Yerel seçimlerde devlet Kürt meselesinde şununla çıplak yüzleşti; Kürdistan’da zayıflayan sivil kitle dayanağı AKP’nin güç kaybetmesiyle daha da derinleşti, derinleşecek. Taşımalı Seçmen devletin ve Cumhur İttifakı’nın Kürt meselesinde yüzleştiği açmaz ve acizliğinin göstergesi. Demek ki Kars’tan Halfeti’ye Taşımalı Oy sadece Cumhur İttifakı’nın değil devletin de politikası! Çünkü devlet, sivil toplum dayanağı olmadan Kürdistan’da sadece asker ve polisle ayakta duramaz! İşte Kürt meselesinde devletin yüzleştiği açmaz; Asker ve polisin, Kürdistan’da artık sadece güvenlik unsuru değil yerel seçimleri kazabilmede seçmen kitlesine dönüştürülmesi.
Bununla bağlantılı devlet, AKP yerine Kürdistan’da sağ muhafazakar parti arayışında ama aradığı YRP değil. 22 yıllık milliyetçi muhafazakar AKP iktidarı yerine devletçi milliyetçi CHP’ye iktidar yolu mu açılıyor? Erdoğan’ın İmamoğlu ile İstanbul’da girdiği erken yarışının 2028 için erken referanduma dönüştürülmesi de bunun ilk adımı mı oldu? Görünen şudur; Devletin Kürdistan’da AKP sonrası sivil ayağını oluşturma arayışı seçim sonrası hız kazanacak. Çünkü Erdoğan/AKP’nin kalbi İstanbul ve Urfa üzerinden atıyordu ve ikisini de kaybetti. Çünkü artık limitini doldurdu!