Burjuva muhalefetinin ‘muktedir’in planına karşı açıklamaları, Saray cephesinden gelen çatlak sesler ve en nihayetinde muktedirden koparılıp alınan zafer Serhıldan yoluna giren halkın gücünün ürünüdür
Deniz Altun
31 Mart yerel seçim sonuçlarının belli olmasının ardından herkesin en çok merak ettiği şeylerden biri de ‘muktedir’in ne diyeceğiydi. Nice zafer konuşmasının yapıldığı meşhur balkondan hezimet sözcüklerinin yayılacak olması değişik bir deneyim olacaktı nihayetinde!
Saati geldiğinde ‘muktedir’ balkona çıktı ve birçok liberal tarafından demokratik bulunan konuşmasını yaptı: “Demokrasi tecelli etmişti… milletle inatlaşmaktan, milli iradeye rağmen hareket etmekten, milletin takdirini sorgulamaktan uzak durulacak… güveni yeniden inşa edecek, çok daha güçlü bir şekilde gönülleri fethetmenin yolları aranacaktı…”
Ne var ki kazın ayağı hiç de göründüğü gibi değildi. Liberallerin görmekten imtina ettiği asıl mesaj satır aralarında gün gibi sırıtıyordu. Ne diyordu muktedir: “Bir kez daha altını çizerek söylüyorum: Güney sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına izin vermeyeceğiz. Seçim sürecinin geri planı ittiği konuları süratle gündemimize alarak gerekli adımları hızlı bir şekilde atacağız.”
Seçim yenilgisinin faturası çoktan kesilmişti. Ve tabii ki Kürtlere…
Planın görünen yüzü mümkün olan yerlerde taşıma seçmen yoluyla yıpranmış kayyım rejimine seçmen kılıfı giydirerek halk iradesinin gaspına makyaj yapmaktı. Bu durum DEM Parti başta gelmek üzere demokratik güçler ve özgür basın tarafından görülmüş ve ifşa edilmişti. Ve en nihayetinde seçim günü sosyal medyaya düşen bir görüntü nezdinde 14 il, ilçe ve beldede iradesi bu yolla gasp edilen Kürt halkı “Konuş sen nerelisin?” sözcüklerinde somutlaşan duruşuyla sömürgeciliğin yüzüne sürülen bu makyajı silip attı. Ne var ki kayyım rejiminin yeni bir kılıfa sokularak güncellenmesi planı taşıma seçmenle sınırlı değildi.
Taşıma seçmen ya da oy çalmalarla durumun kotarılamadığı yerlerde seçim yenilemesi ve seçilme hakkının gaspı Wan ve Hilvan örneklerindeki gibi YSK-Yargı eliyle kurulan tuzaklar üzerinden hayata geçirilecekti. Pusuya yatılmıştı. Muktedir perde arkasına çekilmiş, halk iradesine YSK-Yargı mekanizması üzerinden el konulması için uygun an bekleniyordu.
AKP sözcüsü Ömer Çelik’in konuya dair yaptığı; “Bu konu il seçim kurulunun takdirinde olan bir konu. Yani yasal mevzuat ile ilgili bir konu. Bu, siyasi alanın müdahale ettiği, hükümet alanının müdahale edebileceği bir alan değil. Burada il seçim kurulu yetkili daha sonra da YSK en nihai karar merci olarak yetkili. İtiraz mekanizmaları bellidir. Seçim sistemimiz her türlü itiraz mekanizmasını düzenlemiştir. Hukuken haklılarsa zaten sonuç onların arzu ettiği gibi olacaktır. Hukuken haklı değillerse de seçilme şartları yerine gelmemişse buna da herkesin saygı göstermesi gerekir” açıklaması bu planın özeti niteliğindeydi.
Ne var ki her şey planlandığı gibi ilerlemedi.
Yıllara yayılan baskı ve şiddet sarmalı içinde sindirildiği, gerilere itildiği, kontrol edilebilir sınırlara çekildiği düşünülen Serhildan ruhu yeniden sokaklara indi. ‘Muktedir’in sevdiği tabirle ‘göklerden gelen bir başka plan daha vardı!’ Halkın planı.
Yılların biriktirdiği öfke ve seçim sonuçlarının yarattığı özgüvenle Wan başta gelmek üzere Kurdistan ve Türkiye’nin birçok yerinde sokağa çıkan demokrasi ve özgürlük güçleri halk iradesinin gasp edilmesine karşı yasaklara, polis şiddetine ve paramiliter çetelerin saldırılarına rağmen ses verdi. Yani muktedirin ve burjuva muhalefetin halk iradesini Yargı-YSK eliyle seçim sandığına kilitleme planı sokakta kırıldı. Daha seçim sonuçlarının şoku atlatılamadan atılan Serhildan tokadı Saray ittifakını ikinci bir şokla karşı karşıya bıraktı. Sandıkta yitirdiği gücü faşist saldırganlıkla, sokağın zaptı yoluyla ters çevirmeye alışkın Saray rejiminin Kürt halk direnişinin yeniden sokağa inerek boşa çıkarılması sürecin en önemli ve değerli kazanımı olarak kayıtlara geçti.
Burjuva muhalefetinin ‘muktedir’in planına karşı açıklamaları, Saray cephesinden gelen çatlak sesler ve en nihayetinde muktedirden koparılıp alınan zafer Serhıldan yoluna giren halkın gücünün ürünüdür. Ve ortaya çıkan tablonun hangi yöne evrileceği konusu halkın siyaset arenasına sadece seçmen olarak değil doğrudan politik bir özne olarak dahil olacağı mecra olarak sokağın açık tutulmasına bağlı olacaktır. Kürt halkı Newroz ve Wan Serhildanları üzerinden bu yolu açmış, toplumsal değişim bayrağını yükseltmiş ve özgürlük yürüyüşünün ön saflarını tutmuştur. Önümüz 1 Mayıs ve şimdi sıra Türkiye’de…